Galatasaray “Türkiye liglerinin en başarılı futbol takımı hangisi?” sorusuna şu günlerde tarafsız olan herkes bu yanıtı verecektir: Her ne kadar Kulüpler Birliği Başkanı Fikret Orman, bir iki başkanla birlikte, sezon içinde bir kaç kez değiştirip, dönüştürdüğü düşünceleriyle bu başarıya ‘gölge’ düşürmeye çabalasa da, ortada yalın bir gerçek var...

Eğer kupalarsa kriter, UEFA Kupası, UEFA Süper Kupası, 22 Lig Kupası, 18 Türkiye Kupası, 5 TFF Süper Kupası, 10 Cumhurbaşkanlığı Kupası...

Rakamlara yaklaşan yok... Passolig ise kriter 900 küsur binle birinci sırada... Tribünlerini dolduran 614 bin küsur taraftarıyla birinci sırada... Ortalama seyirci deseniz, 36 bin küsur ile birinci sırada... Kasaya giren para? Yaklaşan yok...

Yani hangi kriteri ele alsanız, Galatasaray en önde... Peki, hiç mi sorun yok? Olmaz mı? Bir kere ortada UEFA tarafından çok sıkı denetim altında tutulan bir kulüp var... İbra edilmemiş, mahkeme kararıyla duran, tüzüğü gereği bir kez daha seçime girme şansı olmayan, var mı, yok mu belli olmayan bir yönetimi var... ‘Mektepliler mi yönetsin, dışarıdan gelenler mi?’ tartışması sürekli gündemde...

Zira Başkan Mustafa Cengiz, en aktif yönetici ve kulübün yüzü haline gelmek üzere olan Abdurrahim Albayrak, teknik direktör Fatih Terim liseden değil. Kulübü kendi tekellerinde görenler için bu durum adeta arı kovanındaki çomak. Üstüne mahkeminin yürütme durdurma kararına karşın, genel kuruldaki ibrasızlık olayının tüzüğe karşın nasıl çözümleneceği belirsizliğini koruyor. Dışarıya karşı çok güçlü, elde ettiği sonuçlarla en yakın rakiplerine her alanda fark atma başarısını gösteren Sarı-Kırmızılı camiada adı konulmayan, içten içe kaynayan bir dumansız yangın var.

Yönetime, özellikle başkan Mustafa Cengiz’in, ‘üstten konuşan’ tavırlarına tepkili ‘aristokrat’ yapıdaki üyelerin sessizliği, fırtına habercisi olarak yorumlanıyor. Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim’in Şampiyonlar Ligine yakışır bir kadro oluşturmak için bir araya gelmeye hazırlandığı başkan ve üst düzey ‘lisesiz’ yöneticilerin önceliği ne tarafa verecekler belli değil. ‘Takımı oluşturmak mı, ibrasızlık konusunun çözümü için yeni bir genel kurula gitmek mi?’

İşte bunu tartışıyorlar, içten içe... Çünkü, kendilerini ibra etmeyen gurubun bu kadar sessiz kalması, şampiyonluk kutlamasında bile sevincini göstermeyişi, sonraki günlerde oluşacak zorlukları işaret ediyor gibi. Terim’in, elinde listeyle gideceği yönetimin, takım ya da genel kurul ile ilgili yapacağı tercih Galatasaray’da fırtına yaratacak.

Ya şampiyonluğun getirdiği ekonomik güçle birbiri ardına transfer bombaları patlatılacak ya da belirsizlikten kurtulmak için olası bir genel kurulda kulübün bütün dinamikleri yerinden oynayacak. Sonuçta, bu kadar büyük sessizlik, gelecekte çok etkili bir Sarı-Kırmızı Fırtına’nın habercisi gibi duruyor.

Eğer Galatasaray camiası olası fırtınayı, kendi yararına kullanabilirse, kulüp yapacağı sıçrama ile rakipleriyle aradaki farkı büyütür, direnç gösteremezse de iyi günlerinin hayaliyle avunur.