Son günlerde Türkiye iç siyaseti kumar masasında yer kapma mücadelesine, koltuk pazarlıklarına ve dışarıdan gelen talimatlarla dizayn edilen ayak oyunlarına maruz kaldıysa da, daha önemli ve ciddi gündem konuları kendi mecrasında devam ediyor. Birileri şahsi menfaatleri için çırpınadururken Türk hükümeti, deprem yaralarının sarılması ve yoğun dış politika faaliyetlerinin sürdürülmesi gibi olağan işleriyle ilgilenmeyi sürdürüyor. İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği meselesi de bunlardan biri. Bugün Türk yetkililer, iki NATO üyesi ülkenin yetkilileri ile bir araya gelecek. Her iki ülkenin yetkilileri ve NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, onay sürecinin hızlandırılması ve bir an evvel üyeliğin gerçekleştirilmesi için taleplerini daha yüksek sesle dile getiriyor. 

Türkiye, İsveç ve Finlandiya temsilcilerinin bugün yapacağı toplantı öncesi İsveç Başbakanı Kristersson, NATO Genel Sekreteri ile bir araya geldi. Kristersson, İsveç parlamentosunda oylanacak terörle mücadele yasasına işaret ederek bu yasayla sorumluluklarını yerine getirdiklerine inandığını belirtti. İsveç’in Madrid Mutabakatı’nda altına imza attığı taahhütleri yerine getirdiğini savunan Stoltenberg de “Onay sürecini tamamlama zamanı geldi” dedi. Aday ülkeler Türkiye’yi tatmin edecek adımlar attığına inanıyor ve artık Türkiye’nin gerekli prosedürü tamamlayıp üyeliği onaylaması gerektiğini düşünüyor.

İki ülkenin taahhütlerini yerine getirip getirmediği ise tartışılır. Bugün İsveç parlamentosunda oylanacak terör yasası bazı olumlu adımlar atılarak PKK gibi terör örgütlerine daha az alan bırakıyor olsa da bu yasanın Türkiye’nin tüm taleplerini karşılamaya yetmeyeceği belirtilmeli. Üstelik söz konusu yasa parlamentoda kabul edilse dahi, yürürlüğe girmesi için 1 Haziran’ı beklemek gerekiyor. O zamana kadar PKK’nın finansmanı ve terör örgütüne üyelik gibi suçlar yine cezasız kalacak, PKK İsveç’te serbestçe dolaşıp faaliyetlerine devam edebilecek. Yasanın üç ülkenin görüşme yapacağı günde parlamentoda onaylanacak olması Türkiye’nin ikna edilmesini kolaylaştırır sanılıyorsa bunun safça bir temenni olduğunu belirtmek gerek.

Sabrının tükendiği anlaşılan bu ülkelere ve NATO Genel Sekreteri’ne kötü bir haberim var. Kendilerine NATO’ya en son katılan ülke olan Kuzey Makedonya’nın üyelik sürecinin ne kadar sürdüğüne bir bakmalarını öneririm. Kuzey Makedonya, Türkiye ile dostluktan öteye kardeşlik ve akrabalık bağları taşıyan, PKK terörüne kucak açmayan ve Türkiye’yi tehdit etmeyen bir ülke. Her alanda olumlu ve gelişen ilişkiler tesis ettiğimiz Kuzey Makedonya’nın üyeliği için Türkiye’nin onay süreci yaklaşık sekiz ay sürmüştü.

NATO ülkeleri 6 Şubat 2019’da Kuzey Makedonya’nın katılım protokolünü imzalamıştı. 9 Mayıs’ta üyeliğin onayı için gereken Cumhurbaşkanlığı tezkeresi TBMM’ye iletilmiş, uluslararası antlaşmanın uygun bulunduğuna dair kanun teklifinin 22 Mayıs’ta TBMM Başkanlığına sunulmasını müteakip teklif Dışişleri Komisyonuna havale edilmişti. Dışişleri Komisyonunun kanun teklifini kabul edip raporunu genel kurula sunması ise 4 Temmuz tarihinde gerçekleşti. TBMM Genel Kurulunun 11 Temmuz’da kabul ettiği kanun teklifi, 16 Temmuz’da Cumhurbaşkanlığına gönderilmiş ve 25 Temmuz’da Resmî Gazete’de yayımlanmıştı.

Ne var ki uluslararası antlaşmaların onaylanması süreci TBMM’nin uygun bulması ile nihayete ermiyor. İstanbul Sözleşmesi tartışmalarında da gördüğümüz üzere, bazı hukuk cahilleri, antlaşmaları yürürlüğe sokan organın TBMM olduğunu, dolayısıyla da antlaşmayı yürürlükten ancak yine TBMM’nin kaldırabileceğini sanıyor. Oysa antlaşmanın yürürlüğe girmesi, doğal olarak yürütmenin başı olan cumhurbaşkanının takdirinde. Cumhurbaşkanı, TBMM’de onaylanması uygun bulunan bir antlaşmayı yürürlüğe hiç sokmayabilir, isterse yürürlük tarihini geciktirebilir, isterse de yürürlükteki bir antlaşmanın yürütmesini durdurabilir. Nitekim, Cumhurbaşkanlığı, Kuzey Makedonya’nın NATO’ya katılımına dair protokolü 4 Ekim 2019 tarihinde onaylayıp buna dair kararı aynı gün Resmî Gazete’de yayımlayarak onay sürecinin son adımını attı. Böylelikle Türkiye için 6 Şubat’ta başlayan süreç, 4 Ekim 2019 tarihinde tamamlanmış oldu. Diğer NATO üyeleri de kendi mevzuatları çerçevesinde benzer bir süreç yürüttü ve Kuzey Makedonya’nın üyeliğe kabulü ancak Mart 2020’de gerçekleşebildi.

Dolayısıyla, Haziran 2022’de imzalanan katılım protokolünün Türkiye tarafından onaylanıp yürürlüğe sokulmasının öyle hemen birkaç ay içerisinde biteceğini beklemek hiç gerçekçi değil. Evvela, Türkiye açısından İsveç ile Kuzey Makedonya kesinlikle bir ve benzer değil. Türkiye, onay verebilmek için Kuzey Makedonya’ya çeşitli taleplerde bulunup ondan ciddi adımlar atmasını beklemedi. Zira Kuzey Makedonya, teröre destek vermek suretiyle Türkiye’ye yönelik tehdit arz eden bir ülke değildi. Onay öncesinde zorlu bir müzakere sürecine gerek olmamıştı.

Velhasıl, İsveç ve Finlandiya’nın bugün yarın NATO üyesi olması beklenmemeli. Diğer NATO müttefikleri kendi onay süreçlerini tamamlasa dahi, Türkiye’nin bu konuda baskılara boyun eğip süreci hızlandırması ve tam anlamıyla tatmin olmadan üyeliğe onay vermesi, en çok FETÖ ve PKK’lı teröristleri sevindirir. Üyeliğin en erken 1 Ekim sonrasındaki yeni yasama yılına bırakılması ve bu süreçte aday ülkelerin terörle mücadele taahhütlerini ne derece yerine getirdiğinin takip edilmesi daha doğru olacaktır.