Ülkemizde siyaset önemli ama tek başına da bir matematik değil. Dolayısıyla bizde siyaset tek başına bir denkleme indirgendiğinde genelde sorun çıkıyor. Çünkü siyasette asıl olan halkın sorunlarını tespit etmek, halkı anlamak, halkın sorunlarına somut çözüm önerileri geliştirmek, bunları paylaşmak ve herkese bunları etraflıca anlatmaktır. Şu anda halkın gündemi tek başına matematik hesapları değil. Evlerde tencerenin kaynıyor olması, çarşı-pazarda tekerin dönüyor olması, özellikle maaşlı-ücretli çalışanların ay sonuna rahat ulaşıyor olması... Özetle halkın gündemi, fiyat etiketine yapışınca aşağı inmeyen “yapışkan fiyat modeli” sorununun çözümüdür.

Normal şartlarda 2023 yılında yapılacak seçimlere ilişkin birçok senaryo konuşuluyor. Diğer yanda da arayışlar, planlamalar ve hesaplamalar yapılıyor. Arayışlar, planlamalar ve hesaplamaların tümüne yakını ise matematik üzerine kuruluyor.

Maalesef üzülerek belirtmeliyim ki bu kadar yoğunluk içinde konuşulmayan ve gündemde olmayan ise ülkenin temel sorunlarına ilişkin ana politikalar. Bir araya gelmesi öngörülen ana ve yavru muhalefet partiler matematik hesaplar çerçevesinde, aralarındaki düşünsel farklılığı nasıl aşacakları ve hangi sorun alanları konusunda ortak olacaklarının cevabını aramaktadırlar.

Mevcut iktidar uzunca bir süredir ülkeyi tek başına yönetiyor. Dolayısıyla bakıldığında iktidarın uygulamaları ve temel ve tarım politikaları belli. Halkın aslında; “tek başına uzun süredir iktidar olan mevcut hükümetten daha çok ana ve yavru muhalefet partilerinin tutumlarını ve nasıl bir politikalarının olduğunu merak ediyor.”

Muhalefet partilerini izlediğimizde, yeni kurulan partiler belki de yeni olmalarının verdiği motivasyonla, daha çok politika konuşmayı tercih ediyor. Ancak ana ve yavru muhalefet partilerin blokunu oluşturan ve son seçimlerde birlikte hareket eden partilerden ülkenin temel sorunlarına ilişkin somut çözüm önerileri de bir türlü çıkmıyor. Açık veya kapalı alanlarda konuşulan tek mevzu ise geleceğe ilişkin politik çözüm önerileri değil, partilere ilişkin sayısal veriler. Yoğun bir biçimde dört işlem üzerinde yürüyen ve siyasal verilerin içinde olduğu bir konuşma zemini…

Oysaki dünyada yerel idarelerin tarımla ilgili projelere destek vermeye başladığını, Danimarka, Hollanda, Fransa ve ABD’de tarımın şehir planlaması unsurları arasında yer aldığını, hatta bazı ülkelerde gıda politikası konseyleri oluşturduklarından haberleri yok, dolayısıyla da bu konulardan bahseden yok! Oysaki tarım, her gün sık sık yaşamımıza dokunan bir sektör. Ancak birçoğumuz tarımın hak ettiği ilgi ve saygıyı gıdaya karşı oluşan hassasiyetlerimiz ile pandemi döneminde fark edebildik.

Oysaki önümüzdeki yıllarda “tarım politikası ülkelerin yükselen gücü olacak ve tarım çok önemli bir değer olacaktır. Ne yazık ki Tarım Bakanlığı hiçbir zaman gereken değeri ve rağbeti görmemiştir. Ancak ileride hep beraber göreceğiz bunu; “birinci sırada Savunma Bakanlığı, ikinci sırada Tarım Bakanlığı yerini alacaktır.” Dolayısıyla ana ve yavru muhalefet partilerinin tarıma bakış açıları ve politikaları merak ediliyor. “Motorindeki vergiyi kaldıracağım, gübre desteğini 20 TL’den 40 TL’ye çıkaracağım ya da mantar gibi her bir şehirden yükselen ziraat fakülteleri ve onca tabela bölümler varken, “köy enstitülerini yeniden kuracağız” gibi söylemlerle tarım politikası ürettiğinizi düşünüyorsanız; kusura bakmayın, “ha Hasan kel, ha kel Hasan” durumu.

Önümüzdeki süreçte “ülkelerin geleceğini tarım politikaları belirleyecektir.” Bu cümleyi okuduktan sonra mutlaka aranızda bana sövüp ülke bu hâldeyken siyasetten başka bir şey mi konuşacağız diyenler olacaktır. Zaten bu zihniyette olduğumuz için ilerleme kaydedemiyoruz. Bir şeyleri değiştirmek için bazen inisiyatif almak gerek!..

Tarımda matematik çok farklıdır. Siyaset matematiği kadar kolay değildir. O kadar çok değişken vardır ki, en umursanmayan bir değişken, tüm planlarınızı altüst edebilir. Bunu başka bir haftaya yazayım veya programda konuşalım. Ne dersiniz?

Son söz: Rahmetli Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in “Meseleleri mesele etmezseniz, mesele olmaktan çıkar” sözü, değişik ses tonlarıyla okunduğunda farklı anlamlara gelebilir. Süleyman Demirel’in dediği gibi mesele olduğuna dair bir kaygınız yok ise, o zaman bunu konuşmanın da bir gereği kalmaz. Ana ve yavru muhalefet partileri: “Meseleleri mesele etmezseniz” halk (seçmen), “Erdoğan kalksın biz oturalım” anlayışına hayatta oy vermez!

Gelecek tarımda; geleceği şekillendirmek ise bizim elimizde!