Yalçın Granit…

Genç yaşta başladığı basketbolda yapmadığı kalmadı. Galatasaray’ın ilk profesyonel oyuncusuydu. B takımda oynarken milli takıma girdi. Ay Yıldızlı formayı 68 kez giydi. Avrupa’nın dikkatini çekti. Yurtdışına giden ilk Türk’tü. Racing Club Paris’de oynarken, asistan olarak Fransızlara basketbol öğretti. Döndü, Galatasaray’la beşinci şampiyonluğu yaşadı. 25 yaşında oyunculuğu bitirdi.

Basketbol serüveni bitmedi.

Okuduğu, basketbol şubesini kurduğu Darüşşafaka’yaantrenörlük kariyerinin ilk yılında tek İstanbul şampiyonluğunu kazandırdı. Beyoğluspor’u birinci lige çıkardı. Yenilmez İTÜ’nün temellerini attı. Şampiyon bıraktığı Galatasaray’ı koç olarak da zirveye taşıdı. A milli takımı Balkan ikincisi yaptı. Avrupa Şampiyonası’na götürdü. Eczacıbaşı’nı mahalli ligden birinci lige taşıdı. Tonlarca oyuncu yetiştirdi.

Yetmedi.

Bedava basketbol okulları açtı. Dergiler çıkardı. Seminerler verdi. 80’li yılların ortasında 16 yıl sonra şampiyon olan Galatasaray’ın şube kaptanıydı. Federasyon yönetiminde yer aldı. Milli takım genel koordinatörlüğü yaptı. Kapanmakta olan Galatasaray basketbol şubesini kulüpten ayırıp, başkanlık etti.

Kesmedi.

Yıllarca Hürriyet ve Milliyet’te yakın zamana kadar basketfaul.com’da yazılarıyla ışık saçtı. Basketbola adanan koca bir ömür geçen Pazar bitti. Katıldığımız son Olimpiyattaki (1952 Helsinki) takımın hayattaki son üyesi Yalçın Granit bu dünyadan gitti. Potanın kutup yıldızıydı. Elbette unutulmayacak. Ama Türk Basketbol’u O’nun gibi bilge kılavuzu, hep arayacak.