Türkiye'nin lider ülke yolunda hızla ilerleyişinden rahatsız olup kriz ve kaos çıkarabilmek için şeytani planlar yapanların, işi nerelere kadar götürebilecekleri, kendi aralarındaki paslaşmalar ve beyanları ile birlikte çok net şekilde belgelenmiştir.

Devlet Bahçeli ve Tayyip Erdoğan düşmanlığının hangi seviyelere ulaştığını ve nasıl bir kin ve nefrete dönüştüğünü, Kemal Kılıçdaroğlu ve Serok Ahmet’in aralarında yaptığı görüşme ve sonrasındaki açıklamalar ele vermiştir.

İTİRAF GİBİ AÇIKLAMALAR

CHP yönetimi ve tek merkezden yönlendirilen particiklerin Türkiye’yi bir nefret iklimine sürüklemek için özel bir görev üstlendikleri gün gibi ortadadır.

Aynı anda birbiriyle bağlantılı olduğu en küçük bir şüpheye yer bırakmayacak şekilde açığa çıkan olaylar üzerinden, bir karanlık oluşturulmaya çalışılıyor. Kılıçdaroğlu’nun Serok Ahmet’i ziyaretinin asıl maksadının ne olduğunu, itiraf gibi açıklamalar ele vermiştir. Kılıçdaroğlu, can ve mal güvenliğinden söz edip, 1970’li yılları hatırlatıyor. Sonra da ekliyor, “Tansiyon yükselir mi? Ya da iktidar gündemi değiştirmek için bu tür yollara tenezzül edebilir mi? Her şeyi yapabilirler. İktidardan gitmemek için göze alamayacakları şey yoktur.”

ŞECAAT ARZ EDERKEN SİRKATİN SÖYLEDİ

Şecaat arz ederken merd-i kıptî sirkatin söylermiş. Kemal Kılıçdaroğlu, bir defa daha Türk milletinden ümidi kestiğini, iktidarı olağanüstülüklerde, karanlıklarda, kriz ve kaosta aradığını ilan etmiştir. Siz ne zaman bu milletten ülke yönetimine gelecek kadar bir destek aldınız da, iktidar değişmedi? Yerel seçimler öncesinde de benzer şeyler söylüyordunuz.

Sonra hiç utanmadınız ve pişkin şekilde söylediklerinizi yalayıp yuttunuz. Kılıçdaroğlu, bu sözleriyle birlikte tansiyonu yükseltmeye çalışmakla kalmamış, isyan çağrıları yapan Demirtaş’a neden bu kadar çok sahip çıktığını da göstermiştir. Gündemi değiştirebilmek için yalanın, iftiranın, fitnenin nerelere kadar götürüldüğünü ibretle görüyoruz. Her şeyi yapabileceklerini, iktidarı sarsabilmek için her şeyi göze alabileceklerini zaten biliyorduk, şimdi kendileri itiraf ettiler.

Demokrasiye inanan, hukukun üstünlüğünü savunan bir siyaset adamı, başka türlü nasıl böyle şeyler söyler? Bu, milli iradeyi yok saymaktır. Açık şekilde Türkiye’yi 1970’li yıllara döndürmek istediklerinin ispatıdır. Tansiyonu yükseltmek peşinde olduklarının, gündemi değiştirip bir kriz oluşturabilmek için her tür yola tenezzül edebileceklerinin, bunun için her şeyi yapabileceklerinin itirafıdır.

MALUMU İLAN ETMİŞ

Serok Ahmet’in söyledikleri ayrı bir felaket. Her cümlesi, hatta her kelimesi Sayın Bahçeli’yi haklı çıkarıyor. İstisnasız her ağzını açışında Türkiye’de bir sorun oluşturuyor. Bereketsizliğin sembolü hâline gelmiş hâline bakmadan, bir de Cumhur İttifakı’na ve özellikle de Sayın Bahçeli’ye dil uzatıyor. Hâlbuki kendisine, MHP’yle didişmenin haddi ve havsalasının alacağı bir konu olmadığı söylenmiş, hangi şaibeli odaklara el açtığı hatırlatılmıştı. “Serok Ahmet” sözüne alınmış. Bu söz, gerçek anlamda bölücülükmüş. Bunu söylüyor, sonra da dönüyor “Serok Ahmet” olmaktan gurur duyduğunu anlatıyor. Eğer bu söz gerçek anlamda bir bölücülükse, bunu yapan bizzat şahsınız. Zira bu sıfatı kullanan da, bununla övünen de sizsiniz? Ne güzel, tam da kendinizi tarif etmişsiniz ki, zaten malumu ilan etmişsiniz.

KİME NE ANLATIYORSUNUZ?

Sonraki sözleri ayrı bir vahamet oluşturuyor. Sayın Cumhurbaşkanı›nı uyarıyormuş. Sayın Bahçeli’ye tavsiyede bulunuyormuş. Eğer Türkiye, Serok Ahmet’in uyarı ve tavsiyelerine kaldıysa, vah ki vah. Keşke o uyarı ve tavsiyeleri, Türk topraklarını terk edip kaçarken aklına getirseydin. PYD’yi selamlayıp PKK ile çözüm ararken, HDP ile hükümet ortağı olurken düşünseydin. Türkiye’nin bugün karşısında sorun olarak bulduğu her ne varsa, tamamı şahsınızın eseridir. Siz önce çıkın, bu millete yaptıklarınızın hesabını verin, hiç olmazsa sebep olduğunuz ağır sorunlardan dolayı bir özür dileyin. Hâlâ nifak peşinde, hâlâ bir yerlere selam gönderme derdindesiniz. Nerelerden icazet aldığınız belli de, bunu Türk milletine nasıl anlatacaksınız? Bu siciliniz ortadayken kime ne anlatıyor, neyin tavsiyesinde bulunuyorsunuz?

BİZİM SEVDAMIZ TÜRKİYE’DİR

Ben size bir iyilik yapayım ve Sayın Bahçeli’nin sözlerini bir defa daha hatırlatayım: “ABD’deki Başkan değişimiyle eş zamanlı olarak, Serok ve partisinin, aynı şekilde tetikçi köşe yazarlarının hızlandırdığı iftira kampanyaları tesadüfi değil, alçak bir planın mahsulüdür.

Serok Ahmet boşuna uğraşmasın, pis oyunları, birilerinin gözüne girme sinsilikleri maya tutmaz. Milliyetçi Hareket Partisi’nin sokakta işi yoktur. Kavga ve karışıklıkta hayır görmesi imkânsızdır. İnsan onuruna ve demokratik adaba uygun olarak yapılan makul eleştirilere tahammülsüzlüğü asla düşünülemeyecektir. Bizim sevdamız şiddet değil Türk milletidir, Türkiye’dir.”