Pazar akşamı bir hakemin, verdiği karar sonrasında sahada adeta ezilerek yok olduğunu gördük. Kırmızı kartın hatalı olduğunda neredeyse tüm tarafsız yorumcular birleşti. Bunun üzerinde fazla konuşmaya gerek yok. Ama kart sonrası hakemin kartı telafi etmek gibi bir telaş içerisine düşmesi, bu nedenle vermediği kartlar ve fauller ile haksız yere verdiği kart ve fauller affedilemez. Bu tür yönetim tarzı hakemlik kişiliği oturmamış, yeterli tecrübeye ulaşmamış hakemlerde görülür. Hakem yöneticisi olmanın en büyük özelliği, hangi hakemin hangi ağırlıktaki maçı yönetebileceğini ayırt etmektir. Başka bir yönde benzetme yaparsak, acemi hamalın sırtına 250 kilo yüklediniz mi, hamalın da beli kırılır, taşıdığı eşyada zarar görür.

Zorbay Küçük ataması pazar akşamı yaşananların ana sebebidir. Zorbay hatalı mıdır? Hatalıdır. Ama onun bu maçı kaldıramayacağını hesap edemeyenler esas kabahatli olanlardır.

Hakemliği bilen bir Merkez Hakem Kurulu, Perşembe gecesi kupa çeyrek final yönettirdiği bir hakeme 2 gün sonra böyle bir maça görev yazmaz. Buradan şu iki şık ortaya çıkıyor :

a- Bu Merkez Hakem Kurulu hakemliğin “h”sini dahi bilmiyor.
b- Atamalar MHK tarafından yapılmıyor.

Takdiri spor kamuoyu mutlaka yapacaktır. Ne güzel söylemiş Ziya Paşa Terkib-i Bendi’nde.

“Sen herkesi kör, alemi sersem mi sanırsın”