CHP ve yancısı İP’in HD(P)KK ile Anayasa hazırlık tartışması Türkiye gündemine oturmuşken, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu CHP’nin son grup toplantısında “Mafya liderlerini, uyuşturucu kaçakçılarını serbest bırakıp; düşünce suçlularını hapsetmekten vazgeçecek misiniz?” cümlelerini kurdu ve bu cümlelerle ima edilen Alaattin Çakıcı da Kemal Kılıçdaroğlu’na çok ağır bir cevap verdi. Kemal Kılıçdaroğlu’nun Alaattin Çakıcı’ya bulaşarak kurduğu cümlenin özeti “Alaattin Çakıcı serbest bırakılıyor. PKK’lı terörist Demirtaş ve benzerleri niçin bırakılmıyor?” şeklindeydi. Emin olun hak ettiği cevabı aldı. Şimdilerde mağdur rolünü oynuyor. “Tehdit edildim, hakarete uğradım” diye… Oysa Alaattin Çakıcı’ya bulaşan, dalaşan ve Alaattin Çakıcı ile hendek-çukur olaylarında 793 şehidimizi, Kobani olaylarında 53 kişiyi teröristleri azmettirerek öldürten terörist Demirtaş’ı bir tutan kendisi…

          Hendek-çukur-Kobani olaylarında bilinen toplam 846 kişinin azmettirici katili, terör örgütü PKK’nın mensubu olan, bir kardeşi de dağda teröristlik yapan Selahattin Demirtaş ile işlediği suçların cezasını 20 yıl cezaevinde yatarak çekmiş, hiçbir suçunda vatana ihanet, bölücülük, hainlik, kahpelik, terör örgütüne yardım ve yataklık suçu olmayan Alaattin Çakıcı’yı bir tutmak sadece CHP’nin ahmaklığı ve alçaklığı olurdu. Kemal Kılıçdaroğlu bunu bir kez daha CHP adına başarmıştır.

          Ama Kemal Kılıçdaroğlu’nda siyasi utanma, arlanma olmadığı için “Beni üzen nokta asıl şu. Meşru bir organın, siyasi partiler yasasına göre kurulmuş olan bir partinin, üstelik Türkiye Cumhuriyeti tarihinde köklü olarak kabul ettiğimiz bir partinin genel başkanının bir mafya liderine sahip çıkması, asıl üzücü olan bu” açıklamasını yapmış…

          Atatürk’ün miras bıraktığı CHP’de Genel Başkanlık yapıyor. Bırakın terörist Demirtaş’a sahip çıkmayı, Suriye’deki PKK’nın uzantıları YPG ve PYD’ye sahip çıkıyor, Türkiye’de HD(P)KK’nın tüm unsurlarına sahip çıkıyor, DHKP-C’ye sahip çıkıyor, FETÖ’ye sahip çıkıyor, MLKP’ye sahip çıkıyor. Ve böyle bir adam çıkmış, Alaattin Çakıcı meselesi üzerinden MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’ye ahkâm kesiyor. Allah bu adama gerçekten akıl, fikir ve ahlak versin…

          Kemal Kılıçdaroğlu’nun yüzsüzlüğünü tarif edecek inanın ne kelime ne de cümle bulabiliyorum.

          Ama Kemal Kılıçdaroğlu’nun geçtiğimiz gün verdiği bilgiye göre bu yüzsüzlüğe destek veren ve onunla üzüntüsünü paylaşan birisi olmuş…

O kişi de maalesef merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş’in eşi Seval Hanım imiş…

          Kemal Kılıçdaroğlu da bu durumu “Bu konuda beni duygulandıran telefon Sayın Seval Türkeş’e ait. Aradı, büyük üzüntülerini dile getirdi ve bu partinin böyle bir pozisyona düşmesinin kendisi açısından da çok büyük bir rahatsızlık yarattığını ifade etti. Bunu söylemek isterim, diğerlerinin hiçbir önemi yok” şeklinde kamuoyuna aktardı. Ah kıyamam, “diğerlerinin önemi yokmuş” bu telefon ona yetmiş…

Seval Hanım hangi konuda üzüntüsünü dile getirdi acaba?

          Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin siyasi projesi hâline getirdiği “Terörist Demirtaş’ı serbest bıraktırma” projesinde başarılı olamaması yüzünden mi üzüntülerini paylaştı?

          Seval Hanım, Türkiye’deki tüm terör örgütlerinin siyasi karargâhı olan CHP ile neyin üzüntüsünü paylaşabilir ki?

          Alaattin Çakıcı Ülkücü şehit bir babanın çocuğu, Kemal Kılıçdaroğlu ise YPG’nin, PKK’nın, PYD’nin, TİKKO’nun, MLKP’nin, DHKP-C’nin, FETÖ’nün savunuculuğunu yapan bir siyaset çocuğudur. Bu yüzden Seval Hanım’ın neye üzüntü duyduğunu gerçekten çözmeye çalışıyorum.

          Kaldı ki Seval Hanım’ın partisi MHP değildir. Seval Hanım, Başbuğumuz Alparslan Türkeş’in vefatından hemen sonraki ilk seçimde BBP’den milletvekili adayı olmuş, 2011 seçimlerinde oğlu Ahmet Kutalmış’tan dolayı AKP’ye geçmiş, son genel ve yerel seçimlerde de CHP’ye çalışmışlar ve oy vermişlerdir. Seval Hanım, bir “CHP seçmeni” olarak Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu aramış ve olsa olsa onun “Alaattin Çakıcı serbest bırakılıyor. PKK’lı terörist Demirtaş ve benzerleri niçin bırakılmıyor?” düşüncesindeki üzüntüsüne ve çaresizliğine bir CHP’li olarak destek olmuştur.

          Seval Hanım, Kemal Kılıçdaroğlu’nu aramışken terörist Demirtaş’ın sağlığını, sıhhatini, hukuki durumunu da sormuş mudur? Seval Hanım, Alaattin Çakıcı’ya karşıysa ve MHP’nin pozisyonunu bu manada eleştiriyorsa, kendi partisi CHP de “Selahattin Demirtaş’a özgürlük” naraları atıyorsa elbette bu soruyu ona sormuştur. Belki de Kemal Kılıçdaroğlu, Seval Hanım’ı da Selahattin Demirtaş’ın eşinin doğum gününü kutlamaya ya da Demirtaş’ın tiyatrosunu izlemeye kendi eşiyle birlikte gönderecektir.

          Ya da Seval Hanım, CHP’nin HD(P)KK ile ittifakını, iş birliğini ve son günlerin en çok tartışılan konusu CHP’nin HD(P)KK ile hazırladığı ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun “4 parti olarak (CHP, İP, SP, HD(P)KK) hazırladık.

          Anayasa mutabakat metni elimizde” dediği Anayasa hazırlıklarının ne aşamada olduğunu sormuş mudur?

          Ya da Kemal Kılıçdaroğlu’nun “YPG terör örgütü değil, vatanını kurtarmak için örgütlenmiş bir oluşumdur” diye tarif ettiği terör örgütü YPG’den son havadisleri almış mıdır?

          Seval Hanım tüm terör örgütlerine yandaşlık yapan, öldürülen teröristbaşlarının ardından ağıtlar yakan Canan Kaftancıoğlu’nun CHP’deki hızlı yükselişini bir bayan olarak hiç kıskanıp Kemal Kılıçdaroğlu’na sormuş mudur? Belki de CHP içinde yükselmenin formülü o kadındadır.

          Seval Hanım, partisi CHP’nin terör örgütlerine teslim olmuş mevcut pozisyonundan rahatsız değil ama nasıl oluyorsa terör örgütlerine büyük darbe vuran Cumhur İttifakı’ndan ve MHP’den rahatsız…

MHP ne yapmış da Seval Hanım rahatsız oluyor?

          Terörist Demirtaş ile kıyaslamasını yapanların karşısında, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin Ülkücü şehit çocuğu Alaattin Çakıcı’ya sahip çıkması mı rahatsızlık yaratıyor?

          Seval Hanım, hadi Alaattin Çakıcı’nın Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik hak ettiği ifadelerinin üslubundan rahatsız oldun, kendi Genel Başkanını aradın diyelim.

          Bu konularda madem çok hassasiyet sahibisiniz, Kemal Kılıçdaroğlu’nun parti grup toplantısında bizzat rozetlerini takarak CHP üyesi yaptığı Yaşar Okuyan, Mehmet Alkan gibilerin televizyonlarda, sosyal medya hesaplarında iğrenç, aşağılık ve alçak bir üslupla MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’ye yönelik saldırıları, iftiraları karşısında niçin hâlden vazife çıkarıp, üzüntülerini paylaşmak ve hassasiyetini gösterme adına MHP Lideri Devlet Bahçeli’yi aramadın?

Başbuğ Türkeş’in Ülkücülere miras bıraktığı MHP’nin hiç mi hatırı yoktu sizde?

          Kemal Kılıçdaroğlu, MHP Lideri Devlet Bahçeli’ye “Tez zamanda ölmeniz dileğiyle” şeklinde mektup yazan ve bunu kamuoyuyla paylaşan CHP’li Mehmet Alkan’ı, şimdi FETÖ avukatlığı yapan bu adamı CHP’den ihraç mı etmişti?

          23 yıldır MHP’ye oy vermeyen, kapısından içeri girmeyen Seval Hanım’ın, BBP, AKP sonrası ruhen ve bedenen gittiği son parti CHP’dir. O da CHP’nin mevcut düzenine ayak uydurmuştur. O yüzden Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Seval Türkeş beni aradı. Üzüntülerini bildirdi. Diğerlerinin önemi yok” diye duygusallık ve önem atfetmesine hiç gerek yoktur.

          Gerçekten bunun hiçbir anlamı ve önemi yoktur. Karşımızda terör örgütlerinin siyasi karargâhı olmuş CHP’ye oy ve destek vererek Başbuğumuz Türkeş’in kemiklerini sızlatan, ihtiraslarıyla hareket ederek ve sürekli değişik partileri gezerek MHP’ye zarar verme peşinde olan bir bayan vardır.

          Bize sadece “yazık” demek düşüyor. Başka bir söz söylemeyi biz kendi adımıza ayıp görüyoruz. Bu yaptıklarını kendine ayıp görmeyen Seval Hanım’a, CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun siyasetiyle mutluluklar dileriz.

          Ama tek merak ettiğim, PKK kanadının yönettiği CHP’de Kemal Kılıçdaroğlu için gerçekleştirilen algı oyunlarında Başbuğumuzun eşi Seval Hanım’ı hangi embesil bu olaylara alet etmektedir?

          O kişiyi gerçekten çok merak ediyorum. Çünkü CHP “PKK’lı Selahattin Demirtaş’a özgürlük” için mücadele ederken, aynı anda Seval Türkeş’in telefonuna Kemal Kılıçdaroğlu’nu duygulandıran tiyatro sahnesini oluşturan embesil merak edilmez mi sizce?

          Terör örgütlerinin siyasi karargâhı olmuş CHP’nin pozisyonunu görmeyenlere, şehit çocuklarına sahip çıkan MHP’nin pozisyonu batıyor… MHP’nin değişmeyen pozisyonu da Türk milleti ve Ülkücüler için şereftir. Bizi sürekli bu çizgide tutan Liderimiz Devlet Bahçeli var olsun…