Milliyetçi Hareket Partisi, kurulduğu günden bugüne Türk siyasetinde önemli hizmetler görmüş, kapalı kilitleri millet adına açmış bir partidir. Demokrasi ile Türk Milliyetçiliğini ikiz kardeş olarak gören Milliyetçi Hareket, demokrasiden asla taviz vermemiştir. Halkın demokratik haklarının kullanılmasının engellenmesine ve Türk demokrasisine dışarıdan müdahale teşebbüslerine tek başına da kalsa karşı durmuştur.

  Gerek kurucu Genel Başkanımız merhum Alparslan Türkeş ve gerekse Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli, Türk demokrasisine değer katan tutumları sebebiyle Türk düşmanlarının hedefi olmuştur. Dün haksız bir şekilde Alparslan Türkeş’i hedef tahtasına oturtan zihniyetin bugün Devlet Bahçeli’ye saldırması şaşırılacak şey değildir.

  Türkiye’yi bir Sovyet peyki yapmak isteyenlere karşı Türk Milliyetçileri göğüslerini siper ettiği hâlde 12 Eylül darbesinin aktörleri Türk Milliyetçilerini eli kanlı teröristlerle bir tutmuştur. Amerika’nın çocukları, bu vatanın çocuklarına işkenceleri ve idam sehpalarını reva görmüştür. Demokrasiyi rafa kaldırma ve Türkiye’yi işgal girişimi olan 15 Temmuz gecesi Amerika’nın gayrimeşru çocukları kaybetmiştir.

Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin hain teşebbüsün ilk dakikalarından itibaren ortaya koyduğu irade, kanlı teşebbüsün başarıya ulaşamamasında önemli bir etken olmuştur. 15 Temmuz’daki işgal teşebbüsünün başarılı olacağından şüphesi olmayan ve siyasi hesaplarını buna göre yapan çevrelerin ezberi böylece bozulmuştur. Yine efendilerinin tükürüklerini kalemlerine mürekkep yapan sözde gazeteciler, açlıktan telef olmak üzereyken efendileri kendilerine yeni bir görev vermiştir.

Sayın Genel Başkanımızı siyasetin dışına çekmek üzerine kurgulanmış demokrasi dışı bir oyunun sahneye konmak istendiği gün gibi açıktır. Uzunca bir süredir Sayın Genel Başkanımız hakkında yazılan hadsiz sözler ve maksadını aşan yorumlar tek bir kaynağın ürünüdür. Genel Başkanımızın tedavi süreci devam ederken ortaya atılan iddialar, bir gazetecilik ürünü değil malum bir merkezin kalemşörlerinin kişisel temennilerinden ibarettir. ABD Büyükelçiliğinden tutun kaçkın FETÖ’cülere, YouTube yayınlarından tutun kâğıt israfı gazetelere kadar Sayın Genel Başkanımız hakkında sistemli bir psikolojik harekât tertip edilmiştir. Saçma sapan isimleri Milliyetçi Hareket’in yeni genel başkanı olarak teklif etmeye kalkan aklıevveller dahi yazılı ve görsel basında kendilerine yer bulabilmiştir. Bu çevrelerin bu kalleş tavırlarla bir diğer maksadı sinir uçlarıyla oynamak suretiyle Milliyetçi camiayı tahrik etmek olmuştur. Türk Milliyetçileri bu süreçte Genel Başkanlarının yanında bozkurtça durmak suretiyle diş gösteren köpeklere hadlerini bildirmiştir. Devlet Bahçeli ise bu kirli ağızlarda kirlenmeyecek kadar temizdir.

Malum çevreler bir süredir erken seçimi dillendirerek vatandaşın böyle bir beklentisi varmış gibi gösterme çabası içerisine girmiştir. Bazı bakanların değiştirileceği tartışmalarına son veren Sayın Genel Başkanımızın “erken seçime ihtiyaç olmadığı” açıklaması bu tartışmanın da siyasetin gündeminden çıkmasını sağlamıştır. İhanet şebekelerinin her hamlesini boşa çıkartan Bilge Liderimiz Devlet Bahçeli’nin bu açıklamasından sonra hazır kıta bekleyen kiralık kalemler kendisine yeniden saldırmaya başlamıştır. Bunlara göre “Türkiye’de erken seçime Devlet Bahçeli karar verir.” Devlet Bahçeli, dış mihrakların Türk siyasetine müdahale teşebbüslerini sandığı göstererek bertaraf etmiştir. Sayın Genel Başkanımıza bugün saldıran isimlerin o günkü tepkileri de bundan farklı değildir. Bu isimlerin bir yazısında yeni kurulacak partilerin seçime girmemesi için Sayın Genel Başkanımızın erken seçim kararı aldıracağını okursunuz, diğer yazısında Sayın Genel Başkanımızın erken seçime karşı çıkmasını kendilerince lanetlediklerini. Bunların bir dedikleri ile diğer dedikleri birbirini tutmamaktadır.

Belli gazete köşelerini ve İnternet sitelerini kendilerine karargâh yapıp gazeteci kisvesine bürünen bu çevreler sistematik bir şekilde Sayın Genel Başkanımız hakkında üslupsuzca ifadeler kullanmaktadır. Zaman zaman tek tek isimlerini verdiğimiz, zaman zaman da yazılarını alıntılamak suretiyle kendilerini deşifre ettiğimiz toplum sağlığına zararlı bu tipleri uyarıyoruz: “Ya bir siyasi partiye katılın ve karşımıza bu şekilde siyasetçi kimliğinizle çıkın ya da dosdoğru gazetecilik yapın.” Yok, biz her ikisini birden yapacağız diyorsanız aldığınız cevaplara ağlarken gazeteciliğinizden dem vurmayın.

Siyaset sahasında fikrî ahlaksızlığı ayyuka çıkmış, yedi kocalı pek çok isimden biri olan Rifat Serdaroğlu isimli mendebur, yaklaşık iki yıldır altyapısını hazırladığı “saman alevi” hareketini siyasi partiye dönüştürmenin çalışmalarını yürütmektedir. Yeni bir parti kuranların âdeti olduğu üzere bu siyasi düşkün de Sayın Genel Başkanımızın ismini kirli ağzına almak suretiyle gündemde kalma, üflemeyle sönecek ateşinin reklamını yapma derdindedir. İP’in yerine alternatif stepne arayan CHP’ye övgüler düzen, Türkiye’nin HDP ile rahat bir nefes alabileceğini iddia eden bu gayrimillî türedi, haddini bilmelidir.

Devlet Bahçeli ismi; bu ve benzer çapsızların kendilerine alan açmak için, gazeteci kılıklı kalemşörlerin efendilerine yaranmak için gönüllerince saldırabilecekleri herhangi bir isim değildir. Devlet Bahçeli, Türk milletidir. Devlet Bahçeli Türkiye’dir. Devlet Bahçeli, Kuvayımillîye’dir. Devlet Bahçeli, demokrasidir. Devlet Bahçeli, bağımsızlıktır. Devlet Bahçeli’ye saldıran her kimse hedefinde bu kutsal değerler vardır. Türk Milliyetçilerinin değerlerini, kutsallarını diline dolayan; karşısında Türk Milliyetçilerini bulacak ve cevabını misli ile alacaktır. Bu sebeple siyasetçi sıfatıyla konuşanları siyasi nezaketi elden bırakmamaya, gazeteci sıfatı ile yazanları da gazeteciliğin sınırları içerisinde kalmaya davet ediyorum.

 

Editör: Haber Merkezi