Sevgili tarım dostu ve çiftçi-üretici okurlarım; özellikle yazarak çalışmayı çok severim. Yazılarımı da bir öğrenme aracı olarak kullanmaya çalışıyorum. Bir önceki ben ile bir sonraki beni hatırlayabilmek için, yazdıklarımı düzenli olarak tekrar okuyorum. Bu konunun iyi bir pratik olduğunu düşünüyorum.

Bilmek ve yapmak…

Bilmek ile yapmak arasında çok büyük farklılıklar vardır. Stratejiyi bilmek, onu yönetmek anlamına gelmediği gibi, yönetmeyi bilmek bundan sonrasının stratejiyi bilmek ve uygulama şemasını çizmek anlamına da gelmiyor.

Ülkemiz kamu yönetiminde şimdiye kadar; strateji, plan, vizyon adları altında yayımlanan pek çok metin vardır. Hatta, her “tarım bakanı” değişiminde bu metinler süslü adlar altında ve her defasında, o ana kadar yapılmamış yeni bir çalışma yapılıyormuşçasına kamuoyuna takdim edilir.

Bu metinler, içerik itibariyle genellikle birbirlerini tekrarlayan ve durum tespiti yapan metinlerdir. Bir mühendis ve bir tarım yazarı olarak, dünya örnekleriyle karşılaştırdığımda bunlara “Strateji Belgeleri” bile demek yanlış olurdu. Bu metinler sektörle ilgili kimi raporlar niteliğindeydi.

Oysa, dünya örneklerini incelediğimizde bu çalışmalar, 10 ila 30 yıllık dönemleri kapsayan ve sektörün yöneldiği istikameti, dünyanın değişen koşulları çerçevesinde dinamik bir yaklaşımla irdeleyen, üniversite, kamu ve özel sektör iş birliğiyle hazırlanan ve sonuçlandırılması büyük emek ve zaman gerektiren çok özel metinler olarak görülür, bilinir.

Bu çalışmalar bilimsel, akademik muhtevada ve bir anlamda da AR-GE ürünleridir. Stratejiler hazırlanıp yayınlandıktan sonra kamu ve özel sektör birimleri kendi plan, program ve gelecek projeksiyonlarını bu stratejiye göre revize ederler ve / veya uyumlu hale getirirler.

Doğaldır ki, bizim ülkemiz gerçeğinde kamu sektörü bazında bu planlama ve uygulamaların gerçekleştirilmesinde önemli bir engel söz konusu. Bu engel, kamu sektörü planlarının uygulamalarını yapacak kamusal araçlardaki eksiklik ve yetersizliktir. Oysa, Devletin tarımsal üretimde planlama yapmak, piyasadaki arz talep dengesi ile fiyat istikrarını sağlamak adına bir takım etkin araç ve mekanizmalara ihtiyacı vardır. Geleceğe dönük projeksiyonları oluştururken ve stratejileri belirlerken sistem içerisindeki tarımsal kuruluşlara önemli görevler düşmektedir.

Bu nedenlerle, tarımsal strateji çalışmaları artık ağırlıklı olarak özel sektöre yönelik hazırlanmakta ve yalnızca özel sektörün yönlendirilmesinde bir araç fonksiyonu görebilmektedir. Nitekim, 2017 Yılında büyük iddialarla yürürlüğe konulan “Havza Bazlı Destekleme Modeli” böylesi bir stratejinin ana ekseni olarak düşünülmüş ve uygulanmasına geçilmişti. 941 havzada 21 ürünü destekleyen proje, tarımda planlı üretime geçilmenin etkin bir aracı olarak ilan edilmişti. Bu iddia, Tarım Bakanlığının konuyla ilgili resmî açıklamalarında;

“Bu proje ile arz açığı olan ürünlere daha fazla destek verilecek, üretim fazlası olan ürünler ise desteklenmeyecektir” ifadesiyle özetlenmişti.

2017 yılından bu zaman dilimine kadar havza bazlı destekleme modelinde her “tarım bakanı” değişiminde havzalar değişmiş, ürün desenine müdahale edilmiş metinler süslü adlar altında ve her defasında, o ana kadar yapılmamış yeni bir çalışma yapılıyormuşçasına kamuoyuna takdim edilmişti. Gelen her bakan ve ekipleri tarafından üretim planlamasının bilinirliği hakkında beyan veriliyor. Fakat uygulama rehberi hazırlama ve uygulamaya yönelik çalışmalar yapılamıyordu, maalesef.

Son yıllarda ekonomik, sosyal ve çevresel gelişmeler ile küresel iklim değişikliği, su kısıtı, artan nüfus ve kentleşme gibi faktörler gıda arz güvenliğinin önemini artırmış, pandemi ve coğrafyamızdaki çatışmalar gıda milliyetçiliğini tetiklemiştir. Dolaysıyla gıda arz güvenliğini temin etmek için doğal kaynakların optimum kullanımını sağlayacak etkin bir planlama sürecini zorunlu hale getirmiş: Sonunda “Tarımsal Üretim Rehberi” hazırlanmış ve uygulamaya yönelik çalışmalara hız verilmiştir. Yıllarca bilinirliği konuşulan ve bir türlü uygulamaya geçilemeyen çalışmaların sonuçlandırılması Tarım Bakanı Sayın İbrahim Yumaklı ve ekibine nasip oldu diyebiliriz.

Bu kapsamda kayıtlılık, kalite, verimlilik, yatırım ve sürdürülebilirlik olmak üzere beş eksen üzerinde planlama şekillendirilmiş. Bu amaçla, 5488 Sayılı Tarım Kanunu, 5403 Sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu, 5326 Sayılı Kabahatler Kanunu, Tarımsal Üretimin Planlanması Hakkında Yönetmelik, Sözleşmeli Üretimin Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik, Çiftçi Kayıt Sistemi Yönetmeliği gibi mevzuatlar çıkarılarak: Arz güvenliğimizin sürdürülebilir olması sağlanacak, üreticilerin gelir düzeyi artırılacak ve ülke ekonomisine katkı sağlanmış olacaktır.

Tarımsal üretimin planlanması, gıda güvencesi ve güvenliğinin sağlanması, verimliliğin artırılması, çevrenin korunması ve sürdürülebilirliğin sağlanması için Bakanlıkça belirlenen ürün veya ürün gruplarının üretimine başlanmadan önce izin alınması zorunlu hale getirilmiştir. Bu kapsamda ürünlerin arz ve talep miktarı dikkate alınarak tarım havzası veya işletme bazında hangi ürün veya ürün gruplarının üretileceğinin belirlenmesi, stratejik ürünlerde arz güvenliğinin korunması, ülke ihtiyacına göre asgari ve azami üretim miktarlarının tespit edilerek, arz fazlası veya eksikliğinin oluşmasının önüne geçilmesi sağlanacaktır.

Stratejik ürünlerin, en uygun yerde üretilmesi/yetiştirilmesiyle birlikte, kaynak kullanımında optimizasyon, verimlilik ve tarımsal hasılada artış sağlanması, hasat döneminde üreticilerimizin pazarlama sorunu yaşamalarının önüne geçilmesi, refah düzeylerinin yükselmesine katkı sağlanması ve iklim değişikliği dikkate alınarak doğal kaynaklarımızın sürdürülebilir kullanımı temin edilerek, suyu merkeze alan bir üretim planlaması amaçlanmıştır.

Böylece bu planlama ile üreticimizi koruyup güçlendirirken, tüketicimizin de artan refahtan pay alması sağlanacaktır. Yıllardır ülke gündeminde olan stratejik ürünlerde arz güvenliğini temin edecek üretim planlaması sürecini, bütüncül bir yaklaşımla ve su merkeze alınarak başlatılacaktır.

TARIMSAL ÜRETİM PLANLAMASININ TAMAMLAYICI UNSURLARI

Kayıtlılık, Yeni Destekleme Modeli, Tarımsal Krediler, Hibe Programları, İşlenmeyen Tarım Arazilerinin Üretime Kazandırılması, 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu Kapsamında Tarım Arazilerinin İzinlendirilmesi, Sözleşmeli Üretim, Kamu Spotu ve Yayım Faaliyetleri yer almaktadır.

TARIMSAL ÜRETİMİN PLANLANMASI SÜRECİ

Bitkisel üretim planlaması iklim, toprak, su, topografya, arazi sınıflandırması gibi veriler kullanılarak oluşturulan ürün uygunluk haritaları üzerinden ürünlerin ekolojik olarak en uygun üretileceği alanlar göz önünde bulundurularak belirlenecek.

Hayvansal üretim planlaması kapsamında iklim koşulları, arazi yapısı, işletme büyüklüğü, mevcut hayvan varlığı, kaba yem ihtiyacının karşılanma oranı, mera varlığı, su ihtiyacı, nüfus projeksiyonları ile iç ve dış talep verilerinin değerlendirilmesi göz önünde bulundurularak büyükbaş, küçükbaş ve kanatlı hayvancılık işletme planlaması yapılacak.

Su ürünleri üretim planlaması; arz ve talep dengesi, üretim, ihracat, ithalat, avlanabilir stok durumu, bilimsel çalışmalar, çevresel değişkenler ve sosyo-ekonomik etkenler ile uluslararası yükümlülükler ve istatistik verileri dikkate alınarak avcılık ile yetiştiricilik yoluyla elde edilen üretimin planlanması şeklinde iki ayrı kategoride yapılacak.

Tarımsal varlığımızın yer alacağı tarım sayımı ile ilgili protokol TÜİK ile imzalandı. Tarımsal Üretim Planlamasının önemli bir aracı olan tarım sayımı hayata geçirilecek.

Tarımsal Üretim Planlamasının başarılı bir şekilde hayata geçirilmesi için Bakanlık bünyesinde: Tarım Reformu Genel Müdürlüğü (TRGM), Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü (BUGEM), Hayvancılık Genel Müdürlüğü (HAYGEM) ve Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü (BSGM) taşın altına ellerini koymuşlar. Tarım İl müdürlükleri bünyesinde: Koordinasyon ve Tarımsal Veriler Şube Müdürlüğü (KTV), Bitkisel Üretim ve Bitki Sağlığı Şube Müdürlüğü, Hayvan Sağlığı ve Yetiştiriciliği Şube Müdürlüğü, Balıkçılık ve Su Ürünleri Şube Müdürlüğü ve Tarım ilçe müdürlükleri ellerini değil gövdelerini koymaları gerekmektedir.

Son söz: İçimizden bazıları “Üretim Planlamasını”, yeni metinler, süslü adlar altında ve her defasında, o ana kadar yapılmamış bir çalışma gibi gösterilemeye çalışılıyor diye düşünebilirler. Hatta eski tarım bakanlarından kalma bir üretim planlaması hikâyesi olarak ta görebilirler. Oysa tarihin ilk zamanlarından itibaren, insanlığın iletişiminde ve gelişiminde hikâye önemli bir yere sahip olmuştur. Bilgiyi doğrudan vermek yerine hikâyeler arasına gizlemenin; bilginin yayılma ve hatırlanma şansını artırdığı gerçeği de günümüzde hikâyeleri eskisinden çok daha değerli hale getirmiştir.  Dolaysıyla Sayın İbrahim Yumaklı ve ekibi Türkiye yüzyılında üretim planlaması ile yeni bir hikâye yazmışlardır.

Günümüzde insanlar daha fazla bilgi istemezler. Boğazlarına kadar bilgiye boğulmuş durumdadırlar. Onlar inanmak ister; size, amaçlarınıza, başarınıza, hikâyenize inanmak isterler.Dağları yerinden oynatan gerçekler değil, inançtır.”

Güzel ülkemin insanları; hayat, her yaşta sağlıkla, sevgiyle ve mutlulukla yaşanması gereken bir serüvendir. Özellikle “yürek” başroldeyse... 

Verimli bir üretim, kazançlı bir planlama; sağlıkla, sevgiyle ve mutlulukla yaş alacağınız yıllar, aylar, günler, saatler ve dakikalar diliyorum…