Son bir yıldır Türkiye’nin birçok bölgesinde akarsu, dere, ırmak, nehir, göl, çay suyunun kuruması, çekilmesi, azalması ve geciken kar yağışı hepimizi “kuraklık gelecek” korkusuna sevk etmişti. Çok şükür Adana, Mersin, Antalya gibi çok nadir kar yağan illerimiz olmak üzere Türkiye’nin her bölgesine aşırı kar yağışı gerçekleşti. Kar yağışı halen de devam ediyor ve devam edecek gözüküyor. Kar berekettir, kar mikrop öldürür, toprağın besin kaynağıdır, çiftçiye müjdedir.

         Bu açıdan bakıldığında doğa, toprak, çiftçi adına bu bereket sevindiricidir. Bu açıdan bakınca mutlu oluyoruz.

         Bu kar yağışının bir faydası da siyaset alanında proje peşinde koşanları, beceriksizlikleri, çapsızlıkları deşifre etmesi olmuştur. Bu yönünün de bereketli olmasını diliyoruz. Türkiye’nin birçok iline aşırı kar yağdı. Ama en çok konuşulan il ise İstanbul oldu. Çünkü İstanbul’un başında selde, depremde ve hizmette sicili oldukça bozuk Ekrem İmamoğlu gibi bir belediye başkanı var.

         İBB Başkanı olduğu ilk aylarda İstanbul’da büyük bir sel olmuştu. O, bu sel karşısında Bodrum’dan poz vermeyi tercih etti. Günlerce İstanbul’a gelmedi. Tepkiler çoğalınca bir zahmet çıkıp geldi ve bir gün durup geri Bodrum’a tatile gitti. İstanbul halkı yaşanan selin maliyeti ile boğuşurken Ekrem İmamoğlu tepkiler karşısında ne dedi biliyor musunuz?

‘TATİL İÇİN AİLEME KARŞI SORUMLULUKLARIM VAR’

         O zaman niye her ağzını açtığında “16 milyon İstanbullunun hakkı, hukuku” diye sürekli edebiyat yapıyor ve nutuklar atıyorsun?

Ne diyorsun yani; İstanbul sellerde boğulsun önceliğim ailemin tatili mi?

         CHP-HDP destekçisi yazar-yorumcu Sevilay Yılman bile o günlerde “Keşke İstanbul yerine Bodrum’dan aday olsaymış” diye eleştiri getirmişti.

         Ekrem İmamoğlu özür dilemek yerine tepkiler geldikçe bu sefer de “Tatil, bazen insanlara yakışmıyor, bana tatil de yakışıyor” açıklamasını yaptı. Yani İstanbul sel altında kaldığında herkesi çıldırtmak için elinden geleni ardına koymadı. Yine de insanlar onun bu çıldırtmaları karşısında “acemi, tecrübesiz, olur bakalım” diyerek kendi kendini sakinleştirdi.

         Gün oldu. Elazığ’dan acı bir deprem haberi geldi. 41 vatandaşımız depremde hayatını kaybetti. Ekrem İmamoğlu çıktı Elazığ’a geldi. “Aha merhamet, vicdan Ekrem İmamoğlu’nun yüreğinde harekete geçti” diye düşünürken, depremzedelerle fotoğraf çektirdikten sonra oradan ailece Erzurum’a geçti ve kayak tatili pozları verdi. İnsanlık adına yine hayal kırıklığı yarattı.

         Öyle ki, en büyük Ekrem İmamoğlu yalakası Yılmaz Özdil bile dayanamayarak “Bazı günler vardır ki, tatile gitmemen gerekir. O hassas günde tatile gitmezsin, İstanbul’u kazanırsın. O hassas günde tatile gidersin, kaybedersin! Hakikaten yakışmadı” cümlesini kurmak durumunda kalmıştı.

         Son dönemin Ekrem İmamoğlu tetikçisi haline gelen CHP’li eski Milletvekili Barış Yarkadaş ise o günlerde “Elazığ’da 41 kişi hayatını kaybetmişken İBB Başkanı’nın Erzurum’a gitmesi ve orada tatil yapması doğru olmamıştır. Çalışma arkadaşı bana, Ekrem Bey’in şunu ifade ettiğini söyledi; ‘Benim tarzım bu, toplum da buna alışacak” tepkisini göstermişti. Bak bak toplum onun vicdansızlığına, merhametsizliğine, sorumsuzluğuna alışacakmış!

         CHP eski Bursa Milletvekili Dr. Ceyhun İrgil de o günlerde “Hakkın belki, insanca belki, zamanlama yanlış, ruhsal iklim yanlış, vazgeçmenin erdemini göstermeliydiniz. Doğruya doğru, eğriye eğri” sözleriyle Ekrem İmamoğlu’na tepki göstermişti.

         O günlerde AK Partili Meclis Üyesi Mehmet Akif Aşıkkutlu, İmamoğlu’na gönderme yaparak, “Kayak nasıldı?” diye sormuş, İmamoğlu’nun mikrofon kapalıyken ve salondakilerin duyamayacağı şekilde “Kayak g....e girsin” şeklinde küfür ettiği de her yerde haber olmuştu. Bunun videosu bile var. Vicdanı, merhameti olmadığı gibi ağzı da böyle bozuk birisi. Hatırlarsanız devletin valisine de seçim zamanı “Bu vali tam bir it!” hakaretini etmiş ve para cezası alarak suçlu bulunmuştu.

         Böyle bir sicili olan Ekrem İmamoğlu İstanbul’a yağan yoğun kar esnasında da kimseyi yanıltmadı. İBB bir belediyenin yapması gereken her teknik konuda çuvallamıştır. Yollarda kar temizleme, yolların tuzlanması, belediyeye ait ulaşım araçlarının çalışması konusunda tamamen fiyasko yaşatmıştır. Onbinlerce araç, içindeki insanlarla birlikte yollarda mahsur kaldı. Mağdur olan vatandaşlar sıkıntılarını, dertlerini dillendirirken İBB’nin sözcüsü Murat Ongun o insanlara “troller” diye hakaret etti.

“Hem kel hem fodul” deyimi de tam bunlara göre…

         İstanbul halkı “yolda kaldık, kurtarın” diye feryat ediyor. Üç maaşlı sözcü kurduğu trol ordusuyla halka hakaret ediyor. Murat Ongun’un bombası da daha sonra ortaya çıktı.

         “Sıcak evinde oturup trollük yapanın değil, sahada mücadele edenin yanında olma zamanı” diye twit atan Murat Ongun’un, bu twiti kayak tatili için gittiği Cenevre’deki sıcak otel odasından attığı ortaya çıktı. Murat Ongun ailece ordaymış ve her şeye “yırtık dondan çıkar gibi” cevap yetiştiren Murat Ongun’dan ses seda yok henüz. Onun suyu ısındı. Onun asıl bombası önümüzdeki günlerde patlayacak.

Gelelim filmin esas oğlanı Ekrem İmamoğlu’na…

         O da İstanbul’un her yerinde hayat felç olmuşken, İBB şaşkınlar ordusuyla çuvallamışken, Ekrem İmamoğlu bizi yine yanıltmadı ve İngiliz Büyükelçisi ile bir balıkçıdaki gizli görüşmesiyle deşifre oldu. “Gizli değil” diyor. Basının neden haberi yoktu gizli değilse?

         Bu konuyu ilk olarak gazeteci Cengiz Alçayır fotoğraflarıyla birlikte sosyal medya hesabından paylaşmıştı. Gerçekten büyük gazetecilik başarısı sergiledi ve o fotoğraflar bugün Türkiye’nin gündemi oldu. Bir kez daha maske düşürdü ve oyunu bozdu.

         İstanbul’da yaşam felç olmuşken, herkes belediye başkanından hizmet beklerken onun İngiliz Büyükelçisi ile bir balıkçıda gizli görüşme yapması çok tuhaf görünse de geçmişteki sel-deprem tutumuna tumuna baktığımızda tam da Ekrem İmamoğlu’na yakışan bir durum olmuştur. Nasrettin Hoca’nın şu fıkrası aklıma geldi.

         Hoca Nasreddin camide vaaz verir: – “Sakın ola karınız, kızınız süslenip püslenip açık saçık kıyafetlerle sokağa çıkmasınlar.” – Ama hoca senin kız hepsini de yapıyor”, diye biri itiraz eder. Hoca da: – “Ama haspaya da yakışıyor değil mi?”

         Bu gibi vicdansız, merhametsiz, vizyonsuz, beceriksiz, çapsız her davranış Ekrem İmamoğlu’na inanın çok yakışıyor.

         Ekrem İmamoğlu için bu konular inanın dert değildir. Onun tabiatında halkın acıları, sıkıntıları sırasında bu gibi davranışlar çok normal görünmektedir. Halk yolunun açılmasını beklerken, Ekrem İmamoğlu İngiltere Büyükelçisiyle buluşacağı yerin yolunu açtırmakla meşguldü.

         Ekrem İmamoğlu’nun İngiliz Büyükelçisi ile bir balıkçıda 3 saat program düzenlemesi olayında en çok rezil olanlar CHP milletvekilleri, yazarları, yorumcuları, trolleri olmuştur. Hepsi görüşmeyi inkâr etmek için birbiriyle yarıştı. Allah var bazıları da gerçekten “böyle bir kar felaketi karşısında yapmaz” düşüncesiyle Ekrem İmamoğlu’nu savunuyordu.

         CHP milletvekilleri, yazarları, yorumcuları, trolleri ve CHP’nin diğer partilerdeki kuyrukları bu inkâr konusunda neler yazmadılar ki?

         Çoğu yazdıklarını çaktırmadan yavaş yavaş sildi. İçlerinden sadece CHP Milletvekili Mehmet Bekaroğlu özür diledi. Kendisini hiç sevmem ama tek omurgalı o çıktı.

         Hele 635 bin takipçili bir CHP ve kuyruklarına hizmet eden trolün şu paylaşımı şaşkınlıklarının özetiydi:

         “Dünyanın en tembel ve işe yaramaz yöneticisi bile, göstere göstere gelen şehri felç edeceği malum bir fırtına esnasında, balıkçıya gidip milletin gözü önünde yemek yiyecek kadar avanak olamaz. İmamoğlu’nun bu kadar büyük bir aptallık yapacağına ihtimal verenlere şaşıyorum doğrusu.”

Sel ve depremden ders çıkarmayan troller herhalde “avanak ve aptal” kim öğrenmiş oldular.

         Asıl önemli soru İstanbul halkı perişan bir vaziyette yardım beklerken Ekrem İmamoğlu İngiliz Büyükelçi ile 3 saat ne görüşmüştür? Aynı gün gündüz saatlerde İP İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu’nun İl Başkanlığı’nda İngiltere İstanbul Başkonsolosu Kenan Poleo ile görüştüğü de ne tuhaf tesadüf değil mi?

         Belli ki tarihte İngiltere uşaklığı yapan Damat Ferit gibi birini arıyorlar. Ekrem İmamoğlu da Buğra Kavuncu da Damat Ferit olma konusunda tam biçilmiş kaftandır.

         Özellikle ABD, İngiltere, Yunanistan, Ermenistan 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimleri için CHP’yi özellikle takip ediyor ve yönlendiriyor.

         Türkiye’yi kendileri adına yönetecek birini arıyorlar. ABD Büyükelçisi bir ayda dört kere niye Meral Akşener’le görüşür?

Niye bu ülkeler fıldır fıldır Zillet ittifakının birleşenlerini ziyaret eder?

         O yüzden Ekrem İmamoğlu olayına sadece “İngiltere Büyükelçisi ile 3 saat balık yemişler” gözüyle değil, “İstanbul halkı perişan haldeyken bile iptal edilmeyen bu görüşmenin önemi nedir?” sorgulamasıyla bakılmalıdır.

         Ama inanın Ekrem İmamoğlu balonunun bir kez daha patlamasına en çok “Elimden CHP’yi alacak” gözüyle bakan Kemal Kılıçdaroğlu sevinmiştir.

         Ekrem İmamoğlu ve Murat Ongun CHP’yi Türkiye’ye rezil ettiler. Ama rezillik CHP’ye zaten çok yakışıyor.