Kudüs, katil devlet İsrail’in zulmüyle inim inim inlerken, zillet güruhu her şeyi bir kenara bırakıp terör partisi HDP ile kurduğu kirli ortaklığı Türk milletine kabul ettirebilmenin derdine düşmüştür. MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli, grup konuşmasında İsrail’in katliamları karşısında Türk milletinin hissiyatına tercüman oldu, yapılması gerekenleri sıraladı. Zillet güruhuna da anlayacakları dilden ders verdi.

SALGIN, ZİLLETİN ORTAĞI

Kovid-19 salgını bütün dünyanın olduğu gibi, ülkemizin de öncelikli meselesi ve grup konuşmasının da gündeminde yer aldı: “Türkiye salgının ateşini söndürmek maksadıyla muazzam bir direnç gösterirken, arkadan dolaşıp yapılan onca muhterem hizmeti karalamaya, insanüstü çalışmaları kötülemeye niyetlenmek namuslu siyaset hâli, utanma duygusu olan siyasetçi vasfı olamayacaktır. Maalesef CHP’nin, İP’in ve diğerlerinin sakat, şaibeli ve sarsak muhalefet argümanları arasında Kovid-19 da yerini almıştır. Zillet ittifakı, yeni ortak gördüğü bulaşıcı hastalıktan nemalanma sırasına girecek kadar basiretini kaybetmiştir. Türkiye normalleştikçe zillet anormalleşecek ve kaybedecektir.”

SOLUĞU İZMİR’DE ALIRIZ

Kurtuluşun ve kuruluşun yolunu açan 19 Mayıs 1919’un 102’nci yıl dönümündeyiz. Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’mız kutlu olsun. Bu güzel bayramda Türk ve Türkiye düşmanları şu uyarıları hiçbir zaman unutmamalıdırlar: “Ne yaparlarsa yapsınlar, Türkiye’yi tarihin gerisine düşürmeye kimsenin gücü de, nefesi de yetmeyecektir. Çünkü ilk adımın ruhu maşeri vicdanda hâlâ kor gibi durmaktadır. Gerekirse 102 yıl önceki adımı bir kez daha atarız, yeniden Kocatepe’ye karargâh kurarız. Gerekirse Dumlupınar’a kadar aşkla koşar, namertlere kafa tutarız. Yetmezse soluğu İzmir’de alırız, önümüze kattığımız ne kadar hain, bölünmemizi bekleyen ne kadar şiddet ve şekavet yuvası varsa denize dökeriz.”

CHP, HDP’NİN ARKA BAHÇESİ

Zillet güruhunun tamamen terör partisi HDP’nin güdümüne girmiş olması bir akıl tutulmasıdır ve elbette bu vahim durum görmezden gelinemez: “CHP Genel Başkanı, HDP’nin âdeta eş başkanlığına taliptir. HDP’yle yatmış, PKK’yla uyanmıştır. Bugünkü CHP yönetimi, HDP’nin arka bahçesi, Kandil’in ana kademesi, Türkiye düşmanlarının can suyudur. İP’in Başkanı’nın, HDP ile Kürt kökenli kardeşlerimizi bir ve aynı görme densizliği ise kılavuzu CHP olanın ne hâllere düşeceğinin ayan beyan göstergesidir. İP, siyasetini mağara deliklerinde aramaya başlamıştır. Aynı şahsın HDP üzerinden Kürtlere hakaret edildiğini iddia etmesi ise hem ayıplı, hem sakıncalı, hem de bölücü bir dildir. CHP ile İP, HDP’nin acil servisine, ilk yardım çadırına dönüşmüştür. HDP’ye peşinen bakanlık müjdesi veren CHP, PKK’yı devlet yönetimine taşımayı düşünecek kadar bu ülkeye, bu millete yabancılaşmıştır. Terörle mücadelenin kararlılıkla icra edildiği bir dönemde HDP’ye destek çıkılması PKK’nın kanlı emellerine onaydır, vatana ise kastetmektir.”

İSRAİL İNSANLIĞI FELAKETE SÜRÜKLÜYOR

Sayın Bahçeli, terörist devlet İsrail’in vahşetini durdurmak için yapılması gerekenler konusunda mutlaka dikkate alınması gereken önerilerde bulundu: “Netanyahu, Lahey’de mahkeme önüne çıkarılması için yetecek insanlık suçlarını gözünü kırpmadan işlemiştir. Gazze’de facia, Batı Şeria’da yıkım vardır. Miracımızın aziz emaneti Kudüs, terör devleti İsrail tarafından tutsak alınmıştır. Kudüs konusu, sadece Filistinlilerin sorunu olmayıp bütün Müslümanların, aynı şekilde adalet ve hakkaniyet kaygısı taşıyan herkesin sorunudur. İsrail yönetiminin yayılmacı politikaları, tek taraflı, keyfi, dayatmacı ve hukuka aykırı uygulamaları yalnızca bölgesel barış ve istikrarı değil, kural ve norm esaslı küresel sistemi de direkt tehdit etmektedir. İsrail’in gayrimeşru güç kullanımı insanlığı felakete sürüklemektedir. İslam ülkelerindeki çarpıklıklar, kökleşen ihtilaflar, ortak bir irade göstermedeki kayıtsızlıklar İsrail’in eline koz vermektedir. Kudüs, küresel barış ve huzurun anahtarıdır. Bu anahtar doğru kullanılmazsa tetiklenen kaos Orta Doğu’yu vurmakla kalmayacak, tüm dünyayı kasıp kavuracaktır. Kudüs’e Birleşmiş Milletler veya İslam ülkelerinin katılımıyla teşekkül edecek bir koruyucu güç planlanmıyorsa, o zaman tarihin sesine kulak verilmeli, medeniyetler şehri Kudüs’ün ruhunu ve dokusunu bilen Türk milleti yeni bir nöbet için devreye girmelidir. Çağrı olursa biz gidelim, biz koşalım, Hızır gibi yetişelim, gücümüzün yettiği yere kadar girelim, nihai olarak akan kanı durduralım; huzur, istikrar ve güvenliği el birliğiyle, güç birliğiyle temin edelim.

Şayet ABD bunun önünde engelse NATO üyeliğini derhal tartışmaya açalım, Kürecik’i de, İncirlik’i de boşaltalım. Onlardan korkan en az onlar gibi olsun. Bizim ilhamımız Iğdırlı Hasan Onbaşı’dır. Bizim irade kaynağımız Kudüs’e damga vurmuş, çehresini değiştirmiş 400 yıllık hükümran mazimizdir. Harem-i Şerif’in statüsünü bozacak yeryüzünde bir güç yoktur. Hiç kimse olmasa bile Allah’ın görünmez orduları vardır.”