6 aydır devam eden Rusya-Ukrayna savaşı ve sonrasında Rusya’nın dört bir koldan uğradığı yaptırımlar birçok alanda Rusya’yı etkiliyor. Bu alanlardan bir tanesi de teknoloji.

Bilgisayarlar, çipler, yazılımlar ve benzeri birçok alandaki ciddi bir mal bulma sorunu var. Rusya’daki faaliyetini durduran küresel kahvecilere, burgercilere, teknoloji firmaları da eklendi. Birçok firma ofislerini kapatırken buradaki personellerini Türkiye’ye ve çevre ülkelere kaydırdı ya da işten çıkardı.

Bugün, Rusya bu mal ve malzemelere erişebilmek için birçok ülke üzerinden bağlantılar kurmaya çalışıyor. Teknoloji ürünleri talep listesinde yok yok. Bu arada Rusya’yla iyi gibi görünen ancak esasen bölgesel karşı kuvvetler olan Çinli firmalar dahi Rusya’ya mal vermeyi kesiyorlar.

Bu durumda büyük bir anlam olduğunu görmek lazım. Demek ki, siz teknoloji üretmezseniz düşmanınızın düşmanı dahi size teknoloji vermeyebilir, “düşmüşken bir de ben vurayım” diyebilir.

İşte bu nedenle Türkiye’nin son 20 yıldaki yüksek teknoloji alanındaki gelişim çabasını, 2009’da “One Minute” çıkışı sonrasında yerlileşmede artan samimiyeti, 2016 sonrasında iç engellerden olabildiğince temizlenme ile beraber, son 3 yılda hamle programları ile artan kendine yeterlilik çalışmalarının önemini görmek gerekiyor.

Bu kendine yeterlilik sadece kimya, gıda ve benzeri alanlarda değil, artık her türlü iş ve süreçlerin “yüksek bağımlı” olduğu bilişim teknolojisi altyapılarında da olmak zorunda.

Bundan aylar önce yazdığım, çip sorunu karşısında Uzak Asya’ya, örneğin Tayvan’a, bağımlılığı azaltmak üzere Amerika ve Avrupa’nın kendi ülkelerinde çip fabrikaları kurma çabalarının önemi bugün Çin Tayvan’a salvolar yaptıkça daha da fazla anlaşılıyor.

Amerika’nın yeni geçirdiği enflasyonu destekleme paketinin biraz gölgesinde kalan bir gelişme de yine bu ay Biden’ın imzaladığı 50 milyar dolarlık Çip ve Bilim Yasası oldu. Yarı iletken yatırımlarına 44 milyarlık bir teşvik içeren paket teknolojide bağımsızlığın Amerika tarafından da anlaşıldığının bir işareti.

Daha önce dediğim gibi, içimizdeki “ne Doğu, ne Batı, Türkiye” fikriyatını beslemeliyiz. Bu fikriyatı beslemek de bağımsızlıkla olur. Bilişim teknolojilerinde bağımlılık ise hala kötü. Bu konu, dünyadaki gidişata baktığımızda da öncelik almayı hak ediyor. Petrol ve buğdayı bol ama teknoloji açlığından komaya girebilecek Rusya örneğini asla unutmamalıyız.