Bir yılı daha geride bıraktık. 2020 ile prangalanmıştık, 2021’de prangalarımıza alıştık, normalleşmeye çalıştık derken normalin güncellenmiş formatı ile karşılaştık. Artık o eski normaller yoktu. Öyle ki maskemiz olmasa kendimizi çıplak hissetmeye bile başladık. Alıştırıldık.

2020’de evlere kapanıp aynalarla yüzleşince giriştiğimiz kendimizi geliştirme seansları maalesef 2021’de sürmedi. İnsanlar kendi ekmeğini yapmaktan da sıkıldı. Çünkü bu çağda ömürlük haz veren duygulara yer yok, mutluluk bir hevesten ibaret… Yani bu tüketim çağında, virüsün insanlığa tanıdığı imkanlar da tüketildi. Kimi 2020’den ders aldı heybesini doldurup 2021’de kendine bambaşka bir pencere açtı. Kimi kendiyle baş başa kalmayı cehennem saydı ve 2021’de ne kendini ne de dünyayı umursamadığı, durup düşünmediği o 2019’u aradı. Ama maalesef o eski normaller artık yoktu. 2021, virüsü yeni normal hayata aktarabilme çabasının yılı oldu. Aşılar, 2021’de bizi kaoslarıyla birlikte karşıladı. Sorgulayanlar, sorgulamadan vurulanlar, karşı olanlar ve ne aşısı virüse dahi inanmayanlar… 2021 dört koldan çekiştirildi, bu çekişmeden sağ kurtulup 2022’ye girebilenlere selam olsun!

Maalesef artan bir yeni normalleşme beklerken 2022 bize 2020’yi işaret ediyor. Virüsün yeni varyantı, Avrupa’da yeni bir korku salgını oluşturdu, haliyle dalga dalga ülkemize de yayıldı. 2021’de “her şey bitti maskeler fora” diyenler olmasaydı yahut virüse inanmayıp umarsızca yaşayanlar olmasaydı belki 2022 bize yeniden prangalarımıza sığınmayı işaret etmezdi. İlk atak eğitimde yapıldı, yine yeniden online ders süreci başladı. İnsanlar, “yine evlere kapanır mıyız?!” telaşı içerisinde… Korku virüsten hızlı yayıldığı için bu muhtemel gözüküyor.

Korku demişken, koronavirüsün ilk çıktığı zamanlarda, titreyerek yere yığılan, sokaklarda aniden yüz üstü devrilen insanlara ne oldu..? Bir sinema filmi teklifi falan aldılar mı acaba…

Virüs var ama bu virüsün nereden çıktığı ve kimin cani fikirlerine hizmet ettiği konusu bir kuşku meselesi. Doğal yollarla var olan ve insanlığa bulaşan bir virüs için reklam propagandaları yapılmaz değil mi..? Virüsten önce korkusu dünyaya yayıldı. Tıpkı bir filmden önce yankı uyandıran fragmanının çıkışı gibi… Öyle değil mi?

Ya virüs kontrolden çıktı ya da insanlık bu virüs mucitlerinin istediği nüfusa ulaşacak kadar ölmedi ki 2022 de virüs haberleriyle açılış yaptı. Koronavirüs hukuki meseleler gibi tam insanlık bağışıklık kazanıyor, virüsün yeni bir varyantı ortaya çıkıyor. Hukuk da böyle değil mi, mesela hukuk alanını kapsayan sınavlarda eğer başarı sağlanamazsa, “seneye tekrar girerim bilgilerim tam” denilemez. Çünkü çoktan yeni kanunlar, tasarılar vesaire çıkmıştır. Sonu yok gibi ama umarım bu koronavirüsün bir sonu vardır.

Her saniyesi değerli olan, bir dakikadan bir dakikaya geçişin dahi kutlanması gereken bir lütuf olduğu zaman akıyor… Zaman içinde korku krallığının prangalarına tutunmak, yaşamı yaşanmamış kılıyor. Zaman içinde kısıtlanmak, zamanı bize ait kılmıyor, zamanımızı çalıyor. Elbette reddedilebilir bir durum yok, bir virüs var ama insanlık üzerine düşeni yaptığı takdirde korkuya yer olmaz. İnsanların sorumsuzca davranışları, devletleri bir çoban gibi müdahaleye zorluyor. Haliyle kısıtlanıyoruz. Kapımızı virüslere kapatacak önlemleri almazsak, kilitlenmiş kapıların ardında kalmaya mecbur kalırız. Öyleyse 2022’nin çok bilmiş ayrık otlarından sıyrılarak bilinçli bir yıl olmasını dileyelim… Malum herkes her şeyi biliyor, araştırmıyor, uzmanını dinlemiyor sadece konuşuyor. Kendini bilmez bir virüs yayılım aracı olarak aslında o umursamadığı virüse hizmet ediyor. Sıkıldık evet, ama kontrol bizde. Bilinçli olmak gerçekten yeni bir yıl getirebilir.

İçinde olduğumuz süreç öyle ki her alanda hakimiyet kurmuş. Yeni bir yıla girerken konuşulabilecek pek çok konu var aslında çünkü bize bahşedilen koskoca bir yıl aşıldı ve artık takvimler değişti, yeni bir başlangıç var. Ama maalesef 2020 öyle bir pranga vurdu ki bize bahşedilen zaman için kurduğumuz hayaller, planlar yani yaşam bütünüyle kısıtlanıyor. Haliyle yeni bir yıla girerken karşımızda Berlin duvarı gibi beliren koronavirüs, cümlelerimize de özne oluyor. Artık yeni yıl dilekleri sağlık, sağlık ve sadece sağlık şeklinde… Her şeyin başı sağlık, sağlık tehlikedeyken mutluluk ve huzur dilekleri gölgede kalıyor. Acısıyla-tatlısıyla, derdiyle- kederiyle, maskesiyle-kolonyasıyla, virüsüyle-aşısıyla ve en önemlisi bize tuttuğu aynalarda gördüklerimizle bir zaman geçti gitti. Şerrin içindeki hayrı görüp nasiplenenler heybeleri dolu vardılar yeni bir zamana. Ancak şerrin içinde şer üretenler, o şer ile beslenenler, şerden medet umanlar için zaman değişmedi. Çünkü debelendikleri çamurdan çıkmak yerine insanları da o çamura çekmeye çalışanlar, yerlerinde sayarlar, ileriye değil dibe çökerler. Bu biraz güzel ülkemin teröristten medet uman çirkin siyasetçilerini de anımsatabilir size. Malum onlar da aynı bu virüs yayılım araçları gibi memleketin dört bir köşesine fitne yaymakla meşgul. İşte böyle, virüs bazen koronavirüs olarak bazen de Türkiye’deki muhalefet olarak çıkabilir karşımıza…

*Yeni yılda, tüm virüslere karşı herkesin beden, ruh, vicdan ve aklına sağlık dilerim … *