“Menfaat, sandalyeye benzer” diyor Cenap Şahabettin.

“Başında taşırsan seni küçültür. Ayağının altına alırsan seni yükseltir.”

Menfaatleri ayak altına çekebilme meziyeti, mütevazılığı karakterine karabilmiş yüksek seciyeli insanların özelliğidir.

Menfaat mikrobunun ele geçirdiği bir bedenin sahibiyse bencilliğin bataklığının en dibine doğru sürüklenecektir.

Hastalıklar bedene yayılmak için bağışıklığın düşmesini nasıl dört gözle beklerse MHP’nin kimi zaman azalan oy oranlarını kendileri için yayılma ve genişleme fırsatı olarak gören menfaatperestler her daim olmuştur.

Ülkücü-Milliyetçi Hareket içerisinde kazandıkları konumu yüksek tepeleri ele geçirmek için saldırı üssü olarak gören bu isimlerin birçoğu bugün hafızalardan silinip gitti.

Ama “âlim unutmuş kalem unutmamış” misali, çıkarlarının kiriyle en naif ideallerin suyunu bulandıranların ibretlik birer vesika olarak kayda geçirilmesi, “Unutmak tükenmektir” hükmünü tarihe not olarak düşen bir fikir hareketi için yaşamsal bir belirtidir.

Ülkücü Hareket’in canlı hafızalarından birisi olan ve son kuşak milliyetçi yazarlar arasında müstesna bir yer işgal eden Yıldıray Çiçek’in “Kutsanmış Ağabey Sendromu” adlı çalışması tam da böylesi bir boşluğu dolduruyor ve MHP içerisinde tapınım nesnesi olarak piyasaya sürülen putların yıkım öyküsünü ele alıyor.

Tarihte balon kişiliklerden efsaneler üretmenin toplu felaketlere sebebiyet verdiği çokça tecrübe edilmiştir.  Yıldıray Çiçek de Ülkücü Hareket içerisinde uçurulan bu balonların davaya sadakat şuuruyla donanmış bir akıl tarafından nasıl söndürüldüğünü gösteriyor.

Bilhassa kitaptan faydalanması gereken Ülkücü gençler, ihanet siciline Başbuğ Türkeş’in dirliğinde başlayanların ilk hançeri onun sırtına nasıl sapladıklarını görünce MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin maruz kaldığı yoğun saldırıların içyüzünü daha kapsamlı analiz edecektir. 

 “Kutsanmış Ağabey Sendromu” Ülkücü-milliyetçi ideallere tebelleş olan bu isimlerin resmedildiği bir geçit törenidir.

Yıldıray Çiçek’in sert kaleminden, Türk milliyetçiliği fikir sistemini yoldan çıkarma cürmünü işleyenlere karşı hareketin angajman kurallarına göre verilmiş bir kısas hükmüdür.

Bana göre bu çalışma sadece her ülkücünün başucu kitaplarından birisi olmakla kalmıyor, aynı zamanda Türk milliyetçileri arasına nifak tohumu ekenlere çalkantılı siyasi serüvenlerinin dokunaklı bir belgeseline tanık olma fırsatı veriyor.

Öyleyse bazılarını öğretici ve ibret alıcı, bazılarınıysa uyku kaçıracak okumalar bekliyor…