Cumhurbaşkanı Erdoğan “Ayasofya’yla ilgili orayı camiye çevirmeyin, Türkiye’yi siz mi idare ediyorsunuz, biz mi? Türkiye’nin kurumları var. Parlamentosu var Danıştayı var. Karar verilir, icra makamı gerekli adamı atar. Bunun için sizden izin almaya, müsaade almaya asla tevessül etmez“ açıklamasını yaptığı halde, Doğu Perinçek’in “Devlet Bahçeli’yi uyarıyorum” hadsizliğini yapması Cumhur İttifakı’nın bir krizi değil, olsa olsa Cumhur İttifakı’nın kimlere karşı dikkatli olacağının bir göstergesidir.

          Cumhur İttifakı, Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan ve MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli arasında “Cumhur İttifakı, Türkiye’yi hedef alan saldırılar karşısında parti çıkarları ve günlük siyaset hesapları yapmaksızın ortak bir duruş ortaya koymaya ve Türkiye’yi zayıflatarak uluslararası operasyonlara açık hale getirmeye yönelik her türlü faaliyetin karşısında yer almaya kararlıdır. Bu kararlılık ve iş birliği ile ittifakımız, Türkiye’yi bölgesel güç ve lider ülke yapacak 2023 hedeflerini gerçekleştirmenin yanı sıra, İ’la-yı Kelimetullah uğruna asırlarca dünya barışının ve adaletinin teminatı, İslam aleminin ve bütün mazlum milletlerin yegâne ümidi olan Türkiye’yi küresel bir güç haline getirecek, 2053 ve 2071 vizyonun altyapısını adım adım inşa edecektir” ifadelerinin de olduğu metne imza atılarak Türkiye sevdası etrafında kurulan bir gönül ittifakıdır. Bu iki lider dışında Cumhur İttifakı’nda başka imzası olan yoktur. O yüzden başkalarını da dâhil ederek Cumhur İttifakı’nı sulandırma çabaları hem gereksiz, hem anlamsızdır. Mesela Doğu Perinçek’in şimdi ne yaptığı belli olmayan, yarın da ne yapacağı belli olmayan davranışlarını değerlendirirken “Cumhur İttifakı’nda büyük kriz!“ gibi başlıklar bu gereksizliğin ve anlamsızlığın bir örneğidir.

          Doğu Perinçek ne zaman Cumhur İttifakı mensubu olmuş da, “Cumhur İttifakı’nda büyük kriz!“ oluşturmuş?

          Doğu Perinçek’in ömrü, o düşünceden o düşünceye savrularak geçmiştir. 1990’lı yıllarda kurduğu partiler, gazeteler, dergiler, çıkardığı kitaplar adeta PKK’nın yayın organı ve sesi gibiydi. Şimdi HD(P)KK’ya karşıymış gibi açıklamalar yapsa da yarın bu konularda ne yapacağı meçhul biridir. Televizyonlarda HD(P)KK’ya ve onların iş birlikçilerine karşı konuşuyor, sonra onun teröristbaşı Öcalan ile olan çiçekli fotoğrafını gösterince, geçmişteki bölücü söylemleri hatırlatılınca her şey sulanıp gidiyor ve anında bir güvensizlik atmosferi oluşuyor.

          2014 yılında tutuklu bulunduğu cezaevinden tahliye edilir edilmez ilk çıktığı televizyon kanalında “PKK’lılara genel af çıkarılsın, Öcalan da serbest bırakılsın” açıklamasını yapan da bu Doğu Perinçek’ti. Yani 1990’lı yıllar nere, 2014’li yıllar nere? 2000’li yılların başında da “Türk milliyetçiliğini, Ulusalcılığı sulandırmak için” bu alana gelen Doğu Perinçek bu manada gördüğünüz gibi her türlü sululuğu yapmıştır. 1990’lı yıllarda sözde Kürdistan’ın kurulmasından bahsediyor, 2000 yılı başında da sözde “Ulusalcılığa” geçiyordu. Ama 2014 yılında da “PKK’lılara genel af çıkarılsın, Öcalan da serbest bırakılsın” diyebiliyordu.

          16 Nisan 2017 referandumunda da CHP, HDP ve MHP’den kovulanlarla birlikte “Hayır” çizgisinde her yerde propaganda yapmıştı. PKK’nın, FETÖ’nün de olduğu “HAYIR” cephesinden “Şer cephesine ‘Evet’ diyorsanız, cehennemdeki yerinizi ayırtın! Siz vatandaşlarımıza Şer cephesine ‘Hayır’ demek yakışır. Vurun mührü ‘Hayır’a!” diye sesleniyordu.

          Yani Cumhur İttifakı ruhuyla uzaktan yakından bir alakası yoktu. Daha sonra yavaş yavaş nasıl bir yol haritası verdilerse “Bizi de hükümetinize alın” yalvarmaları başladı. Doğu Perinçek’in kendisi, gazetesindeki, televizyonundaki herkes Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ve MHP Lideri Devlet Bahçeli’ye saldırırken birden “Recep Tayyip Erdoğan’ın milli seferberlik çağrısında en önde biz varız”, “Hükümet kurulsun içine bizi de alın” açıklamaları yapmaya başladılar. O günden bugüne de MHP ve Devlet Bahçeli düşmanlığını hiç bırakmadılar.

          Geçen günlerde de televizyona çıkmış, Ayasofya’nın ibadete açılmasını isteme konusunda “Devlet Bahçeli’yi uyarıyorum” hadsizliğini yaptı. Çin-Doğu Türkistan meselesinde de aynı hadsizliği geçtiğimiz yıl yapmıştı.

          Ayasofya’nın ibadete açılması konusunu “Ayasofya cami olarak turistler tarafından ziyaret edilmeye devam edilebilir. Sultanahmet’te olduğu gibi. Buna milletimiz karar vermeli” cümleleriyle ilk gündeme getiren Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan iken Doğu Perinçek sanki bu durumu ilk gündeme taşıyan MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’ymiş gibi “Ayasofya konusunda Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan’a çok açık bir komplo var” gibi çeşitli imalarda bulunuyor.

          Doğu Perinçek şimdilerde “Ateist değilim, Müslüman’ım” dese de geçmiş yıllarda bünyelerinde çıkan yayın organları ateizm kokardı. Turan Dursun gibi meşhur ateist yazarlar Doğu Perinçek’in yazar ekibindendi.

          Geçmişinde İslam’a bakışı belli olan Doğu Perinçek’in Ayasofya’nın ibadete açılma tartışmasında en çok tepki gösteren olması da bize ilginç gelmemektedir. Aynı Doğu Perinçek’e sevdalısı olduğu Çin, “Ayasofya’yı bize verin Budizm, Taoizm inancımızı orada yaşayalım” dese, Doğu Perinçek anında Kardeş Payı dizisindeki Sezai olur ve “Ne kadar teklif etmişler?.. Sat gitsin sat sat sat sat sat. Sat gitsin” diye ortalığa düşer.

          Cumhurbaşkanı Erdoğan “Ayasofya’yla ilgili orayı camiye çevirmeyin, Türkiye’yi siz mi idare ediyorsunuz, biz mi? Türkiye’nin kurumları var. Parlamentosu var Danıştayı var. Karar verilir, icra makamı gerekli adamı atar. Bunun için sizden izin almaya, müsaade almaya asla tevessül etmez“ açıklamasını yaptığı halde, Doğu Perinçek’in “Devlet Bahçeli’yi uyarıyorum” hadsizliğini yapması Cumhur İttifakı’nın bir krizi değil, olsa olsa Cumhur İttifakı’nın kimlere karşı dikkatli olacağının bir göstergesidir.

          Ayasofya’nın ibadete açılması halinde “Türkiye’nin yalnızlaşacağını” ifade eden Doğu Perinçek’in mantığına göre Irak’ta, Suriye’de terör örgütlerine karşı hiçbir operasyon yapmayalım, Kıbrıs’ta Rum’un dediğini yapalım, ABD Orta Doğu bölgesinde ne derse yapalım, Rusya menfaatleri için askerlerimizi şehit etsin sesimizi çıkarmayalım, Ermeniler ne derse yapalım, ABD, İsrail ve tüm Batı devletleri Türkiye’nin güneydoğusunda sözde Kürdistan kurulmasını istiyor diye bunu destekleyelim… Bunları yapmadığımız için zaten özünde “yalnız” değil miyiz?

          Onun için “Türk’ün Türk’ten başka dostu yok” sözü bizlere sığınılacak liman gibi gelmiyor mu?

          Cumhur İttifakı’nın protokolünde “İ’la-yı Kelimetullah uğruna” ifadesi geçer ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin bu manevi hedefin altında imzası vardır. Böyle bir gayesi hiçbir zaman olmamış Doğu Perinçek’in, bunu anlaması ve Cumhur İttifakı çatısı altında olması zaten mümkün değildir.

          Geçmişteki eylem ve söylemlerinde Türk milleti dışında diğer tüm milletlerin menfaatlerini savunmuş olan Doğu Perinçek’in Ayasofya konusundaki duruşu, yine geçmişindeki halinden bir kesittir. Ama Doğu Perinçek bu kesitleri yaşarken, Cumhur İttifakı’na karşı haddini bilmeli, Doğu Perinçek’i de ortada bir protokol varken Cumhur İttifakı içinde gösterenler de gözlerini, beynini açarak haber yapmalıdır.

          Cumhur İttifakı’nda bir kriz yoktur. Cumhur İttifakı dışındaki Doğu Perinçek’in Türkiye’deki varlığı bize göre bir krizdir. Doğu Perinçek seni uyarıyoruz. MHP ve Liderine bulaşma…

          Geçmişteki tüm ihanetlerime, yanlışlarıma da nedamet gösteriyorum” diyorsan da, MHP’nin ve MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin karşısında saygılı, ölçülü olmayı öğren…