Eğer Matrix gibi bir bilgisayar simülasyonunda yaşıyormuş gibi hissediyorsanız, fizik profesörü Melvin Vopson da sizi destekliyor.
Portsmouth Üniversitesi'nde fizik alanında doçent olan Vopson'a göre, aslında simülasyonda yaşıyoruz.
Vopson, yaşamlarımızın, gelişmiş bir sanal dünyadaki karakterler olduğumuzu öne süren çeşitli ipuçları içerdiğini iddia ediyor ve bunu kanıtlamak için bir deney planlıyor.
Bilim insanına göre, ışığın ve sesin ne kadar hızlı hareket edebileceğinin sınırlarının olması, bunların bir bilgisayar işlemcisinin hızı tarafından yönetilebileceğini gösteriyor.
Vopson, evreni yöneten fizik yasalarının da bilgisayar koduna benzediğini, maddeyi oluşturan temel parçacıkların ise piksellere benzediğini söylüyor.
"En büyük kanıt simetri"
Profesöre göre, simülasyonda olduğumuzun en güçlü kanıtlarından biri de kelebeklerden çiçeklere, kar tanelerinden deniz yıldızlarına kadar günlük hayatta gözlemlediğimiz simetrik canlılar.
Profesör Vopson, simetrinin her yerde olduğunu çünkü makinelerin "dijital olarak inşa edilmiş dünyayı bu şekilde oluşturduğunu" düşünüyor.
Akademisyen ayrıca kuantum mekaniğinin tuhaf ve az anlaşılan dünyasının, yaşamın göründüğü gibi olmadığını gösterdiğini düşünüyor.
Yani, efsanevi fizikçi Albert Einstein'ın 'uzaktan ürkütücü eylem' olarak tanımladığı tuhaf bir fiziksel olay olan kuantum dolanıklığına işaret ediyor.
Kuantum fiziğine göre iki benzer parçacık, birbiriyle eşzamanlılığa sahiptir. Bu parçacıklar ayrı yerlerde birbirinden eşzamanlı olarak etkilenirler. İki elektron parçası, ışık yılı uzaklıkta olsa dahi birbirlerini etkileyebilirler.
Bu, potansiyel olarak binlerce kilometre uzakta, ayrı konumlara yerleştirilen iki farklı parçacığın aynı anda birbirini taklit edebileceği anlamına geliyor.
Bu, iki kişinin sanal gerçeklik (VR) aracılığıyla etkileşime girmesine oldukça benzer.
Profesör Vopson, bunu şöyle açıklıyor:
Kuantum dolanıklığı, iki parçacığın ürkütücü bir şekilde birbirine bağlanmasına olanak tanıyor; böylece birini manipüle ettiğinizde, birbirlerinden ne kadar uzakta olursa olsun diğerini de otomatik olarak ve hemen manipüle ediyorsunuz; etki görünüşte ışık hızından daha hızlı oluyor, ki bu imkansız olmalı.
Ancak bu, bir sanal gerçeklik kodunda tüm 'konumların' (noktaların) merkezi işlemciden kabaca eşit uzaklıkta olması gerektiği gerçeğiyle açıklanabilir.
Deney ile simülasyonda yaşadığımızı kanıtlamak istiyor
Profesör Vopson daha önce katı, sıvı, gaz ve plazmadan sonra maddenin beşinci hali olduğunu ileri sürmüştü.
Bu, bir bilgisayar simülasyonunda yaşadığımızı kanıtlayabileceğini umduğu bir deneyin anahtarı olabilir.
Yapmayı umduğu deneyde, bir cihazda temel parçacıkları ve 'antiparçacıkları' bir araya getirmek istiyor.
Parçacıklar çarpışıp yok olduklarında belirli bir frekansta ışık yayıyorsa bu, parçacıkların kaçmaya çalışan bilgi içerdiğini gösterecektir.
Profesöre göre, eğer parçacıklar bilgi içeriyorsa, bu, gerçekliğimizin büyük olasılıkla bir bilgisayar programı olduğunu ve bir simülasyonda yaşadığımızı gösterecek.
Simülasyon teorisi Profesör Vopson'a özgü değil; Tesla'nın kurucusu Elon Musk da dahil olmak üzere birçok tanınmış isim bu tip iddialar ortaya atıyor.
Musk, 2016'daki bir konferansta, simüle edilmiş bir evrenin aksine gerçek evrende yaşama ihtimalimizin "milyarda bir" olduğunu söylemişti.
Gerçekten bir simülasyonda mıyız
Bu argümanın kanıtları sınırlıdır ve çoğunlukla teorik ve spekülatif düşüncelere dayanır. Şu anda bu teoriyi doğrulayacak ya da çürütecek bilimsel kanıt yok.
Bazı bilim insanları ve filozoflar, bu tür bir simülasyonun fiziksel gerçeklikle uyumlu olup olmadığını veya teknik olarak mümkün olup olmadığını sorguluyor.
Sonuç olarak, evrenin bir simülasyon olup olmadığı sorusu şu anda kesin bir cevap verilemeyecek kadar spekülatif bir konu olarak gündemde kalmaya devam edecek.
Kaynak: ensonhaber