İçlerinde PKK’nın Suriye kolu PYD için “Türkiye’nin komşusu olsun” ve “Kürdistan kurulsun, ilk tanıyan Türkiye olsun” diyecek kadar Türk askeri ruhundan uzak kişilerin de yer aldığı 104 emekli amiral bir gece yarısı bildiri yayınladılar. Daha sonra bu bildiri hakkında soruşturma başlatılıp gözaltılar yapılınca bildiriyi kaleme alanlar “Grupta uzlaşı çok zordu. Burada Montrö’yü araç olarak kullandık” itirafında bulundu.

          Bildiriyi kaleme alan emekli asker kendisi partili olmasına rağmen Meral Akşener bile ilk anda “Bu bir zevzekliktir. Partimiz demokrasinin yanında, Türkiye’nin demokrasisinin yanında, vesayet ve diğer odaklarının net bir biçimde karşısındadır.” açıklamasını yapmıştı. Sonradan bu konuda sürekli “U” dönüşleri yapsa da ilk yorumu bu olmuştu.

          Ama CHP’nin tüm unsurları ilk andan itibaren 104 emekli askerin bildirisine sahip çıktı, tavizsiz destek oldu. CHP güdümündeki medya, yazarlar, yorumcular anında harekete geçip bildiriye sahip çıkmıştı.

          CHP’den bir talimat aldığı belli olan bir kişi daha hemen konum belirledi. O kişi de Yargıtay eski Başkanı Sami Selçuk isimli şahıstır.

          Solun sesi Cumhuriyet gazetesine hemen bir yazı kaleme alarak bu bildiri hakkında “Mertçe kaleme alınmıştır.” yorumunda bulundu.

          Ve yazısının bir bölümünde de “Her şeyden önce hukukta, bir yazının, bildirinin ardında yazılanların ötesinde kimi sonuçlar çıkarmaya kalkışılamaz; bilmecelerle uğraşılmaz. Yalnızca bildiride dile getirilen konulara odaklanılır. Bildiriyi lütfen yeniden okuyalım ve art düşüncelerden arınarak kendimize soralım: “Bu bildirinin ruhu nedir?”

Yanıtı şudur: Ülkenin geleceği kaygısıyla yapılan öneriler.” cümlelerini kurdu.

SAMİ SELÇUK’A SORMAK LAZIM

          Sami Selçuk’un bu mantığına göre de 15 Temmuz hain darbe girişiminde TRT’ye zorla okutulan cuntacıların bildirisinde de bir sıkıntı görülmemesi lazımdır.

          Sami Selçuk’a sormak lazımdır, FETÖ’cülerin gerçekleştirdiği 15 Temmuz hain darbe girişiminde kullandıkları bildiride yer alan şu ifadelere bakarak FETÖ’cüleri masum ilan edebilir miyiz? :

          “Bu ahval ve şerait altında, yüce Atatürk’ün önderliğinde milletimizin olağanüstü fedakârlıklarla kurduğu ve bugünlere getirdiği cumhuriyetimizin koruyucusu olan Türk Silahlı Kuvvetleri, “yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesinden hareketle;

- vatanın bölünmez bütünlüğünü, milletin ve devletin bekasını devam ettirmek,

- cumhuriyetimizin kazanımlarının karşı karşıya kaldığı tehlikeleri bertaraf etmek,

- hukuk devleti önündeki fiili engelleri ortadan kaldırmak,

- milli güvenlik tehdidi haline gelmiş olan yolsuzluğu engellemek,

- terörizm ve terörün her türlüsü ile etkin mücadele yolunu açmak,

- temel evrensel insan haklarını, mezhep ve etnisite ayrımı gözetmeksizin tüm vatandaşlarımız için geçerli kılmak,

- laik, demokratik, sosyal ve hukuk devleti ilkesi üzerine oturan anayasal düzeni yeniden tesis etmek,

- devletimizin ve milletimizin kaybedilen uluslararası itibarını yeniden kazanmak,

- uluslararası ortamda barış, istikrar ve huzurun temini için daha güçlü bir ilişki ve işbirliğini tesis etmek maksadıyla yönetime el koymuştur.”

          Şu kelimelere, şu cümlelere bakın… FETÖ’cü alçaklara ait özenle seçilmiş ifadelerden oluşan bir bildiri olduğunu bilmesen Sami Selçuk kafasıyla “Ülkenin geleceği kaygısıyla yapılan öneriler” şeklinde değerlendirebilirsin…

HUKUK MASKELİ KAFALAR

Oysa bu 15 Temmuz bildirisinin sahipleri o akşam ülkeyi kan gölüne çevirdi.

          İşte bu ülkede Sami Selçuk gibi hukuk maskeli kafaların bu toplumda her türlü ihaneti meşrulaştırmaya yönelik sinsiliklerini bilen birisi var, o da anında tepkisini göstermişti. O tepkiyi gösteren kişi de bugüne kadar her uyarısında haklı çıkan, hiçbir tespitinde yanılmayan MHP Lideri Devlet Bahçeli olmuştur.

          MHP Lideri Devlet Bahçeli, solun kendi ihanetlerini hukuk alanında meşrulaştırma aparatı olarak kullandığı Sami Selçuk’a “Yargıtay eski Başkanı Sami Selçuk’un, 4 Nisan darbe çağrısının mertçe kaleme alındığını bir gazete aracılığıyla açıklaması ise tam manasıyla namertliktir. Emekli amirallerin bildirisini anayasal hak gören, düşünce özgürlüğüyle izah eden cunta sevdalıları, demokrasi muhalifleri, neyin ön hazırlığıyla, hangi amaçların propaganda faaliyetleriyle tembihlenmişlerdir? Her puslu dönemde, yargıya yuvalanmış bir ucubenin ağzını açması, nifak saçması nereye kadar olağan karşılanacaktır? 2007 yılındaki Cumhurbaşkanı seçimini mimarı olduğu 367 düğümüyle krize sokan Kanadoğlu’ndan sonra şimdi de devreye beyni sulanmış Yargıtay eski Başkanı mı girmiştir?” şeklinde hak ettiği bir cevap vermişti…

          Sami Selçuk bu açıklamalardan sonra herhalde bir psikoloğa gitmiş ve o psikolog da sanırım “Çok incinmişsin” demiş olmalı ki, MHP Lideri Devlet Bahçeli’ye kendini beğenmiş hukukçu edasıyla cevap vermeye kalkmış… Oysa Hz. Ali ne güzel söylemiş: Kişinin kendini beğenmesi, aklının zayıf olduğuna delalet eder.

          Sami Selçuk “Tam altmış altı yıldır hukukun içinde yaşıyorum.“ vurgusuyla “ben şu görevi yaptım, bu görevi yaptım” diyerek her konuda haklı çıkabileceğini mi sanıyorsun?

          Terörist Selahattin Demirtaş’a da bakarsak “hukuk mezunu” ama “Hendek kazanların ellerinden öpüyorum” diyerek ve buna benzer terör söylemleriyle binlerce kişinin ölümüyle ilgili azmettiricilik yapmış birisidir. Ne yapalım yani terörist Demirtaş da hukukçu diye teröristliğini masum mu görelim? Türkiye’de hak, hukuk, adalet tanımaz eylem ve söylemlerini yaşanmamış mı sayalım?

FETÖ’NÜN ABANT TOPLANTILARI

          Mesela 15 Temmuz hain darbe girişimi sonrası yargı bünyesinde en tepeden tutun en alt kademeye kadar binlerce sözde hukukçu FETÖ’cü tutuklanmış ve meslekten ihraç edilmiştir. FETÖ’nün tüm operasyonel tezgâhlarında yargı bünyesinde Pensilvanya’dan gelen talimatları uygulamış, binlerce insanın hayatını karartmış bu sözde hukukçuları da “yıllarca hukuk okudu” diye masum görüp, görevlerine iade mi edelim?

          FETÖ’cü hukukçulardan söz açılmışken bir şeyi çok merak ediyorum. Sami Selçuk, FETÖ’nün düzenlediği Abant toplantılarına ilkinden başlamak üzere niçin defalarca katılım sağlamıştın?

          Hatta ta 1999 yılında bu tartışmalar yaşanmış, Fikret Bila da Milliyet’teki köşe yazısında “Bu eleştirilere Selçuk’un, Fethullah Gülen’in görüşleriyle paralellik taşıdığı, hatta “Fethullahçı” olduğu iddiaları da eklendi. Selçuk, Fethullah Gülen’e yakınlığı konusundaki iddialara ise şu yanıtı veriyor:

          - Ben her toplantıya giderim. Toplantıya katılmam, o görüşleri benimsediğim anlamına gelmez.” şeklinde cümleleri kullanmış ve Sami Selçuk’a ait açıklamaları köşesine taşımıştı.

          Sami Selçuk 1999 yılında FETÖ’nün Abant toplantılarına katılması tartışma yarattığı hâlde sonraki yıllarda da bu toplantılara katılmayı sürdürmüştür.

          Sami Selçuk 2013 yılından sonra da düşünce ve söylem tercihlerini FETÖ’den yana kullanmayı sürdürmüştür. FETÖ’nün Samanyolu Televizyonu’na katılıp dönemin Başbakanı Erdoğan’ın Davos’ta Şimon Peres’e söylediği “one minute” olayında Şimon Peres’e şu övgüleri dizmişti. “Erdoğan’ın o konuşmayı niçin yaptığını biliyorum. Karşısındaki adam çok dolu bir adam. Onunla başa çıkamadığı için one minute deyip hırçınlaştı. Şimon Peres çok deneyimli, kültürlü bir adam. Usta, kibar bir adam. Başbakan ona karşı direnemediği için böyle bir hamle yaptı”

ZAMAN GAZETESİNDE YAZDI

          O dönem biz de dönemin Başbakanı Erdoğan’ın Davos’taki söylemlerini AKP-İsrail ilişkileri üzerinden eleştirdik de Müslümanların katili Şimon Peres’i böyle övme kepazeliğini göstermemiştik. Ama Sami Selçuk, FETÖ’nün televizyon kanalında bu kepazeliği göstermişti.

          17-25 Aralık operasyonları sonrası FETÖ’nün yayın organı Zaman’a 4 tam sayfalık makale kaleme alması da ilişkilerine önemli bir ışık tutmaktadır.

          Yargıtay eski Başkanı Prof. Dr. Sami Selçuk’un, FETÖ’nün yayınlarını da kapsayan 14 Aralık operasyonu kapsamında tutuklanan Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca hakkında verilen tutuklama ve tahliye kararlarına ilişkin olarak AYM’ye 47 sayfalık rapor sunması aslında kimden yana hukukçu olduğunun da ispatı olmuştur.

          Yargıtay eski Başkanı Prof. Dr. Sami Selçuk’un AYM’ye sunduğu FETÖ’nün yönetici ve unsurlarını savunan raporda mesela şunlar vardı:

          “Tutuklama kararının siyasi saiklerle yapıldığı ve tartışma konusu olan 32. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından verilen tahliye kararı halen geçerli olduğu” öne sürdü.”

          “Soruşturma kapsamında hakkında yakalama kararı verilen Fethullah Gülen’e uygulanmak istenen yakalama gibi işlemler için, “Hukuki ve ciddi olmaktan uzaktır.” ifadeleri kullanıldı.”

          “Ekrem Dumanlı’ya uygulanan yurtdışına çıkış yasağının da değerlendirildiği raporda, bu yasakla ceza yasası ve anayasanın açıkça çiğnendiği kaydedildi.

BÖBÜRLENDİĞİ HUKUKÇULUK

Sami Selçuk hakkındaki bu kısa özetten sonra sanırım herkeste bir kanaat oluştu değil mi?

          Sami Selçuk’un o böbürlendiği, kibirlendiği, büyüklük tasladığı hukukçuluğuna bakın, hep bir terör örgütünü hukuk kavramlarını onlara yontarak savunduğunu görürsünüz. HDP’nin kapatılması konusunu soruyorlar “Özgürlük” etrafında lafı çevirip duruyor. Türk milletinden yana olan, bunca delili olan terör olayı üzerinden daha terör örgütü PKK’nın siyasi uzantısı HDP ile “siyasi özgürlüğü” yan yana getirmek bile bu ülkeye ihanettir.

İşte böyle bir zihniyetin hukukçuluğu da uzaktan kumandalıdır.

BAHÇELİ TÜRKİYE’Yİ KORUMAYA ÇALIŞIYOR

          Böyle birinin MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’ye cevap vermeye kalkması bile hadsizliktir. Hukuk bilgisi Türkiye’den yana olmayan birisi MHP’ye elbette kin kusar, nefret kusar. Çünkü Sami Selçuk, efendilerini tatmin etmek için hareket etmektedir.

          MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli, sırtını tarihte kurulmuş 16 Türk devletinin bayrağına dayayarak Türkiye’yi korumaya çalışıyor. Sami Selçuk sen terör örgütlerine hukuki kılıflar bulmaya çalışarak, Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmaya çalışan patronlarına taşeronluk mu yapıyorsun?

Sami Selçuk, hangi gün hukuk bilgini ortaya koyarak Türkiye’den yana oldun?

HDP, terörist Demirtaş, PKK, YPG, PYD, FETÖ, DHKP-C hakkında ne düşünüyorsun?

Şehitlerimiz, gazilerimiz senin için ne ifade ediyor?

          Karabağ’ın Ermeni işgalinden kurtulmasına, Akdeniz politikamıza, Irak ve Suriye’de kurulmaya çalışılan sözde Kürdistan’a, Türkiye’nin sınır ötesi terör operasyonlarına, ABD Başkanı Joe Biden’ın soykırım iftirasına, Yunanistan’ın şımarıklığına, Kıbrıs’taki gelişmelere, Türk dünyası devletlerinin iş birliği çabalarına, CHP-PKK ilişkilerine, Ayasofya’nın tüm Batı’nın tehdidine rağmen ibadete açılmasına bir hukukçu olarak nasıl bakıyorsun?

          FETÖ’yü, HDP’yi koruma çabanı gördüğümüz için bu konular hakkında da nasıl düşünebileceğin bizde bir kanaat oluşturmuştur.

          Sami Selçuk girdiği düşünce ihanetine ve bu manada düştüğü çukur batağına bakmıyor; MHP Lideri’ne hukuk, adap ve Türkçe dersi vermeye kalkıyor.

          Diyor ki: Benim için “Yargıtay eski başkanı” diyor. Doğru dürüst dil bilgisi bile bilmiyor. Ben “Eski Yargıtay başkanıyım”.

“Ha Ali Veli, ha Veli Ali”

Eskiyi önüne alsan ne fayda, arkana alsan ne fayda?

          Yargıda eskimiş ama ihanetleri savunmada yeniliğini koruyan Sami Selçuk, MHP Lideri’ne Cumhuriyet gazetesindeki yazısıyla cevap verdiğini sanıyorsa, o bir cevap olmamış köşeye sıkışmış bir adamın kıvranışı olmuş sadece… Yazdığı yazı içinde kullandığı cümleler, kavramlar nedense hep CHP, HDP, İP, FETÖ ve bunların uzantısına ait propaganda malzemeleridir.

          Mesela demiş ki: O bildiriyi bile darbe İMASI diye nitelendirenlerin, aynı günlerde 27 Mayıs darbesinin birinci insanının mezarına gidip çiçek koyarak dua etmeleri. Allah kimseyi böyle suçüstü çelişkilere düşürmesin.

ARANILAN HUKUK, IHANETE YOL AÇAR

          Aklıma nedense teröristbaşı Fethullah Gülen’in “Milletin sevdiği bir adamdı. Affetmem ben Menderes’i asmalarını, düşünün 33 sene geçmiş, affedemedim ve asılmasının %50 vebali Türkeş’in boynunda.” sözleri geldi.

Sami Selçuk’un etkilendiği kişiler görüldüğü gibi hep savundukları…

          Yargıtay eskisi Sami Selçuk aslında MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’ye olan kinini, nefretini bu vesileyle ortaya dökerek, hukukçu maskesiyle bugüne kadar ihanetleri meşrulaştırma konusunda misyonunun finalini yaşamıştır.

          Dün “hukukçu Sami Selçuk konuyu değerlendirmiş” gözüyle bakanlar, bugünden sonra “Sami Selçuk hangi odaklara hizmet ediyor?” gözüyle bakacaktır. Sami Selçuk’un bu ülkede aradığı hukuk, adalet değil, hukuk maskesiyle ihanetlere, hainlere yol açma arzusudur.

          Bir adamın MHP ve Devlet Bahçeli’ye düşmanlığı varsa bilin ki, o kişi Türkiye üzerinde hesabı olanlara çalışıyor demektir. Sami Selçuk da bu manada kendi alanında yetiştirilmiş bir Truva atıdır. MHP Lideri Devlet Bahçeli, Truva atlarını parçalayınca birinin içinden de Sami Selçuk çıkmıştır. Bu Truva atını yemleyenler Sami Selçuk’u artık merkeze çekebilirler. Fazla bunama görüldüğü gibi kendini kullananlara da zarar veriyor.