Her ne kadar zillet ve etrafındakiler Türkiye’yi kendi güdük, küçük, maksatlı ve sorunlu gündemlerine çekmeye, asıl meselelerinden uzaklaştırıp, sonu gelmez bir tartışmanın içine sokmaya çabalasalar da, bunda başarılı olamıyorlar ve olamayacaklar. Türkiye’nin önemli, ivedi, hayati sorunları var ve bütün enerjisini, gücünü ve imkânlarını bu meselelerin çözümüne yönelik kullanmak durumunda. Nitekim, yapılan da budur.

ÖNCE BUNLAR RAHATSIZ OLUYOR

CHP ve yancıları ülke ve millet menfaatlerine tamamen ters düşen, kendi karmaşık meseleleri ile meşgul olmaya devam etsinler. Bunda bir beis yok. Ancak, bunu yaparken bir taraftan vatan-millet düşmanlarını sevindiriyor, onlara malzeme veriyor ve ümitlendiriyorlar; diğer taraftan da Cumhur İttifakı’nı gereksiz yere meşgul ediyor, kıymetli zamanını tüketiyorlar. Sorun da buradan çıkıyor. Türkiye, ana vatanda ve mavi vatanda tarihi bir mücadele veriyor, CHP ve yancıları herkesten çok rahatsız oluyor, herkesten çok engel çıkarmaya ve hainleri, Türk düşmanlarını kurtarmaya çabalıyor. Bunların ayrıntısına girersek, ne zamanımız yeter, ne sayfalarımız alır. Hepsi ispatlı, şahitlidir ve CHP ve yancılarının sicilinde kayıtlıdır.

ZİLLETİN YENİ VAGONLARI

Bu zillet cephesine yeni katılan Serok Ahmet’in Diyarbakır maceraları bunun en son örneğidir. Kullandığı dil, konuşmasının muhtevası tamamen PKK’ya uzatılmış bir yardım elidir. Bu konuşmalar, aynı zamanda görev yaptığı dönemlerde terörün niye bu kadar zemin bulabildiğini, ülkenin nerelere sürüklendiğini ve nasıl direkten döndüğümüzü de hazin şekilde ispatlıyor. Zillete vagon olan diğer AK Parti kaçkınlarının da Serok Ahmet’ten bir farkları yok. Onlar da, sanki uzun yıllar bu ülkenin ekonomisinin dümeninde bulunmamışlar, bugün başımızdaki sorunların asıl sebebi değillermiş gibi, büyük bir pişkinlikle felaket tellallığı yapıyorlar. Ali Babacan’ın IMF’ci üslubu, aynı zamanda Serok Ahmet gibi kime ve neye hizmet ettiklerinin, nerelerden programlandıklarını ve yönlendirildiklerini de ortaya koyuyor.

TARİHİ BİR DÖNEMDEN GEÇİYORUZ

Yine şeytan taşlamak zorunda kalıyoruz. Ülkenin gerçek sorunları zilletin ya gündeminde değildir veya tersinden bir tavır alarak, sorunun ortağı olmuşlardır. Şu anda Akdeniz’de tarihi bir dönemden geçiyoruz. Yunanistan’ın şımarıklığı, haddini aşan tavırları, hukuk tanımazlığı, sözde tehditleri bir sonuç vermese de, canımızı sıkmaktadır. Bu kötü komşuya haddini bildirmek durumundayız. Bunun için elbette savaş çıkarmak, saldırmak gibi bir niyetimiz de, bir hedefimiz de yok. Ama haksızlığa, hukuksuzluğa, tehditlere, adalardaki işgale, Akdeniz’deki haklarımıza engel olmaya devam ederler ve buna bir de zor kullanmak gibi bir çılgınlığı eklerlerse, elbette geri çekilecek değiliz. Hangi dilden anlıyorlarsa, o dili konuşur, bizim olanı da her ne şekilde olursa olsun alır ve koruruz.

MİLLÎ DURUŞLARI YOK

Bu ülkenin bölünmez bütünlüğünden yana olan, bu devletin bekasını her şeyin üzerinde tutan, Türk bayrağının bütün hâkimiyet alanlarımızda ebediyen dalgalanmasını isteyen hiç kimsenin bu söylediklerimize en küçük bir itirazı olamaz. Ancak, söz konusu zillet olunca hiç kimse böyle bir millî meselede bile tek ses olacaklarını, yürütülmekte olan devlet politikalarının sonuna kadar destekleneceğini söyleyemez. Destekliyor gibi görünürler, sonra kurdukları cümlelerle, yaptıkları değerlendirmelerle Türkiye’yi zan altında bırakır, karşımızdakilere cesaret verirler. Ne yazık ki, şimdiye kadar hep böyle oldu. Varlığımızı doğrudan hedef alan saldırıları durdurmak için yaptığımız operasyonlara herkesten önce bunlar karşı çıkmadılar mı? Bize Akdeniz’e çıkmanın bütün yollarını kapatan kirli oyunları bozmak için yaptığımız hamlelere ilk itiraz eden, “Ne işimiz var Libya’da” diyerek, Yunanistan, Rum Kesimi, Fransa, Mısır gibi ülkelerle aynı dili konuşan bunlar değil miydi?

YUNANİSTAN AZGINLIK İÇİNDE

Yunanistan tam bir azgınlık içinde. Mısır’la haksız, hukuksuz ve geçersiz bir anlaşma imzalayarak, Akdeniz’de yolumuzu kesmeye uğraşıyor. Oruç Reis’i durdurmak için her yolu deniyor. Ordusunu Türkiye’ye karşı teyakkuza geçirecek kadar ileri gitti. Bunların hiçbirinin fayda etmeyeceği, Türkiye’nin her şart altında yoluna kararlılıkla devam edeceği muhakkaktır. Böyle bir günde, böyle bir meselede bile zilleti oluşturanlardan herhangi birinin çıkıp açık ve net şekilde Türkiye’nin milli duruşunu destekleyen, Yunanistan’a itiraz eden bir söz söylediğini duyan oldu mu? Ya karınlarından konuşuyorlar veya arkadan dolanıyorlar. Bugün değilse, ne zaman? Siz, hangi ülkenin partilerisiniz?

TÜRKİYE BUNLARA MUHTAÇ DEĞİL

Çok şükür ki, Türkiye bunlara muhtaç değil. Cumhur İttifakı millî, kararlı, saygın, etkin ve sonuç alan bir şekilde ve Türk milletinin büyük desteği ile yoluna devam ediyor. MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli, duruşuyla ve açıklamalarıyla bütün Türk milletine güven verirken, Türk ve Türkiye düşmanlarının da korkulu rüyası oluyor. Kısacası, herkes varlık sebebinin gereğini yerine getiriyor.