“Kazdığı kuyuya düşmek” diye bir deyim vardır. Hatta bunun bir de İslam tarihinde hikâyesi vardır. O da şöyle:

          “Peygamber Efendimiz, Mekkeli müşrikleri İslam’a davet ederken Mekkeliler ve akrabaları ona düşman oldular. Onu tehdit ettiler, eziyette bulundular, hatta öldürmeye kadar götürdüler.

          İslam’ın en büyük düşmanı Ebucehil, yeri kazdırarak onun geçeceği yere bir tuzak hazırlattı. Hazreti Muhammed (SAV) her zamanki gibi geçeceği aynı yolu takip etmedi. Ebucehil onu kandırıp tuzak kurduğu yola sevk etmek için aceleyle koşarken kurduğu tuzağı unuttu ve kazdırdığı kuyuya kendi düştü.”

“Kazdığı kuyuya düşmek” deyimi niye aklıma geldi?

          Kemal Kılıçdaroğlu’nun küçük çaplı solcu aklıyla Cumhur İttifakı’nı devirmek için kendine oynaması için verilen senaryolardan dolayı… Önce 1 Kasım seçimlerinden sonra MHP’de yapılmak istenen FETÖ operasyonuna omuz verdi. MHP Genel Başkan adayı diye ortada dolaşan kim varsa CHP binalarında, belediyelerinde, televizyon ve gazetelerinde onlara kucak açtı.

          MHP’deki operasyon başarısız olunca bu sefer CHP kontrolünde İP isimli bir parti kurdurdular. Hatta CHP’de çok güçlü konumu olan, Kemal Kılıçdaroğlu’nun ABD ziyaretinde yanında götürdüğü Aytun Çıray CHP’den istifa ettirilerek, İP kurulduğunda Genel Sekreter ve Parti Sözcülüğü görevine getirilmişti. İP kurulduğu günden bu yana CHP’de onca ihanet, ahlaksızlık yaşandığı için bu yüzden sesini çıkaramıyor. CHP ne derse oraya sürükleniyorlar, CHP ne isterse onu yapıyorlar. Siyasi menfaat için yola çıkan İP’liler için menfaatleri karşılandığı ölçüde hiçbir şeyi kendilerine dert edinmiyorlar. CHP hangi ihanette ise bunlar da o izden gitmektedir.

          İP’i bu şekilde kontrol altında tutan CHP, Saadet Partisi gibi muhafazakâr gözüken bir partiyi bile kontrol altına almıştır. Temel Karamollaoğlu CHP izinde yürümekten öyle bir hâle gelmiştir ki, “Yola, köprüye, camiye gerek yok, Demirtaş serbest bırakılsın” demeye başlamıştır. CHP zaten kendi partisinin tapusunu HDP’ye verdiği için CHP-HDP bütünlüğünü korumakta hiçbir sıkıntı çekmiyor.

          Hayalet parti konumunda olan Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal da; CHP, HDP, İP ihanetleri karşısında susuyor ve tabiri caizse tam soyadına uygun “uysal” davranıyor. CHP için o da çantada keklik…

          CHP’yi Cumhur İttifakı’nı devirmek için kullanan ve yönlendirenler CHP, HDP, İP, SP, DP birleşenlerinin istenilen güce erişmediğini seçimlerde görünce, yanlarına Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan’ı kattılar. Bunlara da parti kurdurup bakıcılığını bizzat Kemal Kılıçdaroğlu’na verdiler. Kemal Kılıçdaroğlu bunu da “Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan ile Millet İttifakı’nın öngördüğü ortak noktalarda benzerliklerimiz çok fazla. Hatta yüzde 99 oranında diyebilirim” diyerek çok açık etti. Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan ikilisi de Kemal Kılıçdaroğlu’nu siyasi patronu olarak gördükleri için kendilerini ona ispat etmek ve “aferin” almak için âdeta yırtınıyorlar. Sabah-akşam Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ve MHP Lideri Devlet Bahçeli’ye saldırıyorlar.

          CHP kendinden küçük bu partilerin tamamını organize ediyor. Her gün birbirlerinin genel merkezinde pozlar veriyorlar. Beraber basın toplantıları düzenliyorlar. CHP algı üretiyor, bunlara servis ediyor. Elbette CHP’nin de bir üst aklı var. Abdullah Gül olabilir. Ya da PKK, FETÖ üst düzey elebaşları olabilir. PKK elebaşı Murat Karayılan bile geçtiğimiz günlerde “CHP’ye daha yakınız” açıklamasını yapmıştı. Ama kesinlikle böyle bir durum vardır. Çünkü Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye merkezli bir siyaset yapmıyor.

          Şu an Kemal Kılıçdaroğlu’na “Ne yaparsan yap, bu elindeki partileri organize et, Cumhur İttifakı’nı devir” görevi verilmiştir. O yüzden sürekli Cumhur İttifakı’na tuzak kurma peşindedir. Ama partileri organize ederek Cumhur İttifakı’na kuyu kazarken kendisi kazdığı kuyuya düşmüştür. CHP’nin güçlü ismi Muharrem İnce, CHP’den ayrılarak yeni bir parti kurmak üzeredir. CHP’den ayrılarak partisini kuran başka bir isim de Mustafa Sarıgül olmuştur. Elbette CHP’den ayrılarak parti kuran Öztürk Yılmaz ismini de unutmamak lazımdır. Muharrem İnce daha partisini kurmadan bile anketlerde %5 olarak ortaya çıkıyor. Mustafa Sarıgül de %2- 3 oy alırsa gerisini CHP düşünsün…

          Bir de CHP içinden, daha Atatürkçü- ulusalcı bir yapının “Yeniden CHP” oluşumu adı altında hazırlık yaptığını daha önce yazmıştım. Ekrem İmamoğlu’nu da CHP Genel Başkanı yapma hazırlıkları da yan yana getirilince siz değmeyin artık CHP’deki eğlenceye…

          Bundan sonrasını Cumhur İttifakı’na tuzak kurmaya çalışan Kemal Kılıçdaroğlu düşünsün… Kemal Kılıçdaroğlu her tuzak kurduğunda asıl kaybeden kendisi oluyor. Geçtiğimiz günlerde de yanına Canan Kaftancıoğlu ve Ekrem İmamoğlu’nu alarak Seval Türkeş’in evine ziyarete gitti. Bu sefer de CHP içindeki radikal sol unsurlar, terör bağlantılı dernekler, etnik-mezhep ayrımı yapan unsurlar ayağa kalktı. Kemal Kılıçdaroğlu aklınca “Türkeş” soyadı üzerinden, en çok darbe aldığı MHP’ye karşı algı yapacaktı. Ama bu sefer kendi iç dinamiklerini isyan ettirdi.

Kemal Kılıçdaroğlu sürekli kuyu kazıyor, kendi düşüyor ve daha düşeceği çok kuyu olacaktır.

Ne demişler:

“İnsanın kötülüğünü düşünen,

Kazdığı kuyuya kendi düşer.

Başkalarına tuzaklar kuran,

Kurduğu kuyuya kendi düşer.”