MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin geçtiğimiz günlerde İstanbul’da yaptığı bir konuşmada ifade ettiği, “TBMM Genel Kurulunda otururken bir soluma bir de sağıma baktım. Sol yanımızda davaya ihanet edenler, sağ yanımızda vatana ihanet edenleri gördüm” sözleri geleceğin yeniden inşası için önemli bir tespiti barındırıyor.

Gazi Meclisin içinde bulunduğu külfetten, aziz milletimizin sırtında taşıdığı yükten, Türk ve Türkiye Yüzyılı’nın önündeki engellerden kurtulmak için 14 Mayıs tarihi bir fırsat sunuyor.

MHP sıralarının sağında ve solunda bulunan maskeli ihanet şebekesi Gazi Meclisin itibarını zedeliyor. Bunlara hamilik yapan, her sıkıştığında kol kanat geren, ihaneti normalleştiren, milletvekillerini gözünün yaşına bakmadan başka partilere kiralayan, kayyumlara ve terörist Demirtaş’ın tutukluluğuna karşı çıkan, özerkliğe hoş bakan, Kürtçe ana dilde eğitime rıza gösteren, teröristlerin ini olan Kandil’e, PKK/YPG ve türevlerine kayıtsız kalan bir CHP de Türkiye’nin geleceğini dinamitlemek için pusuda bekliyor.

***

Kürt-Türk, Alevi-Sünni diyerek kimlik ve mezhep tartışması açıyorlar. Kürtleri PKK ile aynı kefeye koyup, alevi vatandaşlarımızı toplumun ötekisi gibi sunuyorlar.

Anayasa’nın ilk dört maddesini değiştirmeyi hedefliyorlar. 7’li koalisyon ile Türkiye’yi istikrarsızlaşmak, Cumhuriyet’in 100 yılı ile hesaplaşmak ve gelecek yüzyılı rehin bırakmak için çırpınıyorlar.

ABD ve AB’ye şirin görünmek için ülkelerini küçük düşürmeyi meziyet sanıyorlar. Bir haftada 300 milyar dolar getirip, 3 ayda AB’ye vizesiz seyahatin önünü açacakları hülyasına kapılıyorlar. Sahte ve sanal nutuklarda sınır tanımıyorlar.

Terörün belediyelerde yuvalanmasını engelleyen kayyumlara karşı çıkıyorlar. PKK’nın sözcülerini hapisten çıkarmak için gün sayıyorlar.

KHK mağdurları adı altında FETÖ ve PKK’lı tutsakların özgürlüğü için çırpınıyorlar.

Suriye ve Irak’taki meşru ve hukuki askeri varlığımızı sonlandırmak istiyorlar. Mavi Vatan’a sırt çevirip Türkiye’yi plajlara hapsetmenin düşüyle avunuyorlar. Türkiye’yi Batı’nın ileri karakolu hâline getirmek için uğraş veriyorlar.

Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi tekrar müze yapmak için yanıp tutuşuyorlar.

Yerel yönetimlerde özerklik ve öz yönetim kisvesi altında federasyon kurmanın taşlarını döşüyorlar.

Yapılan köprüleri, otoyolları, demir yollarını, barajları, tüp geçitleri, tünelleri, havalimanlarını israf kabul ediyor, yerli ve milli savunma sanayiindeki atılımları tehdit olarak değerlendiriyorlar.

1000 yılda yoğrulan milli birlik ve beraberlik harcını terör örgütü PKK’nın siyasi uzantısı HDP‘ye kol kanat gererek yıkmaya çalışıyorlar.

İHA ve SİHA’lardan, uçak gemisi TCG Anadolu’dan, Hürjet ve Hürkuş savaş uçaklarından, savaş uçağı Kızılelma’dan, Atak helikopterinden, Altay tankımızdan, Tayfun füzesinden, top, tüfek ve hafif silahlara varıncaya kadar Türkiye’nin diriliş ve yükseliş beratı tüm ürün ve hizmetleri sekteye uğratmak için el ele veriyorlar.

Makam ve koltuk pazarlığı ile kurdukları masayı, Kandil’den gelen destek mesajlarıyla ikame ediyorlar.

***

Atatürk maskesiyle bölücülük yapıyorlar.

Milliyetçilik maskesiyle HDP’ye alan açıyorlar.

Demokrasi maskesiyle teröristbaşı Öcalan’a özgürlük istiyorlar.

İnsan hakları maskesiyle PKK ve FETÖ’yü aklıyorlar.

Eşitlik maskesiyle LGBT’yi normalleştirmeye çalışıyorlar.

Hayat pahalılığı maskesiyle geceliği 100 bin TL’lik otellerde konaklıyorlar.

Soğan edebiyatıyla Karadeniz gazını itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar.

Yerli otomobilimiz Togg’u beğenmiyor, yerli hızlı treni görmüyor, Altay tankını hazmedemiyorlar.

***

Matruşka gibi her maskenin altından başka bir yüz çıkıyor. İktidara değil, maskeli baloya hazırlanıyorlar.