Yıldıray Çiçek / TÜRKGÜN

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın "Türkiye’nin Suriye’de derinleşen insani trajedi karşısında sınır ötesi harekâtlarını başlattığı 2016 yılından bugüne kadar oluşturduğu güvenli bölgelere yaklaşık 500 bin Suriyeli geri dönüş yapmıştır. Göçü sınır ötesinde tutmaya yönelik stratejimizi gönüllü geri dönüşleri teşvik edecek projelerle destekliyoruz. Özellikle briket evlerle destekliyoruz. Ülkemizde misafir ettiğimiz 1 milyon Suriyeli kardeşimizin gönüllü geri dönüşünü sağlayacak yeni bir projenin hazırlıkları içindeyiz açıklamaları toplumda hem istismar edilen hem kaygı yaratan sığınmacılar konusunda sağduyu atmosferini oluşturdu.

Ortada bir mesele olduğunu hükümetin kabul etmesi ve bu konuda iyileştirici adımlar atması tam zamanında önemli adım olmuştur.

Çünkü bu meseleyi Türkiye’de kaos, kriz ve çatışma alanına çevirmek isteyen unsurların çok büyük hareketliliğe giriştiği bir dönemden geçiyoruz.

Geçmişte Ahmet Davutoğlu’nın “Stratejik Derinlik” aklıyla ortaya konan Suriye politikasının her boyutu rezillikti ve her yönüyle bu tartışılır. Çünkü o dönem Serok Ahmet’in çukur stratejileri Türkiye’nin başına her türlü belayı getirmişti. Şükürler olsun hem Türkiye hem AK Parti ondan kurtuldu da hükümet bünyesinde oturduğu makam yok. O yine görevde olsaydı Suriye’de terör örgütü YPG’ye karşı bu tavizsiz mücadele olur muydu?

İşte bugün bu mücadele sayesinde Suriye’de güvenli bölgeler oluşturuluyor ve Suriye’den gelen sığınmacılar tekrar bu bölgelere yerleştiriliyor.

Türkiye’nin şu an terör örgütü YPG’ye karşı mücadelesinin iki önemli sonucu vardır. Hem ileride başımıza büyük bela olacak terör koridoru parçalanıyor hem de Suriyelilerin tekrar gönderilmesi için güvenli bölge oluşturuluyor. Evet, geçmişte olan oldu ama artık önümüze bakma dönemini yaşıyoruz.

Sığınmacılar meselesi Ümit Özdağ ve benzerleri tarafından Türkiye’de bir kaos ve siyasi istismar malzemesi olarak kullanılmaktan çıkarılmalıdır. Sağduyuyu besleyecek her türlü devlet aklı faaliyete geçirilmelidir. Sığınmacılar konusunda aşırı derecede bilgi kirliliği yapılmaktadır. Bu konuda vatandaşı bu bilgi kirliliğinden koruyacak propaganda silahları devreye sokulmalıdır.

Türkiye’de ne kadar sığınmacı var, resmi raporlarla herkesin aklındaki soru işareti dağıtılmalıdır.

Ümit Özdağ kendini kullanan kişilere karşı sadakat misyonunu yerine getiriyor ve artık hadiseyi siyasi şova dönüştürme peşindedir. “Suriyeli Türkmenleri bile geri göndereceğiz” diyen birisi zaten Türk milliyetçisi olamaz. Çünkü Ümit Özdağ “YPG terör örgütü değil, vatanını koruyan oluşum” diyen Kemal Kılıçdaroğlu’nun partisi sayesinde milletvekili seçilmiş birisidir. 1 Kasım 2015 seçimleri sonrası MHP’de başlattıkları operasyon zamanı CHP Genel Merkezi’nden çıkmayan Ümit Özdağ’dan başkası değildi. İP’teki tüm ihanetlere susmuş, hatta çoğunun üzerini kapatmak için herkesten çok çaba göstermişti. Koltuk gidince bu sefer İP’te muhalefet başlatıp, sonradan oradan da ayrılmıştır.

Zafer Partisi’ni kurduğu günden beri de sığınmacılar konusunu hem karanlık çehresiyle ele alıyor hem de bu alandan radikal söylemlerde bulunarak partisinin reklamını yapma gayreti veriyor. Süleyman Soylu’ya karşı oynadığı rezil tiyatro bunun bir parçası olmuştur. Türkiye, sığınmacılar konusunda kaos ve çatışma ortamı yaşamadan çözümünü bulmalıdır. Merhamet, vicdan, sağduyu ve devlet aklı birleştirilerek adımlar atılmalıdır.

Editör: Haber Merkezi