HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Sırrı Süreyya Önder, 2014 yılında katıldığı bir televizyon programında CHP için, “Bunlar ne diyorlar? Bizi destekleyin ama kimse görmesin. Bu ne kadar ayıp bir yaklaşımdır. Kimse bilmesin… Bu ne kadar zelil bir yaklaşımdır” ifadelerini kullanmıştı…

31 Mart 2019 yerel seçimlerinde CHP-HDP-İP arasında yapılan örtülü ittifak ile bu “zelil yaklaşım” hayata geçti. 14 Mayıs 2023 cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği genel seçimlerinde de önce masanın altına gizleyip daha sonra masanın üzerine çıkarmak zorunda kaldıkları HDP ile “zillet evresine” geçildi.

7’li masa yanına aldığı 2 büyükşehir belediye başkanıyla da 9’lu koalisyonu oluşturmak için harekete geçti. Kandil’in desteğini almaktan gocunmadılar, küresel güçlerin manşetlerine bel bağladılar. HDP’yi kilit parti varsayıp kapalı kapılar ardında kirli pazarlıklara soyundular. Bölücülüğe onay verdiler, teröristbaşı Öcalan’ın özgürlüğe kavuşmasına rıza gösterdiler, Selahattin Demirtaş ve diğer teröristlerin serbest bırakılacağını taahhüt ettiler.

Gizlemeye çalıştıkları bu kirli senaryoyu Türk milleti anlamaz zannettiler.

15 Mayıs sabahı acı gerçekle yüzleştiklerinde artık çok geçti…

TBMM’de Cumhur İttifakı’nın sandalye sayısının bir hayli gerisinde kalmalarının yanı sıra hepsinin bir araya gelmesine rağmen cumhurbaşkanı adayları Kılıçdaroğlu’nun, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 5 puan gerisinde kaldığını gördüler…

İkinci tura kalan cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki 14 günlük propaganda süreci için strateji değiştirmeye karar verdiler.

Siyasi hayatlarının sonuna doğru giderken son bir fatura daha kestiler… İlk iş olarak Bilgi ve Teknolojiden Sorumlu CHP Genel Başkan Yardımcısı’nı görevden aldılar. Daha sonra da kampanyadan sorumlu kişileri…

HDP ile yaptıkları ittifakın zarar verdiğinden…

Kandil’in açıklamalarına tepki gösterilmemesinden…

Kampanyanın yetersizliğinden…

Terör örgütlerine mesafe koymamaktan…

Yurt dışından yapılan açıklamaların olumsuz etkisinden falan bahsettiler…

“Sana söz yine baharlar gelecek” diyerek yaptıkları kampanyanın kendilerine yaz ayında kışı yaşattığını gördüler. Son 14 gün içinde milliyetçi söylemlere daha çok yer vermeyi kararlaştırdılar. Bugüne kadarki kirli HDP ittifakını birkaç milliyetçi söylem ile örterek seçmenleri aldatabileceklerini düşündüler.

Sinan Oğan’ın yüzde 5,1’lik oyunu alabilmek için ise Suriyeli sığınmacılar üzerinden sert bir dil geliştirilmesi gerektiğinde karar kıldılar. İlk iş olarak Kemal Kılıçdaroğlu kameraların karşısına geçti ve çektiği bir videoda sığınmacı sorununa sert eleştiriler getirdi.

Bugüne kadar verdikleri söze itibar edilmeyenler, 28 Mayıs’ta sandıktan tavşan çıkarmanın hayaline kapıldılar.

İstedikleri kadar strateji değiştirsinler, istedikleri kadar HDP’yi reddetsinler, istedikleri kadar Kandil’i yuhalasınlar, istedikleri kadar terörü kınasınlar, isterlerse ağızlarıyla kuş tutsunlar… Şimdiye kadar sus pus olanlara ve üç maymunu oynayanlara bu saatten sonra kim inanır?

HDP ile gönül ittifakı kurduklarını, HDP’yi saygın ve meşru bir siyasi parti olarak gördüklerini, Demirtaş’ın göğsüne şeref madalyası takacaklarını, HDP’li belediyelere atanan kayyumları kaldıracaklarını ve daha birçok şirinleştirme sözlerini kim unutur?

Sığınmacı karşıtlığını düşmanlığa dönüştürerek, sert bir dille nefreti körükleyerek, insanları tahrik ederek yaklaşık 4 milyon daha oy alabileceklerini hangi kampanya sahibi iddia edebilir?

Kılıçdaroğlu’nun kazanma ihtimalinin imkânsızdan bile çok uzak olduğu artık Ay’dan bile çıplak gözle görülüyor. O da bunu bildiğinden dolayı son çare olarak sığınmacılara sığınıp siyaseten iltica etmenin yollarını arıyor…