Ülkemizde tarım sektörü ve çalışanları, diğer tüm sektör ve çalışanlarından farklıdır. Bu anlamda; hem üretici, hem tüketicidirler. Tohum, gübre, akaryakıt, tarımsal ilaç, tarım makineleri vb. birçok sanayinin tüketicisi ancak milyonlarca ton tarımsal üretimin yegâne üreticisidirler. Çünkü çiftçiler genelde doğdukları andan itibaren tarımsal üretimin içindedir. Çiftçi için tarım tam anlamıyla bir yaşam biçimidir. Ülkemiz açısından tarımsal üretim kalkınmanın zemini ve itici motor gücüdür, lokomotifi pozisyonundadır. Yüzlerce sektöre iş yaratır, iş istihdam eder.

Bir ülke ne kadar gelişmiş ve sanayileşmiş olursa olsun, tarımsal üretimden ve tarım sektörünü desteklemekten vazgeçmesi mümkün değildir.

Son zamanlarda çeşitli platformlarda; genellikle tarımın ya da çiftçinin ihmal edildiği, desteklenmediği öne sürülüyor. Çiftçilerin devlet desteği alamadıklarına ya da devletin tarım sektörünü daha fazla desteklemesi gerektiğine ilişkin yakınmaları duyuyoruz. Bu yorumlar genelde tarımla, üretimle alakası olmayan; domates veya hıyarı satın alarak tüketen her kişinin, ülke tarımı ve çiftçiler için yorum yapma yetkisini kendinde rahatlıkla gören insanlardan gelen içeriksiz, tutarsız yorumlardır.

Asıl sorunlar arasında çiftçilerin devlet destek ya da teşvik politikaları konusunda iyi bir muhakeme, muhasebe yapıp yap(a)madıkları, çiftçilerin ülkemiz bazında tarım sektörünün yeri konusunda ne kadar bilgi sahibi oldukları, üretim alanlarına ne kadar değer verdikleri ve ne kadar bağlılık duydukları sorularını akla getirmemektedir. Ülkemiz değerleri açısından çok özel konuma sahip olan tarım sektörünün çiftçi gözünde nasıl algılandığı ya da sektörün bir çalışanı olarak, bir parçası olarak bütünü ne kadar tanıdığı hiç dile getirilmemektedir.

TARIMDA EN BÜYÜK SORUN ÇİFTÇİLERİN EĞİTİM YETERSİZLİĞİ

Tarım alanında çalışan çiftçilerimizin genel olarak eğitim seviyelerinin yetersiz olması, birçok ekonomik fırsatı kaçırmalarına ve teknolojik gelişmelerden mahrum kalmalarına neden olmaktadır. Eğitimdeki fırsat eşitsizliği kırsal kesimde, kentsel kesimdekine göre çok daha fazladır.

Ülkemizde çiftçilerin çoğunun ilkokul düzeyinde bir eğitim seviyesine sahip olması, tarım sektöründe büyük yaralara yol açmaktadır. Çiftçilere verilen desteklerin bilinçsizce kullanılmasından dolayı bu desteklerin tam yerine ulaşamadığı, maalesef konuşulmuyor!

Çiftçiler hâlâ atalarından, babalarından gördükleri tarla-toprak hazırlamayı, gübrelemeyi, tarımsal ilaçlamayı ve sulamayı yaptıkları için ileriki yıllarda ülkemizin ciddi sıkıntılar yaşayacağı konuşulmuyor maalesef!

Tarımsal desteklemelerin gereğinden fazla olduğuna inanan insanlardanım. Lakin bu destekler bilinçsizce kullanıldığı için istenilen geri dönüş alınamıyor. Çoğu kez düğün yapmak için, menkul ve gayrimenkul alımlarına sarf edilmektedir. Tarla bazında ÇKS, mazot, gübre destekleri tam olarak yerinde kullanılmıyor. Kâğıt üzerinde çiftçi görünüp şehirde oturan, çiftçilikle alakası olmayan kişilerin, bavullu çiftçilerin desteklemelerden faydalanması, konuşulmuyor maalesef!

Aynı zamanda bazı projelere verilen Avrupa Birliği Fonu destekleri, Tarım ve Orman Bakanlığı veya Küçük ve Orta Ölçekli Sanayiyi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığının (KOSGEB) vermiş olduğu destekler çiftçiler tarafından değil, bir şekilde Çiftçi Kayıt Sistemi’ne(ÇKS) kayıt olmuş, şehirde iş hayatı olan insanlar tarafından değerlendiriliyor. Bunlar konuşulmuyor maalesef!

“Bakanlık gereğinden fazla destek veriyor, lakin bu destekler gerçekten kullanması gereken kişiler tarafından kullanılmadığı ve bilinçsizce kullanıldığı için istenilen geri dönüş alınamıyor” Eğer çiftçi verilen bu destekleri değerlendirmiş olsaydı zaten asıl işi olan çiftçiliği bu projelerle daha kaliteli yapabilirdi.

Çiftçilere eğitim yoluyla tarım sektörü konusunda daha fazla farkındalık sağlanmalıdır. Bakanlık tarafından verilen desteklerin farkında olmaları, ülke bütçesi açısından bu alana yapılan desteklerin getirdiği yükü bilmeleri, daha farklı düşünmeleri, tarımın ülke açısından taşıdığı önemi anlamaları sağlanabilir.

ÇİFTÇİLER BIKTI, USANDI ARTIK!

Çiftçilerin politik kararlarda, ulusal düzeyde etkin olmaması ve kendilerine ilişkin karar süreçlerinin dışında kalmaları, dile getirilemeyen ülkemiz tarımının önemli bir sorunudur.

Çiftçilerin üyesi olduğu ya da kurucu üye olarak seçtiği yöneticilerin, ziraat odalarının, çiftçi malları korumanın, birliklerin (Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği, Türkiye Süt Üreticileri Merkez Birliği gibi vb.) ve kooperatiflerin (Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri, Tarım Kooperatifleri Merkez Birliği, Pankobirlik gibi vb.) çiftçileri üretici olarak değil, babalarının uşağı olarak görmelerinden çiftçiler bıktı, usandı artık!

Çiftçilerimiz bu sözde çiftçi dostu kuruluşlar tarafından sağmal inek gibi (Bu benzetmeden dolayı çiftçilerimizden özür diliyorum) sağılmaktan, bıktı usandı artık! Çiftçi “sizlerin yanındayız ve sizlere yatırım yapıyoruz” yalanlarından bıktı, yoruldu artık!

Çiftçilerin yaşadığı sorunlar karşısında bu sözde çiftçi dostu odaların, birliklerin ve kooperatiflerin başlarını deve kuşu gibi toprağa gömmelerinden çiftçiler bıktı, usandı artık!

Şair Fethi Giray’ın tabiri ile çiftçiler usandı…

Usandım,

Yeşermesi umutsuz bahçeyi beklemekten.

Usandım,

Tarla kuşunun sesinden.

Usandım,

Bu yürekten, kendimden.

Usandım,

Durup durup seni özlemekten!

Çiftçilerimiz Kaf Dağı’nın ardındaki Zümrüdüanka kuşunu özlemesin artık: YETER !....