Dünyada ne kadar sorun ve çatışma varsa, çok büyük bölümü bizim etrafımızda gerçekleşiyor. Türkiye, kelimenin tam anlamıyla husumet ablukasına alınmış durumdadır. Ne Ermenistan’ın Dağlık Karabağ’daki işgali, ne de bu işgalin sona erdirilmesi için Azerbaycan’ımızın başlattığı şanlı mücadeleye karşı oluşan şer cephesi Türkiye’den ayrı düşünülebilir. Libya’da, Suriye’de, Kıbrıs’ta, Ege’de, Akdeniz’de, Irak’ta yaşananların tamamı Türkiye’nin bekasıyla ilgilidir. ABD, Rusya, Esad, İran, PKK, YPG ve diğer terör örgütleri, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Yunanistan, bazı Körfez ülkeleri, İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, Fransa doğrudan ve açık şekilde Türkiye’yi hedef almaktadırlar.

HER KRİZ BİR FIRSATTIR

Bunların hepsiyle mücadele ediyor, hepsiyle başa çıkıyoruz. Hiç kimsenin şüphesi olmasın ki, bu husumet ablukası mutlaka kırılacak, Türkiye’nin “lider ülke” olma azmi ve kararının önünde kimse duramayacaktır. Cumhur İttifakı tarihi bir görev yapıyor. Bütün bu meselelerde çok doğru, çok haklı ve kararlı bir duruş ortaya konuluyor. Şu anda Azerbaycan’ımızın yaptığı harekâta odaklanmış olsak da, Yunanistan’ın kalleşliklerinde, Macron’un rezilliklerinde, ABD’nin kepazeliğinde bir değişiklik olmadığının da farkındayız. Kim ne yaparsa yapsın, hakkımızı, hukukumuzu sonuna kadar savunacağız. Bunu yapacak gücümüz de, azmimiz de, imkânlarımız da çok şükür var. Dünkü yazıda da altını çizmiştim. Her kriz bizim için yeni fırsatlar ortaya çıkarıyor. Can Azerbaycan’ımızla zaten tek millettik, artık tek devlet gibi de hareket ediyoruz. Dünyada bu kardeşliğin başka bir örneği yok. Bundan sonra elimiz çok daha güçlüdür ve göreceksiniz, bu dayanışma ile birçok sorunun aşılması daha kolay olacaktır. Keşke diğer kardeş Türk cumhuriyetleri de aynı iradeyi ortaya koyabilseler. O zaman her şey çok daha farklı olabilirdi. Bütün Türk cumhuriyetlerinin Türkiye ve Azerbaycan gibi büyük, güçlü ve kararlı bir dayanışma ortaya koyacakları günlerin de yakın olduğu inancındayız. Turan ülküsüne inanmış bir Türk milliyetçisi olarak, bu aynı zamanda bizim vazgeçilmez hedefimizdir. Merhum Ziya Gökalp’in dediği gibi; Vatan ne Türkiye’dir Türklere, ne Türkistan. Vatan, büyük ve müebbet bir ülkedir: Turan

MASAYA GÜÇLÜ OTURULMALI

Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev, çok önemli açıklamalar yaptı. Türkiyesiz çözüm olmayacağını bütün dünyaya ilan etti. Faşist Ermenistan devletçiğinin ve Paşinyan denilen zavallının ne yapmak istediğini ayrıntılı biçimde gözler önüne serdi. Bu Ermenistan katil ve terörist bir devletçiktir. Bunlarla hiçbir şekilde insani bir bağ kurulamayacağı gibi, verdikleri söze inanmak da mümkün değildir. Dolayısı ile bu ateşkes ve diplomasi hikâyelerini bir kenara bırakıp, Azerbaycan’ın başladığı işi sonuna kadar götürmesi ve kendi gücü ve imkânları ile işgal altındaki topraklarını geri alması, tek çıkar yoldur. Türkiye’nin bu konudaki tam ve kesintisiz desteği elbette Azerbaycan’ın yanında, arkasındadır. Her saat başı yeni gelişmeler oluyor ve özellikle kan emici emperyalistler oyun üstüne oyun oynuyor. Bunların ne dediği, ne yaptığı ile vakit geçirmek yerine, bildiğimiz yolda yürümek en doğrusudur. Sonunda elbette masa kurulacak, diplomasi devreye girecektir. Bunun için önce sahada işi bitirmek ve masaya kimseden bir himmet beklemeden oturmak gerekiyor.

HAKKIN TESLİMİ

Hangi meseleyi ele alsak, aynı yere varıyoruz. Tarihi bir dönemden geçiyoruz ve bizim yanlış yapma, zaman kaybetme, geride kalma gibi bir hakkımız yok. Türk milletinin çıkarları, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin varlığı ve geleceği neyi gerektiriyorsa, hiç tereddüt etmeden onu yapmak zorundayız. Hükümetimizin kararları ve uygulamaları her türlü takdirin üzerindedir. Akıl, izan ve vicdan sahibi her Türk vatandaşı bu hakkı teslim edecektir. Böyle bir dönemde küçük siyasi hesapların peşinde koşmak, milletin zihnini bulandırmaya, ülkenin birliğini bozmaya uğraşmak asla affedilemez.

ŞİMDİ DE SEÇİM İSTİYORLAR

Ne yazık ki, CHP ve yancıları yine yanlış taraftalar, yine kendi karanlık hesapları uğruna feda edemeyecekleri hiçbir şeyin olmadığını hiç utanmadan ortaya koyuyorlar. Türkiye bir beka mücadelesi veriyor. Birlik ve beraberliğe en çok ihtiyacımız olduğu bir dönemdeyiz, ama onlar hâlâ karartmanın, yanıltmanın, bozmanın, yıkmanın gayretindeler. Bunların söylediklerini alın, Paşinyan’ın, Macron’un, Miçotokis’in söylediklerinin yanına koyun, arada hiçbir fark bulamazsınız. Son günlerde de yine seçim ipine sarıldılar. Her oyunda yeni bir deste kâğıt açmayı önererek Kovid-19 salgınına çare bulan Kılıçdaroğlu, partisinin perişan haline bakmadan erken seçim çağrısı yapıyor. Elbette yancıları da peşinden gidiyor. Böyle bir zamanda seçim istemek kelimenin tam anlamıyla ihanettir. Kaldı ki, bir seçim olsa bile, Türk milletinin kendilerine iktidar vereceğini zannetmeleri, dünyadan, Türkiye gerçeklerinden ne kadar kopuk olduklarının ispatıdır.