Papa Franciscus, “Irak’a bir barış hacısı olarak geliyorum” dedi ve tarihte ilk kez bir Papa, Irak’ı ziyaret etti. Ziyaret kapsamında devlet yetkilileri ile görüştü. Arap Şiiliğinin Irak’taki kutsal şehri Necef’i ziyaret edip Ayetullah Ali el-Hüseyni es-Sistani ile buluştu. Hz. İbrahim’in doğduğu Ur kentinde Kur’an dinleyip, Müslüman ve Yahudi cemaat temsilcileri ile dua etti. Süryani ve Keldani katedral kiliselerinde ayin düzenledi. Musul’daki Dört Kilise Meydanı’nda ve Erbil’de Kürt yönetimi ile görüştü.

Papa’nın Irak ziyaretinde attığı her bir adım irdelendiğinde bu ziyaretin dikkat çekici mesajlar barındırdığı kuşkusuzdur. Ziyaretin ana mesajının Papa’nın “Orta Doğu Hristiyanların hamisi” olduğunu duyurmayı içerdiğini söylemek mümkün. Papa bu tezini güçlendirmek için bu ziyareti esnasında her fırsatta bölgede yaşayan Hristiyan azınlığın yaşadığı zorluklardan söz etti.

Tabii ki Papa bir tek Hristiyan azınlığın sorunlarına dikkat çekmek ve onların hamisi olduğunu duyurmak için Irak’ı ziyaret etmedi.

Bu ziyaretin dinsel anlamdaki en önemli mesajı ise, özellikle Suriye’de artan etkinliğiyle, Orta Doğu coğrafyasında etkinliğini arttırma niyetinde olan Rus Ortodoks Kilisesine verildi.

Papa’nın Irak ziyaretinde yaptıkları kadar yapmadıklarının da bir karşılığı olduğu açıktır. Irak ziyaretinde Şii lidere zaman ayıran Papa’nın mesela Irak Sünnilerinden bir dini lider ile neden görüşme gerçekleştirmediği noktası düşündürücüdür. Irak’ta yaşanmış savaşın yarattığı mağduriyetlerden bahsederken Irak Sünnilerinin yaşadığı dramdan niçin söz etmediği de muammadır.

Bu ziyaretin dini açılardan ziyade Vatikan’ın siyasi amaçlarına hizmet ettiği görülmektedir. Söz konusu ziyarette verilen “Sami milletler ittifakı” mesajlarıyla İbrahim Anlaşmalarıyla Arap ülkeleriyle normalleşme yolunda ilerleyen İsrail’le Vatikan arasında Orta Doğu’ya yönelik bir ittifak arayışı şeklinde yorumlanabilir.

Bu ziyarette ıskalanmaması gereken en önemli noktalardan bir tanesi de Vatikan’ın geçmişte FETÖ ile birlikte soyunup hezimete uğradığı “dinler arası diyalog” safsatasının bir farklı versiyonu için düğmeye basmış olabileceği ihtimalidir. Bu ihtimali, bölgeye kan ve kaosu kimin getirdiği ve yüz binlerce Müslüman’ın kim tarafından öldürüldüğü sorularının cevapları unutulmuşçasına verilen “kardeşçe yaşamak” ve “kimse öldürülmesin” öğütlerinde görmek mümkündür.

Kaldı ki Papa, 2016’da FETÖ’nün akamete uğraması sonrası çöp olan “dinler arası diyalog” projesini yeniden canlandırmak için 2017’de Mısır’ı ve 2019’da da Birleşik Arap Emirlikleri’ni ziyaret ederek gündem yoklamıştır.

Şimdiki Irak ziyaretinde de Papa’nın gizli ajandası olmadığını düşünmek saflık olacaktır.

Papa’nın Irak ziyareti birçok açıdan önemlidir. Üzerinde dikkatle düşünülmesi gereken ve dış politikada atılması gereken adımları bulundurmaktadır. Türkiye’den Papa’nın Irak ziyaretine verilen tepkilere bakılınca hükümet kanadının tüm doğru okumaları yaptığı ve gelecekte de buna göre adımlar atacağını görüyoruz.

Şimdi diyeceksiniz ki Papa’nın Irak ziyareti hakkında o kadar yazıp çizdin ancak Papa ve sözde Kürdistan haritasının resmedildiği hatıra pulu hakkında hiçbir şey demedin.

Açık konuşmak gerekirse o pul olayı bir provokasyon olup Türkiye kamuoyunun ziyaret hakkında dikkatini dağıtmak için gerçekleştirildi.

Nitekim birileri Meclis kürsüsünden bu olaya Türkiye’nin tepkisiz kaldığı iddiasıyla gerçekleri çarpıtma ustalığını sergiledi.

Ama sözde haritayı bulunduran bir pul üzerinden Papa’ya, Türkiye’deki gündemi değiştiririz sen de istediğin gibi dinler arası diyalog projen için bölgede at koşturursun mesajını yolladığı gözlerden kaçmadı.