Bakın orta yaştakiler, gençler, sevgili çocuklar…

Bizim bir daha Bilge Kağanımız, Yesevimiz, Şeyh Edebâlimiz, Yunusumuz, Pir Sultanımız, Atatürk’ümüz, Başbuğ’umuz ve Devlet Beyimiz gelmeyecek belki…

Bu millet dualıdır, bu toprak şehit yadigârıdır…

Analar neler doğurur bilinmez…

Lakin neler oluyor bize ve size ki bu mikroskobik virüs yüzünden yaşlımıza, atamıza saygısız olduk?

Onlardı bize hayat veren, kol kanat gerenler… Bir vakit sizin gibiydiler…

*

Bir bakın 60-80 arası yaştaki, evde kal dediklerinize…

Devlete millete ömürlerini ikballerini feda eden bu nesile bir bakın…

Düşünün bir onları…

15-20 yaşlarında da tehdit altındalardı, vatan-millet aşkındalardı…

1940-1960 doğumlular… Bugün 60-80 arası…

Evinizde, sokağınızda, mahallenizde, şehrinizdeler… Birer ikişer gidiyorlar…

Farkında mısınız?

Giden ecdadın gibi bir daha gelmeyecek onlar…

Nedir bu küstahlık, hodbinlik, görgüsüzlük, lakaytlık?

*

Hesapsız kitapsız hayatlardı…

Ne dershane yüzü gördüler, ne özel okul…

Süt tozuyla beslenen, bir sürü aşıyla bağışıklı bir garip nesildi…

Kitap olur yazar hayatı her biri…

Darbe neymiş, zindan neymiş, yağlı urgan, işkence neymiş, kör kurşun neymiş bir sorun…

Ne ekonomik krizler, ne ambargolar görmüş bir çileli nesil…

Yoklukla terbiyeli, direnç abideleri…

Bir sorun onlara… Giderlerse gelmeyecekler…

Nedir bu Korona üzerinden dalganız, şamatanız?

N’oldu size ey çocuk!

*

Karşılıksız vatan sevdalısıydılar…

Bitip tükenmeyen bir sevdaya müptelâydılar…

Eğilmeyen, bükülmeyen, etek öpmeyen bir garip nesil…

Üzerinden tanklar geçen nesil…

Diplomasız, işsiz, korumasız kalan nesil…

Ama devletine bir kere of demeyen nesil!

Evinde, sokağında, mahallende, köyünde birileri…

Son nesil… Birer ikişer gidiyorlar…

Git hürmet et, eğil önünde elini öp, hatırını sor..

Başka şeyi hiç beklemediler zaten…

Bütün kavgaları sizin içindi; çocuklar, gençler, aileler, Türk milleti içindi!

Bakmayın elin deyyuslarının “sağcı-solcu” yaftalarına…

Vatandı, milletti dertleri…

Etmeyin, hor görmeyin, kamera şakasına malzeme etmeyin…

Geçmişiniz, maziniz, mayanız, damardaki kanınız!

*

Ben dahil, bu nesil, biraz dertli, biraz hırçınsak, millete vatana tavizsizsek…

Bizi sınaya sınaya, öğüte öğüte bitiremediler…

Biz kan kusup kızılcık şerbeti içtik derken sabrı, metaneti, paylaşmayı, yoldaşlığı öğrendik…

Direndik, hayatta kalmayı öğrendik…

İhanetlere kafa tutmayı, kucağında şehit düşenleri al bayrağa kefenlemeyi öğrendik…

Biz siziz evlat… Biz siziz çocuk!

Bu ne ukalalık, bu ne vefadan bîhabersizlik yiğidim…

Koronavirüs ne ki?

İlaçmış, emmiş, aşıymış ne ki?

Panzehir evinde, sokağında köyünde, yanıbaşında…

Bu nesil giderse… Hatıran kalmayacak, eğil de dinle…

Evinde kal, ahlâklı kal, vefalı kal, sadakatli kal çocuk!

Selam olsun hepinize! Selam olsun geleceğimize, size!

Ne demişti adı güzel Peygamberimiz:

Birbirlerini sevmede, birbirlerine acımada, birbirlerine şefkat göstermede mü'minler bir vücut gibidirler. Vücudun bir uzvu rahatsız olunca diğer uzuvları da ona ortak olurlar.”