Prostat, bir dişi yumurta ile kaynaşma ve insan yaşamı üretme yolculuğunda spermleri besleyen ve taşıyan sıvıyı üretir. Prostat bu sıvıları orgazm sırasında daralır ve zorlar. Prostatta spesifik antijen (PSA) tarafından salgılanan protein, meninin sıvı halini korumasına yardımcı olur. Kandaki bu proteinin fazlalığı, prostat kanserinin ilk belirtilerinden biridir.

Üretra, sperm ve idrarın vücuttan çıktığı tüptür. Ayrıca prostattan geçer. Bu şekilde, prostat ayrıca idrar kontrolünden de sorumludur. Binlerce küçük kas lifi kullanarak idrar akışını idrar yolu boyunca sıkılaştırabilir ve kısıtlayabilir.

Prostat kanseri nasıl başlıyor?

Genellikle glandüler hücrelerde başlar. Bu, adenokarsinom olarak bilinir. Prostat intraepitelyal neoplazisi (PIN) olarak bilinen prostat bezi hücrelerinin şekli ve boyutunda küçük değişiklikler meydana gelir. Bu yavaş olma eğilimindedir ve ilerlemeye kadar belirtiler göstermez.

50 yaşın üzerindeki erkeklerin yaklaşık yüzde 50'sinde PIN var. Yüksek dereceli PIN, kanser öncesi sayılır ve daha fazla araştırma gerektirir. Düşük dereceli PIN endişe nedeni değildir.

Prostat kanseri, vücuda yayılmadan önce tanı koyulursa başarılı bir şekilde tedavi edilebilir, ancak yayılırsa daha tehlikelidir. En sık kemiklere yayılır.

Prostat kanseri aşamaları

Evreleme, tümörün boyutunu ve metastaz ölçeğini (diğer organlara ve dokulara seyahat edip etmediğini) dikkate alır. Aşama 0'da, tümör ne prostat bezinden yayılır, ne de derinden istila eder. 4. Aşamada, kanser uzak bölgelere ve organlara yayılmıştır.

Prostat kanseri teşhisi

Bir doktor fizik muayene yapar ve devam eden tıbbi öykü hakkında bilgi ister. Hastanın semptomları varsa veya rutin kan testi anormal derecede yüksek PSA seviyeleri gösteriyorsa, başka tetkikler istenebilir.

Görüntüleme taramaları prostat kanserinin varlığını gösterebilir.

Testler şunları içerebilir:

Doktorun prostat anormalliklerini parmaklarıyla kontrol edeceği dijital rektal muayene (DRE)

Kanserli bireye özgü kimyasallar için kanserli bir kişinin kan, idrar veya vücut dokularını kontrol eden bir biyobelirteç testi

Bu testler anormal sonuçlar gösteriyorsa, diğer testler aşağıdakileri içerecektir:

Sadece prostat kanseri hücrelerinde bulunan PCA3 geni idrarını inceleyen bir PCA3 testi

Ses yayan bir sonda kullanarak etkilenen bölgenin görüntülenmesini sağlayan transrektal ultrason taraması

Biyopsi veya mikroskop altında incelemek üzere prostatın birkaç bölgesinden 12 ila 14 küçük doku parçasının çıkarılması

Bunlar kanserin evresini, yayılıp yayılmadığını ve hangi tedavinin uygun olduğunu doğrulamaya yardımcı olacaktır.

Herhangi bir yayılmayı veya metastazı izlemek için doktorlar kemik, BT taraması veya MRI taraması kullanabilir.

Metastaz olarak bilinen bir süreçte hastalık diğer organlara yayılmadan önce bulunursa, 5 yıllık sağkalım oranı yüzde 99'dur. On beş yıl sonra, bu yüzde 96'ya düşer. Kanser metastaz yaptığında veya yayıldığında, 5 yıllık hayatta kalma oranı yüzde 29'dur.

Düzenli tarama, hala tedavi edilebilirken prostat kanserinin saptanmasına yardımcı olabilir.

Risk faktörleri

Prostat kanserinin kesin nedeni belirsizdir, ancak birçok olası risk faktörü vardır.

Yaş: Prostat kanseri, 45 yaşın altındaki erkekler arasında nadir görülür, ancak 50 yaşından sonra daha yaygındır.

Coğrafya: Prostat kanseri en sık Kuzey Amerika'da, kuzeybatı Avrupa'da, Karayip adalarında ve Avustralya'da ortaya çıkar. Sebepler belirsizliğini koruyor.

Kalıtsal faktörler: Bazı genetik ve etnik grupların prostat kanseri riski artar. Bir erkek,  ikize sahipse, kanser gelişme riski çok daha fazladır ve erkek kardeşi veya babası prostat kanseri olan bir erkek, diğer erkeklere göre iki kat daha fazla risk taşır. Prostat kanseri olan bir erkek kardeşe sahip olmak, hastalığa sahip bir babaya sahip olmaktan çok genetik bir risktir.

Diyet: Araştırmalar, kırmızı et veya yüksek yağlı süt ürünlerinde yüksek bir diyetin bir kişinin prostat kanseri geliştirme şansını artırabileceğini öne sürdü, ancak bağlantı ne doğrulanmış ne de açık.

İlaç: Bazı araştırmalar, steroid olmayan anti-enflamatuar ilaç (NSAID) kullanımının prostat kanseri riskini azaltabileceğini göstermiştir. Diğerleri, NSAID kullanımını, hastalıktan daha yüksek ölüm riskiyle ilişkilendirmiştir. Bu tartışmalı bir alan ve sonuçlar doğrulanmadı.

Şişmanlık: Genellikle şişmanlığın prostat kanserinin gelişimi ile bağlantılı olduğuna inanılmaktadır, ancak Amerikan Kanser Derneği açık bir bağlantı olmadığını savunmaktadır.

Bazı çalışmalar obezitenin ileri kanserlerde ölüm riskini arttırdığını bulmuştur. Araştırmalar ayrıca, şişmanlığın, ortaya çıkması durumunda kanserin düşük dereceli olma riskini azalttığı sonucuna varmıştır.

Editör: Haber Merkezi