Azerbaycan’ımızın haklı, kararlı ve azimli mücadelesinin zafere doğru gittiğini görmek bizi çok ama çok mutlu ediyor. Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev Dağlık Karabağ’ın 28 yıllık esaretinin sonuna yaklaşıldığını, büyük zaferin an meselesi olduğunu gösteren bir müjde verdi. Şuşa’nın işgalden azat edildiğini ve bu mahzun şehrimizin artık ezan sesine kavuştuğunu dünyaya ilan etti.

BÜYÜK ZAFER YAKINDIR

Şuşa Dağlık Karabağ’ın kilidi konumundadır. Büyük bir stratejik öneme sahiptir. Hakim bir tepede yer alır. Karabağ bölgesindeki tüm yolların kesiştiği bir bölgededir. İşgalci Ermenilerin haksız ve hukuksuz biçimde sözde başkent yaptıkları Hankendi’ne çok yakındır. Dolayısı ile Şuşa’nın ele geçirilmiş olması, kısmi bir başarı değil, büyük zaferin ön habercisidir. Bu durum sevincimizi ve heyecanımızı çok daha arttırıyor. Azerbaycan ordusu, kahramanca bir mücadele veriyor ve Dağlık Karabağ işgal zincirlerini büyük bir hızla kırıp atıyor. Bunu yaparken de dünyaya mertçe bir savaşın nasıl olacağını bütün dünyaya gösteriyor. Sayın Aliyev’in, “Hocalı kurbanlarının kanı yerde kalmadı, şehitlerimizin intikamı alındı. İntikamımızı savaş meydanında aldık” sözü, Türk’le oyun olmayacağını, yapılan kalleşliklerin kimsenin yanına kalmayacağını ve eninden sonunda hesabının sorulacağını bütün dünyaya ilanıdır.

İŞBİRLİKÇİLER KAHROLUYOR

Azerbaycan’ımızın bu kahramanlığı ve zaferleri karşısında Ermenistan bir taraftan zavallı biçimde askerlerini toplara bağlayarak savaştırmaya çalışıyor, diğer taraftan da bilek bileğe bir mücadele veremediği için kalleşliğin, kahpeliğin, katliamın, terörün, soykırımın her türlüsünü sergiliyor. Sivillere misket bombalarıyla, füzelerle saldırarak kahpeliğin ve katilliğin genlerine işlediğini gösteriyor. Bütün bunların yanında, şehit düşen Azerbaycan askerlerine bile eziyet ettiğini bütün dünyaya duyuracak kadar alçalıyor. Terör devleti Ermenistan ne yaparsa yapsın boşunadır. Ermeni teröristler kaçtıkları yere kadar kovalayacaktır. Dağlık Karabağ’ın özgürlüğü yakındır. Bu Türk vatanı, ebediyen Türk kalacaktır. Azerbaycan ordusunun bütün cephe hattında kahramanlık destanıyla zafere koştuğunu görmenin büyük sevincini yaşıyoruz. Biz bu sevinci yaşarken, doğal olarak Ermeni işbirlikçileri, terör seviciler, yapılan sivil katliamlarına silah ve füze vererek destek olanlar, Hocalı soykırımına sessiz kalanlar da kahroluyor.

PAŞİNYAN DENİLEN TERÖRİST

Ermenistan’ın başındaki Paşinyan denilen katil, bütün bu gelişmeler karşısında çaresiz biçimde ona buna yalvararak, Putin’den himmet dilenerek içine düştüğü zor durumdan kurtulmaya çabalıyor. Bu çabalar boşunadır ve Paşinyan denilen katilin sonu yaklaşmaktadır. Akıbeti de bütün teröristlerle aynı olacak ve hak ettiğini bulacaktır. Rusya Devlet Başkanı Putin’in bugüne kadar bu zavallıya itibar etmemesi, çatışma alanının Ermenistan sınırlarının dışında olduğunu söyleyerek bütün talepleri geri çevirmesi çok önemlidir. Dağlık Karabağ sorunuyla ilgili müzakere arayışlarının içinde Türkiye’nin de olması artık kabul görmektedir. Putin’in de bunu beyan etmiş olması bölgenin geleceği açısından hayati önemdedir.

TÜRKİYE MASADA OLMALI

Şuşa zaferi ile birlikte bölgenin dengeleri tamamen değişmiştir ve bunun artık geri dönüşü yoktur. Dağlık Karabağ’ın Azerbaycan toprağı olduğu zaten teyit edilmiştir. Azerbaycan’ımız kendinin olanı geri alıyor, bir işgali bitiriyor, bir haksızlığı gideriyor. Mazlumların gözyaşlarını dindirirken, bölgeye huzur ve barış getiriyor. Bunun böyle anlaşılması, kabul edilmesi ve onaylanmasından başka çare yoktur. Bundan sonra yapılacak görüşmelerden sonuç alınabilmesi ve kalıcı bir barışın sağlanabilmesi için kurulacak müzakere masalarında Türkiye’nin bulunması şarttır. Karabağ asla pazarlık konusu yapılmamalıdır.

BİRLİK OLURSAK KİMSE BİLEĞİMİZİ BÜKEMEZ

Şuşa zaferi ve Karabağ’ın azatlığının yakın olması, Türk milletinin birlik ve beraberliğinin, kardeşlerimizle dayanışmanın ve güç birliği oluşturmanın neleri değiştirebileceğini, nelere kadir olduğunu da kesin şekilde ispatlamıştır. “Azerbaycan’la biz bir millet, iki devletiz” derken hamaset yapmıyoruz. Bunun her anlamda gereğini de yerine getiriyoruz. Kardeşimize yapılan en küçük bir haksızlığın bize yapıldığını kabul ediyor ve ona göre tavır alıyoruz. Karabağ’daki işgal bizim topraklarımızın işgalidir, böyle gördük, böyle değerlendirdik ve buna göre hazırlandık. Hükümetimizin daha en başından itibaren, “üzerimize ne düşüyorsa, kardeşimiz bizden ne bekliyor, ne istiyorsa, biz hazırız” diyerek kararlı ve net bir duruş ortaya koyması bizi hem sevindirmiş, hem gururlandırmıştır. Bunun sonucu ortadadır. Bu durum aynı zamanda diğer Türk devletleri için de, ne yapılması gerektiğini gösteren bir örnektir. Biz bir olur, birlikte olur, ortak hareket edersek kimse bileğimizi bükemeyeceği gibi, bütün dengeleri değiştirir, bütün hesapları bozarız. Karabağ’ın azatlığı sadece bir zafer olmayacak, aynı zamanda Turan’a giden yolu da sonuna kadar açacaktır. Ümidimiz ve beklentimiz budur.