“Bir yiğit ölür, ama Allah davası ölmez! Türk milliyetçiliği ölmez” diye üstünden Ülkücülük kastığı şehit Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nun katiline burs vereni İstanbul 2. sıradan milletvekili adayı gösterene ne denir?

Rant’ın 5 atlısı diye lakap taktığı iş adamlarının avukatını Ankara 2. sıra milletvekili adayı yapana?

“Seçimi kazanmak için PKK talebine bile evet dersiniz” füzesini fırlatan milletvekilini yeniden partisine alana ne denir?

"FETÖ’cüler Akşener'i destekliyor" diyen adamı hem milletvekilliği hem teşkilat işlerinden sorumlu genel başkan yardımcısı makamına getirene…

Kazara partisinin camından giren kurşunun hesabını iktidara sorarken Mehmetçik’e kurşun atanlarla taammüden ittifak kurana ne denir?

“Millet iradesini yansıtmıyor, noter masasına dönüştü” dediği masaya elinde noter mührüyle geri dönene ne denir mesela?

“Kazanamayacak aday” diye hor gördüğü adamın ardına İP gibi dizilene…

“HDP’nin talepleri masaya gelemez” diye şekil yapan, HDP’lilerin masanın ortak adayından aldığı “Apo serbest kalacak” umudunu ölü sessizliğiyle karşılayana…

İki lafından birini kadınlık çerçevesine yerleştiren, kadınların siyasi temsilcisi gibi davranan, yeri gelince de “Bir kadından mı korktunuz?” diyerek kadınlara yapılabilecek en büyük hakareti yapana ne denir?

İnkılap tarihi hocası olduğu hâlde, Atatürk’ün “‘Hangi istiklal vardır ki, ecnebilerin nasihatleri ile, ecnebilerin planları ile yükselebilsin?” sözünü bilmeyip, “Batı ülkelerini; gözü topraklarımızda olan ülkeler olarak değil, bizi zenginleştirecek, güçlendirecek fırsat kapıları olarak göreceğiz” ifadelerini kullanana…

MHP’yi ele geçirmeye çalışırken “Meral Akşener faili meçhullerin sorumlusudur, diyorlar. Ne derseniz deyin hepsi kabulümdür” diyerek jargona uyum sağladığını zanneden, merkez sağı ele geçirmeye çalışırken “Yalan söylenmesini, iftira atılmasını kabul etmem mümkün değil. 8 ay İçişleri Bakanlığı yaptığım dönemde faili meçhul cinayet yok” diye tornistan edene…

“İçişleri Bakanı olarak MGK kararlarını uygulayacağım” diyerek görev elemanı olduğu 28 Şubat hakkında, sonradan kahramanlık hikâyeleri uydurana ne denir?

“İlkeli” denmez…

“Omurgalı bir siyasi duruşa sahip” denmez…

“Kendisi dürüst bir politikacıdır” denmez…

 “Ne kadar da tutarlı bir siyaset izliyor” denmez…

 “Bundan başbakan olur” denmez…

 “Bunun İP’iyle kuyuya inilir” denmez…

Ne deneceğini ise okuyanın takdirine bıraktım…