1. turda “PKK, HDP, Demirtaş, Kavala, Özerklik, Öcalan” soslu propagandaların HDP’nin güçlü olduğu illerde etkili ama özellikle Karadeniz ve İç Anadolu Bölgesinde Kemal Kılıçdaroğlu’na darbe vurduğunu gören “AJANS” 14 Mayıs seçimleri sonrası oyunculardan sadece geçici bir pozisyon değişikliği istedi. HDP/PKK unsurları yine aynı söylemlerine devam ederek Kılıçdaroğlu’na oy istemeye devam ediyor ama 1. tur öncesi “HDP’nin desteğinden çok memnunum” diyen, Demirtaş’a, Kavala’ya özgürlük vadeden Kılıçdaroğlu şimdi “Vatan için sandığa gidin” nutukları atıyor. Peki, etkili oldu mu bu pozisyon değişikliği? Yoooo, herkes kıçıyla gülüyor bunlara…

Millet bu kadar aptal mı ki alenen ortada olan Kandil ve HD(P)KK birlikteliğine rağmen Kılıçdaroğlu ve ekibinin bu 2 haftalık tiyatrosuna aldansın? Mesele sadece bunların Kandil ve HD(P)KK ilişkisi değil ki. Herkes bunlara iki koyun teslim edilmeyeceğini biliyor. Türkiye’yi iç ve dış politikada, ekonomide, sağlıkta, teknolojide, kültürde, sanatta, terörle mücadelede, ahlakta batıracağını çok iyi biliyor. 10 kişilik köye güvenilip muhtar yapılmayacak Kemal Kılıçdaroğlu’nu Cumhurbaşkanı yapmaya çalışan bir kitle var. Bu garabet hale de maalesef demokrasi diyoruz işte…

Kemal Kılıçdaroğlu ne yaparsa yapsın, hangi maskeyi takarsa taksın seçimlerde fark yiyecektir. Onun “Nasıl olsa HD(P)KK’lılar cepte, az da milliyetçileri, Ülkücüleri kafalıyayım” halini “Üç buçuk atma” deyimi ile izah edebiliriz. Her seçim dönemi Kemal Kılıçdaroğlu bunu çok yapıyor. Ne zaman köşeye sıkışsa “Ben de Ülkücüyüm, ben de Milliyetçiyim” naraları atıyor. Bozkurt işareti yapacak zavallılığa bile düşüyor. Bir avuç figüran da peşinden “Bozkurt Kemal” diye bağırıyor. Oysa önceden CHP kürsülerinden “Ben Devrimci Kemalim, ben Dersimli Kemalim” diye naralar atıyordu.

Kemal Kılıçdaroğlu ne zaman “Ben de Ülkücüyüm” dese aklıma direkt teröristbaşı Öcalan geliyor. Eski yazılarımı okuyanlar “Ne alaka” demeyecektir. Biliyorsunuz teröristbaşı Öcalan yakalanıp Türkiye’ye getirildikten sonra sorgusunda nasıl üç buçuk atıyorsa “Gençliğimde Ülkü Ocakları Üyesiydim” demişti. Siyaseten üç buçuk atan Kemal Kılıçdaroğlu da onun gibi “Ben de Ülkücüyüm” diyebiliyor. İki korkak Devrimci, üç buçuk atınca nasıl da Ülkücü naraları atıyor görüyor musunuz?

Kemal Kılıçdaroğlu’nun biliyorsunuz teröristbaşı Öcalan hakkında bir gün olsun kötü sözü, düşüncesi olmamıştır. 2012 yılında “4 parti uzlaşırsa Öcalan'a ev hapsi bizim için mesele olmaz” derken, 2014 yılında da “Çözüm için Öcalan ile görüşülebilir” demişti. Aynı yıl teröristbaşı Öcalan "Kemal'e selamımı söyleyin" diyerek Kılıçdaroğlu’na selamlarını iletmişti. Böyle bir gönül ve huy ilişkisi var işte…

Ne zaman sıkışsalar, korku bedenlerini sarsa Ülkücü kimliğine sığınıyorlar. Biliyorsunuz teröristbaşı Öcalan ve Kılıçdaroğlu’nun bir tarafının da Ermeni olduğu söylenir. Gizli ajandası olanlar kılıktan kılığa girer bilirsiniz. Sizce teröristbaşı Öcalan’ın “Gençliğimde Ülkü Ocakları Üyesiydim” sözü ile Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Ben de Ülkücüyüm” demesi akıl, mantık işi midir?

Ülkücü Hareket’in can verdiği, can vereceği tüm değer yargılarını ortadan kaldırmaya çalışın, sonra çıkın Ülkü Ocakları, Ülkücülük nutukları atın. Birisi onbinlerce kişinin ölümünden sorumlu teröristbaşı, diğeri de onun kurduğu terör örgütü ve uzantılarıyla işbirliği yapan Kemal Kılıçdaroğlu…

Seçime kadar milliyetçi maske takacaklar ya…

Kemal Kılıçdaroğlu’nun ana figüranları Canan Kaftancıoğlu ve Ekrem İmamoğlu da sahnede yerini aldı.

Canan Kaftancıoğlu gibi tüm terör örgütlerine yakın, Demirtaş’ın kadeh arkadaşı, Atatürk düşmanı, Ermeni Soykırım iftiracısı, İslam alerjili bir tip geçen günlerde Bozkurt flaması, Azerbaycan bayrakları altında yürürken görüldü.

“Demirtaş’ın çizgisini çok beğendiği” söyleyen ve her fırsatta ona özgürlük isteyen Ekrem İmamoğlu ise çıktığı bir televizyon programında "MHP'li kardeşlerime sesleniyorum, ben ülkücülük nedir bilirim. İyi bilirim ha. Rahmetli ülkücü bir amcanın yeğeni olarak yetiştim. Benim ilk okuduğum, yani bir de okuma yazmayı erken öğrendim falan böyle Dede Korkut destanıdır. Oğuz Kaan destanıdır, onları okudum yani." Diyerek “Üç buçuk atan” ekip içinde rolünü oynamıştı.

Dede Korkut okumuş ama onun "Kahpe içerden olunca kapı kilit tutmaz oğul; halkın içinde bozgunculuk yapan haindir oğul" sözlerini neresinden anladı bilinmez. Ülkücülük hikâyesi anlattıktan bir gün İstanbul’daki mitingte bir kişinin elindeki "Demirtaş gibi dik durun" yazılı pankarta kayıtsız kalamayarak terörist Demirtaş’a duyduğu aşk depreşti yine onun avukatlığına soyunarak "Hepimize adalet hepimize. Adaletin Ekrem'i Selahattin'i yok. Hepimize, herkese adalet..." nutukları attı.

Kılıçdaroğlu, İmamoğlu, Kaftancıoğlu’nun (soyadlarındaki uyuma bakın) terör örgütleriyle, Türk düşmanlarıyla aralarından su sızmıyor ama bu topraklara kanla, canla bedel ödemiş Ülkücü Hareket’in kavramlarıyla, sembolleriyle, sıfatlarıyla ihanetlerini kapatmaya çalışıyorlar.

Bunlara bu fırsatı kim veriyor?  Geçmişte MHP ve Ülkü Ocakları’nda görev almış ama utanma duygusunu çoktan kaybetmiş bazı şuursuzlar, bunların etrafında döndükçe bunlar da bu istismarlara rahatlıkla girişiyorlar. Eski Ülkü Ocakları Başkanı sıfatını kullanarak Kemal Kılıçdaroğlu önünde paspas olanlardan bir tanesi de terör örgütü PKK’nın ve siyasi uzantısı HDP’nin Kemal Kılıçdaroğlu’na destek açıklamaları yaparak, Türk devletine tehditler savurması ve bölücü hedeflerini hayata geçireceklerine dair vaatleri karşısında zerre rahatsızlık duymuyorlar. Bir kelime dahi tepki gösteremiyorlar.

Bunlar nasıl Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı yapmış inanın akıl alacak gibi değil… Bunlara Mehmet Akif Ersoy’un dizeleriyle seslenip “His yok, hareket yok, acı yok... Leş mi kesildin?/Hayret veriyorsun bana... Sen böyle değildin” demenin manası da yok… Çünkü alenen PKK-CHP işbirliği ortada iken susan, sinen ve hiçbir şey olmamış gibi hala Kemal Kılıçdaroğlu’na destek açıklaması yapanlar tarihin yüzkaralarıdır. Hiçbir Ülkücü bu adamları da unutmamalıdır.

Bu adamların “Gençliğimde Ülkü Ocakları Üyesiydim” diyen teröristbaşı Öcalan’dan ne farkı kalmıştır?

14 Mayıs seçimlerinde oy kullanan birisi, oy pusulasının bir yanına terörist Demirtaş’ın, diğer yanına teröristbaşı Öcalan’ın fotoğraflarını, mührü de Kemal Kılıçdaroğlu’nun tercih yerinin üstüne koyarak kabinden oy kullanma fotoğrafı paylaşmıştı. Acaba o oy pusulası, bu ortada Kemal Kılıçdaroğlu’na destek için dolaşan eski Ülkü Ocakları Genel Başkanlarından hangisine ait onu çok merak ediyorum. Kahrolsun PKK, kahrolsun iş birlikçileri…