Türkiye’nin nükleer güç santrali kurmak için çalışmaları hızla ilerliyor. Kurallarına uygun işletildiğinde gerçekten de oldukça temiz ve doğaya tahribatı en az olan bir enerji üretim şekli nükleer.

Onlarca ülkeyle beraber Türkiye de yurt dışı enerji bağımlılığı zincirini kırmak için yoğun muhalefete rağmen bu alanda dirayetle ilerliyor. Şimdi ikinci santralimiz için de görüşmeler yapılıyor.

Geleceğin dünyasında karbon yakıtlı makinelerin, otomobiller dâhil, elektriğe döneceğini görebiliyoruz. Bu durumda dünyanın enerji ihtiyacını, karbon yakıtlar yerine (zaten hunharca bitirdiğimiz bir kaynak) yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen elektrik karşılayacak.

Dünyada birkaç tür nükleer enerji üretim yöntemi var. Atomun parçalanması esasına göre yapılan üretim “Fisyon” diye tanımlanıyor. Dünyadaki santrallerin tamamı bu teknolojide. Burada yakıt olarak radyoaktif elementler ile kontrol altında tutulması için çok çaba gerektiren zincirleme reaksiyonlar kullanılıyor. Bu nedenle de insan ve doğaya etkisini kontrol altında tutmak büyük çaba ve teknoloji gerektiriyor.

Bir diğer yöntem ise “Füzyon” adıyla tanımlanıyor. Bu yöntem ise atomu parçalamak değil, küçük kütleli çekirdekleri birleştirme esasına dayanıyor. Güneş’in ve yıldızların enerji üretimleri de işte bu füzyon reaksiyonlarına dayanıyor. Birleştirmede kullanılan atomlar ise hidrojen, helyum, lityum gibi atomlar ya da izotopları. Güncelde en yaygın denenen reaksiyon, hidrojenin döteryum ve trityum izotoplarının birleştirilmesiyle olan DT füzyon reaksiyonu.

Bu reaksiyon için iki ana gereksinim var. Birincisi hidrojen. Elbette sudan geliyor. Deniz suyundaki aranan izotoplar seçilip yakıt olarak kullanılıyor. Diğer gereksinim de birbirini iten çekirdekleri birbirine yaklaştırabilmek için 150 milyon derece civarında bir ısı. Bu ısıyı elde etmek için de simit şeklinde bir sistemin (tokamak) içinde reaksiyonlar gerçekleştiriliyor.

Peki atıklar? Fisyon yani alışılagelmiş nükleer güç üretimindeki radyoaktif ve çok tehlikeli atıklar gibi atıklar, füzyon teknolojisinde yok. Atık bertaraf maliyeti çok düşük. Oldukça temiz bir enerji.

Yakın zamanlarda bir haber vardı. Başlığı, “Çin Yapay Güneş’ini çalıştırdı” idi. İşte bu deney tam da bu teknoloji ile ilgiliydi. Bunun yanında İngiltere ve Amerika’da deneysel reaktörler var. Büyük enerji şirketleri de bu alana eğilmeye başladı.

Tüm uzay filmlerinde uzay gemilerin motorundan çıkan o mavi ışıklar belki de bu teknoloji ile beraber gelecek.

Füzyon teknolojisinde tüm problemler ise henüz çözülmüş değil. Ancak hiçbir gelişme de ansızın olmadı. Gelecekte temiz ve yenilenebilir ama bir yandan da çok güçlü olan böyle bir enerji kullanacağız. Haberimiz olsun. Olmakla da kalmasın, nükleer santrallerimizi birer nükleer gelişme fırsatı hâline getirip bu alanların öncü yatırımcılarından olmamızı diliyorum. Bunu yaparken de hem bugünün, hem de geleceğin santrallerinde yerli teknoloji ve üretimle…