Batı dünyasını oluşturan sırlı kelime galiba “zor “ sözcüğünden ibarettir.Bilinenin aksine batı tarihi kelimenin bütün anlamıyla çatışmanın  tarihidir.Niçe,devletin doğuşu üzerine yaptığı artistik anlatımla sarışın savaşçılardan bahsederken çatışmanın,kavganın,savaşların filozofisini dile getirir.

Tarihi savaşçılar yapmış hikayeyi filozoflar yazmıştır.

Batı’yı cazip kılan sadece artistik,filozofik anlatım değil ekonomik güçle değişen,süslenen ve daha da canavarlaşan silahlardır.

Batı  zoru bir yöntem olarak belirlerken kavramlarla kendisini meşrulaştırır.

Kavramlar zor’un hukukunu sevimli hale getirmeye yöneliktir.

Çünkü zorun hukuku aslında hukuksuzluktur.

Acımasız bir çıkar kavgası ve artistik bir kavramlar ansiklopedisi.

Batı korkuyor.

Korkusu zor’un zırhıyla sarılı.

Batı zihniyetinin en dikkat çekici yanı pratik oluşudur.Çünkü zorun,çatışmanın,rekabetin,kavganın beslediği bir zihniyet pratik olmak zorunda hisseder kendisini.Karşılaştığı tehlikeyi bertaraf etmeden önce kategorileştmeyi ihmal etmez.

Doğu,barbardır.

İslam,barış değil işid’dir.

Türk,ötekidir.

Batı,şiddeti çıkarına göre kategorileştirerek kendisini koruyacağını düşünür.

Batı aynı zamanda semboller coğrafyasıdır.

Batı’nın da sembolleri vardır ama ustalıkla gizler.

Ortaçağdaki gül haç kardeşliği masonların batısını tasvir eder.

Batının en kaliteli üniversitelerinde “kurukafa “ klüpleri revaçtadır.

Gizlilik batının varoluş hikayesinin en önemli parçasıdır.

Gelgelelim “bozkurt” işaretini yasaklar,ötekileştirir.

Halbuki çok iyi bilir ki,tehlikeli olan işaretler değil zihniyetlerdir.Çatışmacı,ayrılıkçı,ötekileştirici zihniyetler.

Amerika, silah alım satımını serbest bırakarak şiddeti özendirdiğini bilmez mi? Pekala bilir ama yıl içinde yüzlerce okul,soygun cinayeti işlenir,bir Allahın kulu çıkıp senatoya silahların çiklet gibi satılmasını önleyecek tasarı sunmaz.

Batı zor’u sever.

Daniel Defoe’nin,”Robenson Cruzeo “ romanında Cuma’yı nasıl köleleştirdiğini anlamamız konunun özünü kavramak için yeterlidir.Elindeki ateşli silahla Cuma’yı öldürmeye gelen vahşileri(!) katleder ve zavallı yerli Cuma, ateşli silahın büyüsüne kapılır.Silah yani zor, Robenson’un kendi medeniyet (!) iklimini kurması için yeterli bir nesnedir.

Zor’mu hukuk mu?

Günümüzün sorunu bu.

Dünya zor’da!

Amerika öteden beri zor’un ete kemiğe bürünmüş hali. “My Flower “ gemisiyle Amerika’ya ayak basan ilk göçmenlerden beri kavga ve çatışma bu kıtanın ruhunu şekillendirmiş.Amerika,kavga etmeden duramıyor,önce yerlilerle,sonra İngilizle ardından iç savaşta kendisiyle ardından bütün dünya ile.

Sonuç mu? Şok ! Trump,bu şoku şu sözlerle anlatıyor : Biz Ortadoğuya son yirmi yılda 7 trilyon dolar harcadık ama ışıklarını kapatmadan uçağımızı indiremiyoruz.

Ama aynı konuşmada,uçağının ışıklarını kapatarak indiği El Esed,havaalanını överek şunları da söylüyor: İniş yaptığım hava üssü ne inanılmaz bir şey.Onu inşa ederken 3 milyar dolar harcamışız.Irak’tan çekilmek istemememin bir nedeni de bu.Nasıl bırakacaksın ki onu?

Buna zor’un sarmalı demek lazım.

Kim ki hak,hukuk yerine zor’u kutsallaştırıyor o insanlığın düşmanı oluyor.

Bu kadar açık.