Hele bir kaleci alalım… Olmazsa olmaz, bir 6 numara acil… Bir santrfor elzem… Çok oldu biliyorum ama, dünya paraya aldığımız Aanholt’tan çok memnun değilim, oraya da birini mi alsak?”

Ligde liderden 19 puan geride, kupada 8-9 oyuncusundan yoksun Birinci Ligden düşmemeye çalışan takıma elenen Galatasaray’ın Teknik Direktörü Fatih Terim’in, Başkan Burak Elmas ile kapalı kapılar ardında yaptıklarını varsaydığımız konuşma. Bu konuşmanın olduğuna inanan kişi sayısı, sanıyorum olmadığını söyleyenden daha fazla çıkacaktır.

Terim, bir yarı boyunca genç oyunculara vermediği güven, öğretmediği taktik, ezberletemediği sistemi yine transfer söylemlerinin arkasına sakladı. Eğer Avrupa Ligi olmasa (orada da oynayarak değil, bozarak), aslında ‘hiç’ üreten, “Galatasaray’a zarar veren ben bile olsam…” sözlerinin sahibinin oralarda olmaması gerekirdi. Giresunspor’un karakterli futboluna gölge düşürmeden söylemek gerekirse, dün sahada G.Saray yoktu. Terim, “Çıkın oynayın, kurtarın” taktiğini yazmıştı tahtaya belli ki. Gençler güvensizdi. İsteksizdi. Daha bir maç önce kendilerini röportaj alanına gömen hocalarının kenardan el-kol hareketine bakmaktan oynayamadılar. Ve Terim’in kadro seçimi, oyuncu değişimleri ile bir kez daha netleşti ki, “üç yıllık gelecek” hamlesi bu anlayış ve yönetimle tümüyle bir hayalden ibaret…