Yıldıray Çiçek / TÜRKGÜN

Doların arttığı günlerde bu artışı bahane ederek temel ihtiyaçlara haddinden fazla zam yapanlar, kur düşüşü gerçekleştiğinde zamları geri almamıştı. “Dolar arttı mecburen zam yaptık” diyenler, dolar düştüğünde o bahanesini düzeltmesi gerekmiyor muydu?

Maalesef böyle olmadı. İndiriyoruz numarası yapanlar, misal 50 TL’den 100 TL’ye çıkardığı bir ürünün fiyatını gelen tepkileri dindirmek için 120 TL’ye çıkarıp tekrar 100 TL’ye düşürerek “indirim yaptık” diyordu. Bu bir aldatmacaydı. Sonra yine yavaş yavaş zamlarına devam ediyorlardı. Ticarete stokçuluk, fırsatçılık anlayışını sokanlar bu zamların artışını sistemli hale getirmişti.

O günlerde tam manasıyla disiplin altına alınmayan bu ticari manzara bugün canavar haline gelmiştir.

AVM’lerde, büyük marketlerde etiket fiyatları sürekli değiştirilmekte ve bunun kontrol, denetlenme sistemi henüz tam manasıyla oluşturulmadığı için vatandaşın cebini bir hayli yakmaktadır. Son günlerin gündemi de hepinizin bildiği gibi ayçiçek yağındaki stokçuluk ve fahiş fiyat artışıdır.

Mesela geçen günlerde sosyal medyada çok gündem olan iki yağ videosu vardı.

Videonun birinde bir markette raflardaki yağlar çalışan tarafından aldığı talimatla “zam gelecek” düşüncesiyle depoya kaldırılıyordu. Diğer videoda ise bir vatandaş raftan 130 TL’ye aldığı yağ kutusunu, bir dakika geçmeden kasaya götürdüğünde fiyatı 190 TL’ye çıkıyordu. Böyle bir düzensizlik, böyle bir vurgun düzeni olabilir mi?

Bir denetim seferberliği başlatılarak “Ticaret Bakanlığı ve belediyelerin zabıta ekipleri” üzerine düşeni yapmazsa bu dengesiz, haksız zamlar toplum içinde büyüyen kanserli hücre haline gelecektir. Bu zamlardan canı yanan vatandaşlarımızın ekonomik ve psikolojik sıkıntıları yanında, bu zamların istismarıyla seçim öncesi halkı değişik atmosferlere sürükleyecek unsurların varlığı da orantılı ve dikkatle takip edilmelidir.

Hükümet; maaşlarda yaptığı iyileştirmelerle, temel gıda ürünlerinde KDV oranını yüzde 8’den yüzde 1’e düşürmesiyle, elektrik faturalarındaki yeni indirim düzenlemesiyle, belediyelere su faturalarında indirim yapma talimatıyla ekonomik krizin vatandaşımıza verdiği acıyı hafifletmeye çalışıyor. Ekonomik krize bel bağlayan muhalefet ne kadar körüklerse körüklesin, istismarını ne kadar yaparsa yapsın, dünyayı etkileyen ekonomik kriz karşısında Türkiye dirençli durmaktadır.

Fakat devleti yöneten hükümet zamlar karşısında, stokçuluk ve fırsatçılık yapanlara disiplin ve denetimi artırarak vatandaşımızı daha çok rahatlatmalıdır.

Geçmişte soğan ve patates üzerinden nasıl bir kriz yaratılmaya çalışıldığını bu ülkede herkes biliyor. Şimdi yağ üzerinden başlatılan gündem de erken müdahaleyle ortadan kaldırılmalıdır. Büyük marketlerin zamda değil, indirimde rekabete gidecek atmosferi sağlanmalıdır.

Temel gıda ürünleri satan tüm büyük marketler denetimle, disiplinle hizaya sokulmalıdır. Hükümet serbest piyasa ekonomisi adı altında halka zulüm yapanlara fırsat vermemelidir. Ölçü kaçarsa çok şey kaybedilir.

Editör: Haber Merkezi