Türkiye, 2018 yılında Anayasa’sında yapılan değişikliklerle hükümet sistemini yeniledi. “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” Türk tipi bir başkanlık sistemi olarak yürürlüğe girdi. Tam bir istikrar sağladı ve daha hızlı karar alan, uygulayan ve sonuçlandıran bu sistemle birlikte siyasi, ekonomik ve hatta günlük hayatı olumlu yönde etkileyen birçok gelişme yaşandı.

ÜLKENİN SELAMETİ İÇİN

Yeni sistem Türk milletinin hür iradesi ile yürürlüğe girmiştir ve artık bunun geri dönüşü yoktur. Buna rağmen zilleti oluşturan partilerin her fırsatta hâlâ Parlamenter Sistem’den bahsetmeleri hem milli iradeye saygısızlık, hem de bu milletin aklıyla alay etmektir. Unutulmasın ki, sistem değişikliği bir siyasi tercih değildir. Bu ülkenin selameti için mecburiyetten gündeme gelmiştir. MHP, vatanın ağır tehdit ve tehlikelerle karşı karşıya kalmasını seyretmemiş, bir an önce düze çıkmak ve gerçek gündemimize dönebilmek için harekete geçmiş ve gereğini yapmıştır.

ÇİFT BAŞLILIK HÂKİMDİ

Parlamenter Sistem’i bu ülke uzun yıllar uyguladı ama ne tartışmalar bitti, ne de verimli bir düzen kurulabildi. 1982 Anayasası, Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesi ile birlikte içinden çıkılmaz bir hâl aldı. Yürütmede çift başlılık, yönetim zafiyetleri getirdi. Bir tarafta hiçbir sorumluluğu bulunmayan ama halkın oylarıyla seçilmiş Cumhurbaşkanı, öbür tarafta yine milli iradeyle işbaşına gelmiş Türkiye Büyük Millet Meclisinin içinden çıkan, başında bir başbakanın olduğu ve tüm sorumluluğu da üzerinde taşıyan bir bakanlar kurulu vardı. Cumhurbaşkanları ile hükûmetler arasındaki yetki-sorumluluk ilişkileri çerçevesinde önemli sıkıntılar kaçınılmaz hâle gelmişti. Bu kargaşa içinde 15 Temmuz 2016›da Türk tarihinin en büyük ihanetlerinden biriyle karşılaştık. Böyle devam edilemezdi.

İSTİKRARLI VE ETKİN BİR YÜRÜTME

MHP, her zaman olduğu gibi bu sıkıntılı dönemin aşılması için inisiyatif aldı. Siyasetin önünü açan, ülkeyi rahatlatan bir teklifle sistem değişikliğine giden süreci başlattı. Bir anayasa değişikliği teklifi hazırlandı. Bu teklifle bir rejim değişikliği değil, sadece ve sadece bir hükûmet sistemi değişikliği, daha doğru bir ifadeyle hükûmet sistemi netleştirmesi sağlandı. 16 Nisan referandumu ile bu değişikliği Türk milleti de onayladı ve Türkiye yönetim sistemi yenilendi. 24 Haziran seçimleri bu sistemin Türk milleti tarafından bir defa daha onaylanması ile kalmamıştır, resmen ve fiilen bütün unsurlarıyla uygulanmasının da yolunu açmıştır. Yapılan değişiklikle sonu gelmeyen ve bir türlü sonuca bağlanamayan tartışmalar sona ermiş, hukuku ve sistemi tıkayan fiili durum ortadan kalkmış, hükümet etme sistemi netleşmiştir. Böylece istikrarlı ve etkin bir yürütme sistemi kurulurken, TBMM de asli görevlerini yerine getirme imkân ve yetkilerine kavuşmuştur. Yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığı, gerçek anlamını buldu.

TARAFSIZLIK KÂĞIT ÜZERİNDEYDİ

Yeni sistemi iyi anlamak ve doğru değerlendirmek gerekiyor. Cumhurbaşkanının parti üyesi olması, genel başkanlığı da yürütmesi sistemin gereğidir. Kaldı ki, yeni bir durum da değildir. Zaten fiili olarak vardı. Cumhurbaşkanlarının tarafsızlığı sadece kâğıt üzerinde kalıyordu. Kendi siyasi ve ideolojik dünya görüşüne göre hareket etmeyen, bununla da kalmayıp hükümetlere müdahalede bulunmayan hiçbir Cumhurbaşkanına rastlamadık. Yeni sistemde Cumhurbaşkanı yürütmenin başı olarak, güvenoyunu doğrudan milletten almıştır, hesabı da Türk milletine verecektir. Aynı şekilde yasamayı Türk milleti belirlemiştir ve böylece milli iradenin siyasete yansıması çok daha etkin bir hâle gelmiştir.

MHP’NİN TEKLİFİ HAZIR

Yeni sisteme uygun anayasa değişiklikleri yapılmış olmasına rağmen, uygulamada ortaya çıkan eksikliklerin giderilmesi her zaman mümkündür. Ancak, yeni değişikliklerle Anayasa’nın zaten bozulmuş olan bütünlüğünü, daha da içinden çıkılmaz hâle getirmek yerine, tamamen yeni ve ihtiyaca uygun bir anayasa yapmak çok daha akılcı ve pratik olacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi bu konuda da inisiyatif almış, yepyeni bir anayasa teklifi hazırlamış ve temel ilkelerini Türk milleti ile paylaşmıştır. Cumhur İttifakı’nın paydaşı olan AK Parti’ye sunulmuş olan bu anayasa teklifi yeni ve ileri bir adım, tarihi bir dönüm noktasıdır. AK Parti’nin de kendi taslağını hazırladığı ve yakında tamamlanacağı açıklanmıştır. Muhtemeldir ki, Cumhur İttifakı uzlaşma içinde bir teklifle Türk milletinin karşısına çıkacaktır.

ZİLLET SAMİMİ DEĞİL

Her şey bu kadar açık, bu kadar net ve kesin olmasına rağmen zilleti oluşturanların hâlâ Parlamenter Sistem masalları anlatmaları, erken seçim diye tutturmaları bir samimiyetsizlik olduğu kadar, kaos arayışının ifadesidir. Seçimler 2023 yılı Haziran’ında Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi içinde yapılacaktır. Seçilen Cumhurbaşkanının, “Beni millet seçti ama bu sayılmaz. Ben bunu kabul etmiyorum ve görev yapmıyorum” demesi mümkün olamayacağına göre, bunlar kime ne anlatıyorlar? Zerre kadar samimiyetleri olsa, ipe un sermek yerine onlar da kendi teklifleri ile ortaya çıkarlar ve Türk milleti kimin ne olduğunu ve neye hizmet ettiğini açık şekilde görme imkânı bulur.