GALATASARAY’ın zaafı, Fenerbahçe’nin işine yaradı. Sezon başından beri geriden ‘kötü’ pasla çıkıp top kaptıran Sarı-Kırmızılılar, Ersun Yanal’ın savunmayı korumak için orta alanda yarattığı baskı düzeniyle maça ezik başladı.

Galatasaray’ın her topu Fenerbahçe yarı sahasını en fazla bir iki metre geçti ve geri döndü. Bu baskı ve Vedat Muriqi’in ceza alanı dışından bir iki şutu Fernando Muslera’da kaldı.

Galatasaray, bu baskıdan Fenerbahçe’nin savunmanın arkasına attığı iki uzun topla kurtulurken, yarattığı iki tehlike ile psikolojik üstünlüğü ele geçirdi. Başlangıçta harcanan enerji ile Sarı-Lacivertli orta saha oyuncularında yorgunluk belirtileri görülürken, Galatasaray birbiri ardına tehlikeli pozisyonlar üretti. Galatasaray’ın gol silahı olarak Radamel Falcao’ya dikkat kesilen Fenerbahçeli savunmacıların arasından sıyrılan Mario Lemina ve Yuto Nagatomo’nun girdiği pozisyonlarda Altay Bayındır kalesinde devleşti.

İkinci yarı Ersun Yanal, sakatlıktan çıktıktan sonra bir yarı görev verdiği Maruico Isla’nın yerine Deniz Türüç’ü oyuna alarak, ‘devşirme’ savunmasına geri döndü. Cezası nedeniyle soyunma odasına yalnızca telefonla girebilen Fatih Terim, taktiği değiştirmedi.

Orta alanda baştaki baskısını kuramayan Fenerbahçe, Galatasaray’ın ağır aksak paslaşmasına engel olamadı. Sarı Kırmızılıların atakları, Radamel Falcao’nun attığı gol ofsayt ile Luiz Gustavo’nun Mario Lemina’yı ceza alanı içinde düşürmesi de VAR izlemesiyle orta alandaki elle oynama pozisyonu nedeniyle sonuçlanmadı.

Penaltı beklediği pozisyonda istediğini alamayan Galatasaray’ın moral çöküntüsü, Fenerbahçe’ye yaradı. Sarı-Lacivertliler, kaleyi tutturamasa da uzaktan şutlarla en azından hücum görüntüsü verdi.

Sonrasında orta alanda kitlenen bir oyun, temposu giderek düşen, ‘yenilmeyelim yeter’ oyunu derbinin heyecanını azalttı. Tribünler sessizliğe büründü.

Son on beş dakika futbolcuların yorgunluk ve gerilimin getirdiği hatalarından oluşan pozisyonlar, maçın başlangıç taktiklerini tümüyle yok etti. Rus ruletini dönüşen maçın kazananı olmazken, kaybedeni, tribünde ve televizyon başında heyecan arayan milyonlarca futbolsever oldu.

Yine de bu maçın bu şekilde bitmesine neden olan başta Fatih Terim olmak üzere iki teknik direktöre de sorulacak sorular var mutlak…

Sayın Terim, eğer ceza alanında bu kadar etkili bir yıldıza sahipken, neden ceza alanı ‘gol pası’ verecek bir taktik uygulamadın? Savunması devşirme bir takımın bu zaafından neden yararlanmadın?

Ve bu kadar becerili oyuncuların varken neden Seri oynayamıyor? Sayın Yanal, erkenden fişi çekmek adına bu kadar baskı kurarak başladığın maçta Vedat Muriqi’i kullanmadın? Bütün oyunu Emre Belözoğlu ve Luiz Gustavo’ya bırakıp nereye varmak istedin?

Bu fırsat bir kez daha ele geçer mi? Ve son bir soru da Federasyona; Kimseyi hedef almayan Terim kulübeye inemezken, doğrudan isim vererek hakaret eden Ali Koç protokolde nasıl oturdu?