Sanırım yeni bir Trabzonspor izliyoruz. Hani o ilk 20 dakika rakibini boğan, sağlı-sollu ataklarla bunaltan, sürekli gol arayan bir Trabzonspor yok bu sezon.

Daha kontrollü, daha çok pas yaparak oynamaya, olgun ataklarla gol bulmaya çalışıyorlar. Hatta rakiplerinin topla oynamasına da izin veriyorlar.

Belki de hem sezon başı olması, hem de Avrupa Kupası maçları nedeniyle Ünal hoca futbolcularını çok zorlamıyor, oyun içerisinde dinlenmelerini sağlıyor.

Buna, ‘teknik tecrübe’ diyorum.

Bir de hava şartlarını unutmamak lazım. Bu kadar yüksek nem oranı altında futbol oynamak, mücadele etmek kolay olmasa gerek. Yine de Trabzonspor’un gençleri ve tecrübelileri, ne istediğini biliyor.

Tıpkı ilk golde Sosa-Abdülkadir Ömür, ikinci golde Yusuf Sarı-Pereira gibi.

Bunu da ‘futbolda tecrübe ve gençliğin işbirliği’ diyorum.

Trabzonspor’da birkaç futbolcuyu Allah nazarlardan korusun.

Uğurcan, Bordo-Mavili takımda geleceğin Şenol Güneş’i olarak start almış durumda. Uzun yıllar kaleyi koruyacaktır, tabi bu mali sıkıntı içerisinde ellerinde tutabilirlerse.

Yediği golde yapabileceği hiçbir şey yoktu, genç kalecinin.

Stoperde Hüseyin tam bir istikrar abidesi. Rakip ataklarda o kadar soğukkanlı, o kadar sakin ve yerinde müdahaleler yapıyor ki, hemşerisi ve eski hocası Şenol Güneş mutlaka izliyordur.

Abdülkadir Ömür’ü anlatmaya gerek yok, çabukluğu, çalımları, şutları, hatta ve hatta dünkü gibi kafa vuruşları ile bir efsane olma yolunda.

Fenerbahçe için Emre neyse, Trabzonspor için de Sosa o.

Tam bir maestro, takımı mükemmel yönetiyor.

Ve Ekuban, her maçta varını yoğunu ortaya koyuyor, hem defansta, hem de hücumda etkili futbol oynuyor.

Keşke Nwakaeme’nin de, Ekuban gibi sürekliliği olsa, keşke o da sihirli ayaklarının hünerlerini her hafta, her maçta sergileyebilse...

Ünal hoca, AEK maçıyla birlikte doğruları buldu. Dün de skoru yakaladıktan sonra yenileri sahaya sürdü ve takıma adapte olmalarını sağlamaya başladı. İşte böyle olmalı, ‘takır-takır’ çalışan düzen bozulmamalı, hamleler ‘ufak- ufak’ olmalı.

Trabzonspor doğru yolda…

Çünkü bu kadroyu bir araya getiren, bir arada kalmasını ve takım ruhu-disiplininin oluşmasını sağlayan bir yönetimi de var.

Tabii buna da ‘Saha dışı yönetiminde tecrübe’ diyorum.

Yönetimiyle, teknik heyetiyle, futbolcusuyla, taraftarıyla. Belki de o sene, bu sene…

Hem Avrupa’da, hem ligde…

Kim bilir?