Galatasaray, ligin kadrosu en zengin takımlarının başında olunca, Okan Buruk, kimi oynatırsa oynatsın, mutlak “Şunu neden oynattın?” ya da “Şu oynamaz mıydı?” eleştirileri olacaktır. Tabi bu yorum, bizim sorma hakkımızı engellemez.

“Ligin geriden ayağa pasla çıkmayı en iyi yapan takımlarından biri olan Adana Demirspor’a karşı, önde basmak için 37’lik Gomis ile 35’lik Mertens dışında bir seçenek yok muydu?”

Savunmayı güçlendirmek adına Torreira ve Midtsjö’yle gibi savunma ağırlıklı iki isimle, ceza alanına girmeden rakibin yolu kesmek istemek bir tercih olabilir, ancak işe yaramadı mı?

Eğer Muslera, daha önceden tanıdığı Onyekuru’nun savunma arkasına koşularına uyanmasa, tüm planlar yıkıma uğrardı ilk yarıda. Duran toplar ve sonuçlanmasa bile iyi yapılan bir-iki ‘geçiş oyunu’ Okan Buruk’un planına inanmasına neden olunca, ikinci yarının başlangıcı da ilk yarıdaki gibiydi. Sonra ev sahibi gibi santrforsuz taktik denemek için Gomis’i alıp, oyun aklı Mata’yı sürdü sahaya Buruk. Bu arada on kişi kalan ev sahibi, tek şansı ceza alanı dışı şutlarına kalan sarı kırmızılılara engel olmak için ceza alanına yığıldı, atılan şutlar illa ki birine çarptı. Olmayınca bu kez Seferovic ile santrforlu düzene döndü Okan Hoca…

O da olmadı. Olamazdı da. Çünkü, Galatasaray’ın hala çalışılmışı, ezberi yok. Yani, hazır olmazsan, her zaman ‘şans’ kurtarmaz.