1989 yılında, ilk albümü ‘Rüyalarım olmasa’yı çıkaran, eserleriyle milyonlar satan ve her dönem magazinin göbeğinde bulunan Sinan Özen, ‘skandalsız’ hayat biçimiyle örnek bir sanatçı rol modeli üstlenerek yaşamına devam ediyor. İçindeki müzik ateşinin sönmesine izin vermeden sürekli üreten başarılı sanatçı ile sanat yaşamını ve günümüz Türkiye’sini konuştuk.

80-90’lı yılların müziği arabesk, 2000’lerde yerini popa bıraktı. Şimdilerde ise RAP müzik... Bu değişimin sebebi nedir?

İnsan sosyal bir varlık. Etkileşim kaçınılmaz. Nüfusunun büyük bir çoğunluğuda gençlerden oluşuyor. Mevcut popüler kültürde gençlerimizi etkisi altına alıyor. Dünyanın pek çok bölgesinde gençler, heveslerine ve zevklerine göre, birazda kitle iletişim araçlarının da yönlendirmesiyle bu tür müzik çeşitliliklerine ilgi gösterebiliyor. Müzik adamları da muhataplarını memnun etmek ister. Bu tarz farklılıkları her zaman denerler. Bunları normal karşılamak gerekir. Bir süre sonra da başka tarzlar ve farklılıkları beğeni ortaya çıkacaktır. Talep hangi yönde ise arz da o yöne kayar. Bu döngü müzik dünyasında kaçınılmazdır.

GENÇLER, YOZLAŞMADAN ETKİLENİYOR

Argo sözlerin ön planda olduğu RAP müzik, kültürel yozlaşmayı getirmez mi?

Bu konuda bir genelleme yapmak yanlış olabilir. RAP müzik yapıp, sosyal ve kültürel açıdan olumlu mesajlar vermeye çalışan gençlerimiz de var. Bu tarz müziklerin tamamının argo içerikler barındırdığını söylemek yanlış olur. Fakat dil, gönlün aynasıdır. Kişiler kendilerini nasıl ifade etmek isterlerse, bunu müziklerine yansıtabilirler. Fakat gençlerin bu yozlaşmayla etkilendiği de doğrudur. Gençlerimiz bu konuda seçici olmalılar. Onları korumak adına hassasiyet göstermemiz gerekir.

Sevenlerinizin Sinan Özen klasikleri içeren albüm isteği var. Bu isteğe daha ne kadar direneceksiniz?

O yıllar albüm, cd yıllarıydı. Bugüne geldiğimizde ise herkes digital platformlarda istediği müziği dinliyor. Biz de bu çağın döngüsüne uygun sound ve yorumla yenileniyoruz. Popüler kültürün içinde günü yakalayarak üretmek zorundayız. Bu bir direnme değil, her şarkının hikayesi ve duygusu, yaşadığı zamana bağlı. Bugün de aşk var; fakat dili ve anlatımı biraz daha farklı. Ama beni seven dinleyicilerimiz için o yıllardaki şarkılarımın akustik versiyonlarını yaparak, kendi YouTube kanalımda yayınlama çalışmalarına başlıyorum.

BEN, KENDİ DOĞRULARIMA GÖRE YERİMİ BELİRLEDİM

Yıllardır ‘skandalsız’ bir ünlü olarak kalmayı nasıl başardınız?

Her zaman, kendi özel hayatımda nasıl yaşadıysam toplum beni böyle gördü. Özel hayatımda başka, topluma başka Sinan Özen olarak görülmedim. Var olduğum andan itibaren evimde de, bahçemde de, ekranlarda da her zaman var olan Sinan Özen nasılsa öyle davrandım. Belki magazin dünyası kendisine çok fazla kullanacak malzeme bulamamış olabilir. Milletimizin genel değer yargılarıyla barışık yaşamaya çalışan bir insanım. Türkiye’deki magazine dayalı yapılan yayınlarda bana veya benim gibi olanlara yer verilip verilmemesini, bizi seven dinleyicilerimizin takdirine bırakıyorum. Ben kendi seçtiğim yerlerde oldum. Daha doğrusu benim seçtiğim doğrular yönünde yolumu seçtim. Sevenlerimiz, hiçbir zaman aramıza engeller konulmasına müsaade etmez.

Türk dünyası ile, sanatsal ortak çalışmalar yapmalıyız

Türk dünyasında sanat elçisi gibi çalışıyorsunuz. Herkes batıya yönelirken, siz doğuya yöneldiniz...

Dünyada medeniyet, doğu da inşa edildi, batıya taşındı. Doğu her zaman medeniyetin beşiğidir. Biz bugün Anadolu’da yaşayan Türkler olarak, çok daha doğudan geldik yerleştik. Bizim orada yaşayan kardeşlerimiz var. Biz o kardeşlerimizle, aynı milletin üyeleri olarak ortak bir kültüre sahibiz. Çok uzun yıllar ayrı kalmamız, birbirimizden haberdar olmamamız bu ortak kültürü yok saymamız anlamına gelmiyor. Özbekistan’daki çalışmalarım aslında bu var olan ortak kültür ve bu kültür etrafındaki zevklerimiz, namelerimiz, alkışlarımız ve hissiyatımıza bir katkıda bulunmak, bunları tekrar gün yüzüne çıkarmaya katkıda bulunmak amacıyla oluştu. Bu sadece benimle de sınırlı olmamalı. Ortak kültürümüzü ortaya çıkaracak sanatsal çalışmaların artmasını istiyorum. Birlikte dizilerimiz, tiyatrolarımız, oyunlarımız, konserlerimiz olsa keşke. Bu kapılar açılsa, bu birlikleri sağlayacak kurumlarımız olsa.

Milyonlara ulaşan isimler siyasete çok yaklaşmamalı

Sanatçıların sosyal medyadan aktif siyaset muhalefetliğine soyunması doğru bir şey mi?

Siyaset, sanatsal faaliyetleri desteklemelidir. Burada sanatçıların kendi tavırları önemlidir. Kişisel bir tercih sonuçta. Fakat sanatçının şöyle bir özelliği vardır. Siyasi fikir, ideloji farketmeksizin milyonların gönlünde taht kuran, kurabilen isimler var. Onun için siyasete çok yaklaşmamalıyız. Biz sanatçılar toplumun genelini, sadece bir kesimini değil, bir siyasi görüşe mensup olanların değil, genelini birleştirici ve bütünleştirici çalışmalar yapmaya gayret gösteren kişiler olmalıyız. Bu anlamda yıllardır hepinizin şahit olduğu gibi herhangi bir siyasi grubun değil de, memleket sevgisi olan bütün siyasi görüşlerin, aynı sanatsal çalışmalar, ortak zevklerden faydalanabileceği işler yapmaya kendimi adadım. Bu benim tavrımdır. Başka isimlerden konuşupta yeni bir polemik konusu ortaya çıkarmak istemem doğrusu.

YouTube kanalından ‘Adım adım’ isimli bir eser yayınlayan Sinan Özen şunları söyledi: Bu çalışmanın amacı da askerimize ve polisimize bir moral sağlamaktı. Onların yürek ve gönüllerine tercüman olmak ve ailelerine, birlikte olduğumuzu hissettirmekti.

Editör: Haber Merkezi