İnsan hayatı hem olumlu şeyleri hem de olumsuzları kendi içinde barındırır ve bunların hepsi insan yaşamının birer parçalarıdır. Çoğu kez memnun olduğumuz veya memnun olmadığımız şeylerle karşılaşırız. Yaşamımızda bazen canımızı sıkacak şeyler de oluyor. Hatta bazı olaylardan dolayı hayata küsmüş de olabiliyoruz.

Sevgili tarım dostu, üretici-çiftçi okurlarım. Bu haftaki yazıma “tarım neden küçüldü?” diye de bir başlık atabilirdim. “Bardağın dolu tarafını görmek” deyimini düşünerek hem hayata hem de ülkemiz tarımına dolu tarafından bakarak siz okuyucularımla birlikte az da olsa huzuru yakalamak istedim. Huzuru yakalamak adına tabii ki boş tarafını görmemekten de gelemeyiz. Ama ülkemiz tarımı bizler için hiçbir zaman karamsarlığa yol açmamalıdır.

İnsanların farklı bakış açıları olduğu bir gerçektir. Zaman zaman bir olay veya bir durum hakkında çeşitli görüşlerin ortaya atıldığına şahit oluyoruz. Olumlu davranış veya olumsuz davranış, olumlu bakış veya olumsuz bakış, olumlu yaklaşım veya olumsuz yaklaşım olarak görülüyor her şey. Zaten insan doğruların ve yanlışların toplamıdır. Önemli olan bizlerin tarım sektörüne nasıl baktığımızdır.

 TÜİK, BÜYÜME RAKAMLARINI AÇIKLADI

Türkiye İstatistik Kurumu 2023 yılı dördüncü çeyreği büyüme rakamlarını açıkladı. Tarım sektörüne sadece son çeyrekte bakmak bizi hataya, yanlış yorumlar yapmaya sevk edebilir. Dolaysıyla son çeyrek yerine yıl boyunca her bir çeyreği ayrı ayrı ve diğer sektörlerden sanayi, inşaat, finans ve sigorta faaliyetleri ve hizmet sektörleriyle birlikte değerlendirmeye almak diğer sektörlerle kıyaslama, tarafsız bakma ve daha doğru sonuçlar elde edinilebilme düşüncesindeyim.

Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) 2023 yılı birinci çeyreğinde yüzde 4,0 arttı.
2023 yılı birinci çeyreğinde bir önceki yıla göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak; hizmetler yüzde 12,4, finans ve sigorta faaliyetleri yüzde 11,2, inşaat yüzde 5,1, arttı. TARIM SEKTÖRÜ YÜZDE 3,8, sanayi ise yüzde 0,7 AZALDI.

Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) 2023 yılı ikinci çeyreğinde yüzde 3,8 arttı
2023 yılı ikinci çeyreğinde bir önceki yıla göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak; hizmetler yüzde 6,4, inşaat yüzde 6,2, finans ve sigorta faaliyetleri yüzde 4,9, ve TARIM SEKTÖRÜ YÜZDE 1,2 ARTTI. Sanayi yüzde 2,6, azaldı.

Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) 2023 yılı üçüncü çeyreğinde yüzde 5,9 arttı
2023 yılı üçüncü çeyreğinde bir önceki yıla göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak; inşaat yüzde 8,1, sanayi yüzde 5,7, finans ve sigorta faaliyetleri yüzde 5,1, hizmetler yüzde 4,3, hizmet faaliyetleri yüzde 2,2, ve TARIM SEKTÖRÜ YÜZDE 0,3 ARTTI

Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) 2023 yılı dördüncü çeyreğinde yüzde 4,0 arttı. 2023 yılında bir önceki yıla göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak; finans ve sigorta faaliyetleri toplam katma değeri yüzde 9,0, inşaat yüzde 7,8, hizmetler yüzde 6,4, ve sanayi yüzde 0,8 arttı. TARIM SEKTÖRÜ İSE YÜZDE 0,2 AZALDI.

Ana başlıkta yer vermediğim “Tarım neden küçüldü?” sorusunun yanıtı çok basit. “Üretmek yerine ithalatı destekleyen politikalar uygularsanız, çiftçinize dünyanın en pahalı girdilerini kullandırırsanız üretim artmaz ve tarım küçülür.” Tabi ki bu yanıtta başka bir bakış açısı.

Şimdi hep birlikte konuyu biraz daha derinleştirerek, bilimsel bir yaklaşımla ve bardağın dolu tarafından bakarak “Tarım sektörü neden büyümüyor? Sorusunun yanıtını bulmaya çalışalım. Bu sorunun yanıtını ararken başka sorularda aklımıza geliyor. Biz ülke olarak “üretimde istikrar sağlayabiliyor muyuz?” Üretmek için “tarımsal girdilerde istikrar sağlayabiliyor muyuz?” Dolaysıyla “yeni teknolojilerin kullanılması için çiftçilerin bilgi düzeyi ve bu teknolojileri alıp kullanmaları da ne derece mümkün olabiliyor?” Bu soruların kısmen cevabı “tarımsal üretimde doğaya bağımlılık devam ettiği için istikrarsızlık hâkim oluyor ve üretim planlaması yüzde 100 istediğimiz gibi yapılamıyor, maalesef.”

Cumhuriyeti’mizin 100. yılında ülkemiz için belirlenen hedeflere büyük ölçüde ulaşmayı çalıştığımız, birçoğunu başardığımız bir dönemin umudu ve inancı ile bu günlerde hızlı bir şekilde tarımsal üretim planlamasını hayata geçirme telaşı içindeyiz.

Önümüzdeki süreçte beslenme için buğday, ihracat için fındık, yem ve hayvancılık sektörü için mısır, sağlıklı beslenme ve protein kaynağı için süt ve et stratejik ürün kabul edilerek, bu ürünler için bağımsız bir politika oluşturulması hedefleniyor.

Yeni dönemde havza bazında ürünlerimiz belli, üretim hedeflerimiz ve ne zaman ne kadar üretim yapılacak? Gibi bunlara ilişkin verilerde elimizde olacak. Anlık kararlar ve anlık stratejilerden uzak; 3 yıl başlangıç, 5 ve 10 yıllık hedefleri tutturma telaşı içinde olacağız. Nicel göstergelerle, nitel sorunları örtmek yok artık! O düşünce ve eylem raflarda yerini çoktan aldı. Aksi durumda tarımsal üretim planlamasıyla uygun strateji ve politika geliştirilmezse, tarımsal üretimdeki dalgalanma devam eder.

Cumhuriyeti’mizin 100. yılında ülkemizin niteliksel bir sıçramaya ihtiyacı var. Yaşamın her alanında; eğitimden adalete, ekonomiden tarıma… Belki de ilk kez dış ekonomik ve siyasi sorunlarla, iç ekonomik ve siyasi sorunları aynı anda bu kadar ağır bir biçimde yaşıyoruz.

Dünyada petrol fiyatı, döviz kuru artıyor. Tarım sektörünü bu durumdan en çok etkilenen sektör olarak düşünmeliyiz. Ülke olarak döviz harcamalarımızı azaltmamız gerekiyor. Ülkemizin elindeki dövizi dışarıya bir şekilde kaptırmaması gerekiyor. Bazı ekonomistler kabul etmeyebilir ama bunu da ancak tarımla yapabiliriz. Tarımsal üretimi artırarak, ithalatı düşürerek dışarıya döviz aktarımını azaltabiliriz. Elektronik, bilgisayar gibi teknolojik ürünlerde ithalatı dolayısıyla dövizi belki düşüremeyiz. Ama tarımda üretim yaparak birçok kalemde döviz çıkışını engelleyebiliriz. Güzel ülkemizin böyle bir potansiyeli ve gücü var.

Son söz: Tarım sektöründe bardağın boş tarafı bazıları için epeyce yoğun görünüyor. Olumsuzluklarla sıkıntı yaratmadan “biz yine dolu tarafından bakmaya devam edelim mi?”

Kalın sağlıcakla…