Neden sürekli aynı filmleri izliyoruz? Peki, dijitalde birçok seçenek varken, yeni yapımlar art arda gelirken neden eski alışkanlıklarımızı bırakamıyoruz?

Pek çoğumuzun favori filminden ayrı olarak, her zaman izlemekten hoşlandığı ve kaç defa izlemiş olursa olsun her seferinde ilk günkü tadı aldığı en az bir filmi vardır. Tarım camiasının en büyük ortak özelliği her zaman izlemekten hoşlandığı ve kaç defa izlemiş olursa olsun her seferinde ilk günkü tadı aldığı filmlerinin olmasıdır.

Tarım sektöründe tanıdık yüzler, gidişatını bildiğimiz olaylar ve hatta zaman zaman ezberlenmiş repliklerle dolu filmlerin neden defalarca izlenmek istendiğinin psikolojik nedenleri arasında; az efor harcama, rahatlatma, eski anıları hatırlatma, bağ kurma, her şey kontrol altında hissi verme gibi vb. nedenler olabilir(!)

14 Eylül 2021 tarihinde senaryosu ve yönetmenliği Tarım ve Orman Bakanlığına ait yerli bir film yapılmıştı. “Her şeyin, her yerde, aynı anda yapılamamasının; hiçbir şeyin, hiçbir yerde, hiçbir zaman yapılamamış olmasıyla aynı şey olması.” Gibi bir şey. Filmin başrol oyuncu Sayın Pakdemirli. Bu filmde Bakanlık bir fikir bulmuş gibi yaklaştığı pek çok sahneyi tamamen sonuçsuz ve garip bir hâlde ortada bırakmıştı. Senaryoya göre 5 bölümden oluşan filmin ana konusu “İklim değişikliği ile mücadele kapsamında tarımda yeni yöntemler. Suya göre tarım yapılması, dolayısıyla kendi kendine yetebilen, dört mevsimin yaşandığı bir ülkede (Türkiye’de), çiftçinin daha çok para kazandıran ürünlere yönelmesine karşın az su tüketen bitkiler planlanacak ve bu ürünlerin üretimi desteklenecek.”

Su kaynaklarının yüzde 70’inin tarımda, yüzde 19’unun sanayide ve yüzde 11’inin içme suyu olarak kullanıldığı bir dünyada; dört mevsimin yaşandığı bu ülkede ise tüketilen suyun yüzde 76’sı tarımda, yüzde 24’ü ise sanayi ve içme suyu olarak kullanıyor.

Filmin birinci bölümünde; iklim değişikliği ve kuraklığın olumsuz etkilerini azaltmak üzere tarımda su kullanımı yeniden düzenlenecek ve suya göre üretim planlanması yapılarak, daha az su tüketen bitkiler teşvik edilecek ve su tüketimini azaltan uygulamalar desteklenecek. Fakat bu uygulama ne çiftçide ne de saha da bir karşılık görmüyor. Çiftçiler adeta düzene karşı çıkıyor ve kahvehanede, köy meydanlarında arkadaşlarıyla beraber üretim planlaması yapmaya devam ediyor.

İkinci bölümde; Tarım ve Orman Bakanlığı yer altı sularının yetersiz seviyede ve su kısıtının olduğu havzaları belirleyerek, bu havzalarda su tüketimi yüksek olan mısır gibi ürünler yerine, su tüketimi az olan bitkileri yaygınlaştıracak tedbirler almaya karar veriyor. Bu kapsamda, su kısıtı olan tarım havzalarında damla sulama yapmayan dane mısır üreticilerine fark ödemesi desteğinin ödenmeyeceğini, buna karşılık bu havzalarda daha az su tüketen mercimek veya nohut yetiştiren çiftçilere ilave yüzde 50 fark ödemesi desteği, yem bezelyesi, fiğ, Macar fiği, burçak ve mürdümük eken çiftçilere ise ilave yüzde 50 yem bitkileri üretim desteği ödeyeceğini açıklıyor. Fakat çiftçi bir önceki yılda zarar ettiği ürünler yerine kârı yüksek olan ürünlere daha çok suya ihtiyaç duymasına karşın bu ürünlere yöneliyor. Damla ve yağmurlama sulama yapıyor. Fakat sulama zamanına kendi karar veriyor. 48 saat çıkış suyu ve 36 saat normal sulama yapmaya devam ediyor.

Filmin üçüncü bölümünde; Tarım ve Orman Bakanlığı sulama sistemlerinin modernizasyonuna ağırlık vererek, artık suya göre tarım yapılacağına karar veriyor. Daha sonra iklim değişikliği ve kuraklık koşullarının dikkate alınarak su tasarrufu sağlayan modern sulama sistem ve yöntemlerinin yaygınlaştırılması için çalışmalara hız veriyor. Bakanlığın karar verici ve filmin başrol oyuncusu Sayın Pakdemirli ekibiyle birlikte “Yer altı su kullanımını azaltmaya ve daha az su tüketen bitkilerin üretimini artırmaya yönelik destekleme modelleri oluşturuyor.” Ama bu modeller bakanlığın tozlu raflarında ya da dijital olarak bilgisayarlarda kalıyor. Ne sahaya ne de çiftçiye bu modellemeler bir türlü ulaşamıyor.

Filmin dördüncü bölümünde; tarla içi geliştirme hizmetlerinin yerine getirilmesi gibi sulama açısından önemli altyapı çalışmalarının tamamlanması ve kapalı sulama sistemlerine geçişle birlikte sulama suyunda çok yüksek düzeyde tasarruf sağlanması planlanıyor. Arazi toplulaştırma projelerinin sulama projeleri ile uyumlu şekilde yapılmasına kararı alınıyor. Borulu sistemler ve bu sistemlerle tasarlanan proje alanlarında yağmurlama ve damla sulama yöntemlerinin uygulanması daha fazla alanın sulanmasına imkân sağlayacak ve ilave sulanan alanlar ile ulusal ekonomiye daha fazla katkı sağlaması bekleniyor. Ama hiçbir şekilde sahaya inilip çitçiden veriler alınmıyor. Çiftçi üretimden hiçbir şekilde vazgeçmiyor ama kendi istediği ürünleri ekmeye devam ediyor. Ayrıca çiftçi sulama projesinin olmadığı toplulaştırma projelerine karşı çıkıyor. Çünkü yapılan toplulaştırma sonrasında çiftçide hiçbir değişiklik olmuyor. Oysaki toplulaştırmada çiftçinin beklentisi, makine ekipman ve ürün deseninde değişiklik, verimde artış ve kârlılık beklemektedir.

Filmin beşinci bölümünde; Atmosfer-toprak-bitki ilişkilerini devamlı izleyerek akıllı tarım uygulamalarının yaygınlaştırılması için çalışmalara başlanıyor. Teknoloji ve inovasyona öncelik verilirse, ülkenin geleceğinin garanti altına alınması planlanıyor. Ancak beşinci bölümün sonuna gelmeden sağlık sorunlarından dolayı başrol oyuncusu Sayın Pakdemirli filimden ayrılmak zorunda kalıyor.

Dört Mart iki bin yirmi iki, Sayın Kirişçi Tarım ve Orman Bakanlığına göreve başlıyor.  30 Ocak Pazartesi, 2023 tarihinde Pakdemirli’nin filminden ayrılmasının ardından yerine sektöre uzak olmayan bir başrol oyuncusu Sayın Kirişçi zaman kaybetmeksizin filme dâhil ediliyor. Kirişçi’nin filime dâhil olmasından sonra filim oyuncularının birçoğu değiştiriliyor. Tarım ve Orman Bakanlığının uyanık senaristleri yönetmeni de bir şekilde ikna edip senaryoyu değiştirmemeyi başarıyorlar. “TARIMA GÖRE SU” olan filmin ismini ve “SUYA GÖRE TARIM” yaparak filmin çekimlerine devam ediliyor. Filmde senaryo ve olayın geçtiği mekânlar aynı ama başrol ve filmin oyuncu kadrosunda değişikler var.

Yeni çekilen beş bölümlük filmde ilk önce ne olup bittiğini anlamaya çalışıyorsunuz. Sonra zorlamayı bırakıyorsunuz. Çünkü ben bu filmi daha önce izlemiştim maduna giriyorsunuz.

Son söz: Yıllar geçiyor, biz aynı şeyleri konuşuyoruz, konusu aynı olan filmleri izlemeye devam ediyoruz. Çok şikâyetimizi var ama çözüm yolumuz yok! İçimizde ne tarım sektöründe olamamanın hüznü var, ne de Tarım Bakanlığında çalışmanın neşesi var. Tarım sektörü ve paydaşları olarak “Nasılsın” samimiyetsizliği ile  “İyiyim” sahtekârlığı arasında bir yerdeyiz.

Sağlıcakla kalın.