Pandemi sürecinde dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi ülkemizde de ekonomik sıkıntılar yaşandı ve bu durum hâlâ devam ediyor. Üretici-tüketici dengesi bu süreçte bozuldu. Bu durum zam ve enflasyon olarak halkımıza yansıdı. Ama pandemi sürecine ait yasakların kaldırılmasıyla birlikte ekonomiye bir hareketlilik geleceği umut ediliyor. Bundan sonra da bir taraftan devam eden korona salgınına karşı dikkat etmemiz gerekirken, diğer yandan da üretici-tüketici dengesinin korunması ve enflasyonun düşürülmesi gerekiyor.

          Bu konular istismar edilecek, siyasi malzeme yapılacak konular değildir. Birinde halkın sağlığı, diğerinde halkın refahı, huzuru söz konusudur. Muhalefet istismar etmeden bu konularda yapıcı ve çözüm üreten yol göstermeli, hükümet de böyle bir muhalefet anlayışı konusunda yapılan uyarı ve eleştirileri dikkate almalıdır.

          Ama bizdeki muhalefetin bırakın bu konuyu siyasi istismar malzemesi hâline getirmesini, neredeyse istismar etmediği konu yok gibidir. Her istismar ettiği konuda rezil olması muhalefetin ayrı bir kabiliyetini göstermektedir.

          Muhalefet, hükümet-medya ilişkisi üzerinden saldırıya geçiyor. CHP’nin içinde “CHP 650 milyonu nereye verdi?” ve “40 milyonu hangi CHP’li buharlaştırdı” tartışmaları gündem oluyor ve bu konular cevabını arayan sorular olarak karşımıza çıkıyor.

          Muhalefet, hükümeti “yandaş ihale- yolsuzluk” ilişkisi üzerinden sorgularken bakıyorsunuz Ankara Büyükşehir Belediyesinde İP milletvekiline verilen 70 milyonluk ihale ve belediye bünyesindeki yolsuzluklar gündem oluyor. Yine bakıyorsunuz CHP’li Menemen Belediyesinde 50 milyonluk CHP-İP birlikteliğiyle bir yolsuzluk ortaya çıkıyor.

        Muhalefet, hükümeti yahut Cumhur İttifakı’nı bir şiddet olayı üzerinden sorgularken, bir bakıyorsunuz Ekrem İmamoğlu’nun olduğu yerde kadınlara şiddet uygulanıyor, İP Genel Merkezi içinde partinin kurucusu olan kadınlar, erkekler toplu şekilde dövülüyor, İP yurt gezi programlarında vatandaşa ve medya mensuplarına yumruklu saldırı düzenliyor, İP’li Lütfü Türkkan’ın kaçak yapılarının yıkılışını haber yapan İHA muhabiri feci şekilde dövülüyor. Bunları geçtik, bu muhalefet on binlerce kişiyi öldüren, yaralayan terör örgütü PKK’nın mensuplarını kahraman gibi savunabiliyor.

          Muhalefetin, sözde muhalefet yapacağım diye rezil olduğu bir başka konu ise hükümetin uçak kullanımlarını tasarruf açısından eleştirmesi olmuştur.

          Mesela Meral Akşener’in “Biz özel uçaklarla uçmuyoruz. Sözüm söz iktidara geldiğinde hepsini satacağım. Bunları da bana hatırlatın. Yarın, 4-5 sene sonra Meral abla ile uçakta gitmiştik ‘Söz vermişti ama yalancı çıktı’ dedirtmeyeceğim” dedikten sonra 1 ayda 16 defa özel uçak kullandığının ortaya çıkmasına ne diyeceğiz?

          Mesela Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Ben maliyeciyim. Tam 27.5 yılımı devlete verdim. Vergi nasıl toplanır, bütçe nasıl yapılır, para nasıl harcanır, tasarruf nasıl yapılır, israf nasıl önlenir bunların hepsini biliyorum. 13 tane uçak mı var? Satacağım onları. Lüks arabalar mı var? Satacağım onları. Bir kişi 3 yerden değil 5 yerden değil 11 yerden aylık alıyorsa bitireceğim bunların tamamını” dedikten sonra özel jetlerle uçaklarla uçuş yapmasına ne diyeceğiz?

Bu muhalefet ne kadar güven verebilir?

        Muhalefet parti liderleri de elbette özel jet ve uçak kullanabilir. Programları yoğun olur, bir ilden diğerine hızlı bir şekilde gitmesi gerekiyordur, zaman sıkıntısı ve güvenlik açısından özel jet ve uçak kullanması gerekebilir. Ama halkın ekonomik sıkıntılarını istismar edip, iktidarın kullandığı uçaklar üzerinden halkı kışkırtıp, sanki kendileri hiç kullanmıyormuş gibi nutuklar atmaları tam bir sahtekârlıktır.

          Çizgi film modeli siyasetçi Kemal Kılıçdaroğlu, özel jet ve uçakla görüntüleri ortaya çıkar çıkmaz hemen tarifeli uçak pozları verecek kadar da komedyen birisi…

İktidar-medya-yolsuzluk ilişkisi diyorlar, âlâsı kendilerinde çıkıyor.

Kadına şiddet, tecavüz diyorlar, âlâsı kendilerinde çıkıyor.

Kaçak yapı, yolsuzluk, adam kayırma diyorlar, âlâsı kendilerinde çıkıyor.

Tasarruf eleştirisi yapıyorlar, âlâsı kendilerinde çıkıyor.

Terör örgütleriyle ilişkiden bahsediyorlar, âlâsı kendilerinde çıkıyor.

Bu muhalefet neyden bahsedip nutuk atıyorsa hepsinden rezil duruma düşüyor.

          İktidarın bu konularda yanlışları varsa elbette onlardan arınmalı, elbette o yanlışlarıyla yüzleşmelidir. Ama muhalefet aslında bu ikiyüzlü, samimiyetsiz ve istismarcı davranışlarıyla arınılacak, yüzleşilecek konuları bile sulandırıyor.

“Böyle bir muhalefet düşman başına” desek yeri vardır.