Tarıma hâkim olan ekonomiye de, bulunduğu coğrafyaya da hâkim olur. Tarımı bu kadar derin anlamlı düşündünüz mü hiç? Sizce fikren tarıma hâkim miyiz?

Dedikodu televizyonunda haber, gazetede manşet olmayı bırakalım, görsel ve yazılı basında tarımla ilgili gerçekten haber değeri olacak güzel işleriniz var mı?

Ülkemiz tarımına olumlu şekilde bir katkınız var mı? Çiftçinin gönlünü kazanacak, hoşuna gidecek, üreticiye dokunacak ufacık da olsa sosyal sorumluluk projesi ya da projeleri üreteniniz var mı? Çiftçinin buruk gönlüne dokunan, bir hayır duası alanınız var mı?

Peki, ülkemiz tarımı için bir eylem ve söylem birliğiniz var mı?

Söyler misiniz, devamlı eleştirmekten ve açık aramaktan başka ne iş yapıyorsunuz? Devamlı kısa metrajlı tarım filmleri çekiyorsunuz. Bir sezon, tarım girdi maliyetlerinin yüksekliğine başrol verdiniz. Sonra tarımsal ithalat, süt fiyatları derken şimdilerde başrolü kuraklık aldı. Hasat başladı hemen arkasından saman ithalatına başrolü vereceksiniz. Hiçbir şey bulamazsınız yine saman ithal ettiniz muhabbeti… Aynı ve tekrardan ibaret eleştiriler artık kabak tadı verdi. Hatta “laf etti balkabağı, koy tabağa yersin gibi oldu” özetle tarımla ilgili söz konusu eleştirilerin tercümesi bundan ibaret hâle gelmiş durumda.

Yerlerinizde boş boş oturup kahve muhabbeti yaparak, birbirinize ülkemiz tarımı hakkında felaket tellallığı yapmak yerine… Sahaya inerek ya da en azından tüketicilerimizin ve çiftçilerimizin içine karışarak bulunduğunuz ortamlardaki kişilere; “sohbetinizle, yaptıklarınızla, edep, adap, duruşunuzla, bilgi ve yeteneğinizle en azından hiçbir şey bilmiyor iseniz susuşunuz ile..! Hoş bir intiba bırakabiliyor musunuz?”

BİZ BİRİZ, BİRLİKTE GÜÇLÜYÜZ!

Fındık ve çay kadar Karadeniz, incir, zeytin, üzüm ve anason kadar Ege’yiz. Buğday, arpa ve nohut kadar İç Anadolu, pamuk, şeker pancarı ve patates kadar Doğu’yuz. Antep fıstığı, mercimek ve karpuz kadar Güneydoğu, portakal, limon ve keçiboynuzu kadar Akdeniz, patates, soğan ve sarımsak kadar Marmara’yız.

Karşılama kadar Trakyalı, horon kadar Karadeniz, bar kadar, semah kadar, halay kadar Doğu’yuz, Güneydoğu’yuz Anadolu’yuz. “Aradığımız bizde! İçimizde! Özümüzde!”

“Dileğimiz, beklentimiz ve ümidimiz, ülkemiz tarımının yükselen bir seyir ile çarpan etkisi yapmasıdır.” Bu etkiyle ülkemizin dünya devletleri arasında saygınlığının, etkinliğinin ve hâkimiyetinin ilelebet devam etmesidir.

Tarım sektöründe tepeden tırnağa, kendi nefsimizden başlayarak; milletimize, çiftçimize, tüketicimize, tarladan sofraya kadar uzanan gıda yolculuğu ve insaniyete kadar olan sorumluluklarımızı ve gayeler hiyerarşisini bilmek ve şu sorulara kendimiz açısından sormak ve cevapları aramak durumundayız:

- Tarım sektöründe “hayatımı nasıl kazanacağım?”

- Bu sektörde “nasıl bir şahsiyetim olmalı?”

- Sektör olarak “benden istenen ne?”

- Ülkeme, çalıştığım kurum, kuruluşa, “nasıl katkıda bulunabilirim?”

- Sektörde “kimlerle yol alabilirim?”

- Sorumluluğu kimlerle alabilirim, paylaşabilirim “kim benimle olur?”

- Çalışmalarım sonunda geride “nasıl bir tarım sektörü bırakırım?”

- Ülke tarımını, bölgemi, ilimi, ilçemi ve çiftçimi “nereden nereye taşırım?

- Ülke tarımını, çiftçimi, köylümü “kimlere teslim ederim?”

- Geçmişimi, bugünü ve geleceğimi; bütün hayatımı adadığım tarım sektöründe “nasıl hatırlanırım?”

Bu itibarla, “tarımda olmasını hedeflediğimiz değişikliklerin bize düşenlerini önce kendi şahsiyetimizde gerçekleştirerek başlamalıyız ki yol alabilelim, inandırıcı olabilelim.” Elbette ki hepimiz insanız. Kusurlarımız ve eksiklerimizle vardır, olabilir. Bunlarla birlikte yaşıyor ve yer ediniyoruz. Ancak tarımdaki hedefimiz hükümetin iktidarda kalma süreci kadar değil, belki de bir insanın hayat boyu sürecek bir mücadele ile irademizi geliştirmek ve noksanlarımızı tamamlamak olmalıdır. Dolayısıyla ülke tarımına bakış açımızdan, bizleri yolumuzdan alıkoyacak, şahsiyetimizi kırılmaya uğratacak engelleri atlamak mecburiyetindeyiz.

Biz, geride bıraktıklarımızı özümseyerek, bugünü anlayarak ve geleceği hayal ederek; “ülke tarımının gideceği limanı bilenlerdeniz.” Geçmiş, bugün ve gelecek; bunlardan birinin eksikliği hedeften sapmalara, alacağımız yolun uzamasına veya ülke tarımının nefesinin kesilmesine yol açacağının farkındayız

Son söz: Bugün algı operasyonlarıyla zor günler yaşatılmaya çalışılan ülkemiz tarımının ihtiyacı olan kudret Ülkücülerin gönlünde ve elindedir. Bu ışığı, “kurt bakışlı, inançlı yüreklerde görüyorum.” Yüreği vatan için, Türk milleti için, devlet için ve ülke tarımı için atan, kalbinde vatan sevgisi olan ve nabzı önce vatan diye çarpan, “biz büyük Türk milletiyiz.” “Ne başkalarının oyununa geliriz, ne de ülkemiz tarımında başkalarına oyun oynatırız.” Gerektiğinde: “Bozkurt olur, ülke tarımının önündeki engelleri birer birer aşarız.” Bu inanç, bu yürek ve bu sevda bizde var!