Ghezzal, artık işi abarttı. Kendi arkadaşlarına attırdığı goller yetmedi, kornerden rakibin kafasına çarptırıp takımını öne geçirdi. Daha maçın birinci dakikasında böyle bir gol olunca hiç kimsenin aklına, sırtı dönük oynamayı bilmeyen Cyle Larin’in santrfor oynadığı maçlarda yaşanan sıkıntılar gelmedi. Futbolu seven, oynayan, ligin en golcü iki futbolcusuna sahip Hatayspor, daha ne olduğunu anlamadan kendi kalesine attığı golle şaşırdı.

Beşiktaş da fırtınaya dönüştü. 15 dakikada 3 gol, kaleyi bulan 8 şut, direkten dönen toplar… Sırtı dönük zorlanan Larin’in, kaleye yüzünü dönünce iğne deliğinden topu geçirme beceresi…

Konuk takım da durmadı aslında. Pozisyon yarattı. Rakip ceza alanına girdi. Ersin kurtarış yaptı, Vida ve Welinton top kesti…

Skoru 4-0’a getiren Nkoudou’un sakatlanıp değişmesi sırasında Boupendza’nın rakibini çıkması için dışarı itmesi, aslında hala umutlarının olduğunun göstergesiydi. Nkoudou’nun yerine giren Rıdvan’ın ilk topta golü bulması da, Beşiktaş’ın şampiyonluk inancının, kenetlenmişliğinin skora yansıyan haliydi. Sonuçta Beşiktaş belki de kendilerinin dışında kimsenin inanmadığı bir hızlı tempo ile oyun koparttı. Sonra, hem gelecek hafta derbide karşılaşacağı Galatasaray’a hem de puanlar kaybetmesi hayalini kuran Fenerbahçe’ye göz kırptı…

Ve dedi ki, “Ben bu sezonun, en iyi futbol oynayan, en çok gol atan, arkadaşlığı, inanmışlığı en üst düzeyde olan, şampiyonluğu en çok hak eden takımım. Siz ikinci kim olacak, ona bakın!”