Bu takım kafaya koymuş… Şampiyon olacak… Ne deplasman umurunda, ne eksikler umurunda, ne rakiplerinin isimlerinin büyüklüğü, ne de son dakikalara mağlup girmesi. İşine bakıyor Bordo-Mavililer, çıkıyor mücadele ediyor, savaşıyor, engelleri birbiri ardına aşıyor.

Üstelik bir de gol kralı çıkartacak gibi. Biz yazmaktan yorulduk, adam atmaktan yorulmuyor. Yine iki tane attı ‘Kuzeyin kralı…’ Hiç fark etmiyor Shörlot için, kafa, ayak, şut, plase. Ne bulsa atıyor kısacası. Helal olsun Norveçli sana, krallık artık adının önüne yapışacak bu gidişle. Ve tabi Uğurcan Çakır. Eğer bu maçtan bir puan çıkartıldıysa, Sörloth ile birlikte ‘kahraman’ ilan edilebilir genç kaleci. Aslında iyi oynamadı Trabzonspor, mücadele etti, maçı bırakmadı o kadar. Eksiklerin yerine sahada yer alanlar beklentileri karşılayamadı. Ndiaye de orta sahaya rakibine teslim edince Sosa tek başına çırpındı durdu. Top tutma becerisi yüksek, takımı aktif dinlendiren Nwakame’yi ve defansın önüne set kuran, hem defansı toparlayan, hem orta sahada iyi oyun kuran Obi Mikel’i aradı durdu Trabzonspor. Teknik Direktör Hüseyin Çimşir, ön liberoda neden Doğan Erdoğan’ı tercih etti, onu da anlamadık. Eğer bu pozisyonda, sırf taraftar son maçlarda tepki gösterdi diye, Abdülkadir Parmak tercih edilmediyse büyük hata. Kendisi uzun yıllar ön liberoda oynayan Çimşir’in bu tercihinde daha dikkatli olması gerekiyordu. Sonuçta, Beşiktaş karşısında son dakikalarda kurtarılan bir puan altın değerindedir. Karadeniz ekibi yatıp kalksın yine atan Sörloth ve tutan Uğurcan’a dua etsin…