Dünyanın ana gündemi koronavirüs salgını… Bu salgınla birlikte; tarım ve gıda sistemi, tüketicilerin tercih ve davranışlarının farklılaşması, teknolojik gelişmeler, sağlıklı güvenilir gıda ile ilgili düzenlemeler yapısal değişimler yaşamıştır. Ülkemiz de kendi çapında Kovid-19 için önlemler alıyor ve salgının yayılmasını önlemek adına mücadele veriyor. Bu mücadele süreci bir başlangıç olacaktır. Bu mücadeleyi avantajlı bir şekilde geride bırakmamız için ülkemiz tarımında dikey ve yatay koordinasyona ihtiyaç vardır. Bu iş birliği, üretim ve üretici odaklı olmalıdır.

Dikey iş birliği, yönetselliğin yanında teknolojik odaklı olmalıdır. Mevcut veya kurulacak olan kooperatiflerle devletin gözetiminde yapılmalıdır. Örneğin un pazarlayan bir kooperatif, un fabrikası kurarak buğday üreten çiftçi ile geriye doğru ve kendi ve toptan ve/veya perakende pazarlama merkezleri kurarak ileriye doğru ilişkiler geliştirmelidir. Dikey iş birliğinde üretim ve pazarlama aşamalarının devletin(bakanlığın) tam veya kısmı sahiplik altında iş birliği yapılmasıyla başarılı olur. Yatay iş birliği, üretim ve pazarlamada aynı düzeyde faaliyetleri yerine getiren kooperatifler arasında meydana gelecek olan iş birliğidir. Bunun en güzel örneği, bölgesel birlik altında toplanan yerel süt işleme kooperatifleridir Bu kooperatifler hem dikey hem de yatay iş birliği içine girebilirler. Bu iş birliği ülkemiz tarımında özlenen, beklenen ve hedeflenen bir iş birliğidir. Düşünün ki süt üreten yetiştiricilerin bir kooperatif altında birleşmesi dikey bir birleşme iken, bunların bölge birliği şemsiyesi altında birleşmesi yatay bir birleşmedir. Böylelikle hem yatay hem de dikey bütünleşme gerçekleşmiş olacaktır.

ÜRETMEK ZORUNDAYIZ!

Çiftçilerimizin tarımsal faaliyet olanaklarının güçlendirilmesi ve tüketicilerimizin ise sağlıklı, güvenilir gıdalara uygun fiyatta, sürdürülebilir bir şekilde ulaşması için; daha çok üretmek zorundayız. Bakanlıktan beklenen, bu zor süreçte çiftçilerimize üst düzeyde sahip çıkmasıdır. Oluşacak krizin sebebi görüntüde koronavirüs gibi dursa da, bu aslında sadece buz dağının görünen yüzü… Salgının ne zaman sonlandırılacağı kesinlik kazanmadı. Dünyayı tehdit etmeye devam ediyor. Günümüzde de ithalat yapmak akıllı bir çözüm olmayacaktır. İthal ettiğimiz ülkelerden bazıları; Rusya, Çin, İtalya, İran, Almanya, ABD, Polonya, İspanya, Yunanistan, Bulgaristan bu ülkeler bizden daha kritik sürece girdiler. Bu süreçte virüs sebebiyle korkan Avrupalıları güvenilir gıda için Uzak Doğu pazarından vazgeçirerek, güvenilir Türk gıdalarına yöneltebiliriz. Bu da daha çok üretmekle olacaktır.

SİZ BİR ADIM ATIN, ÇİFTÇİLERİMİZ KOŞMAYA HAZIR!

Bakanlık bir üretim planlaması yaparak, boşta olan tüm arazileri çiftçilerin ekmesi için bedelsiz vermelidir. 2019 ürünü için devletten alacağı 13.1 milyar kalan desteği çiftçilere vermesin. Hatta “Biz Bize Yeteriz Türkiyem” kampanyasına bağışlasın. Bu zor süreçte gerçekten üretim yapan çiftçilerin o paraya ihtiyacı yok. Tek yapacağınız şey çiftçiye alım garantisi vermeniz. Siz üretin, biz alacağız demeniz. Hasat zamanı borç sarmalında olan çiftçiden 90 kuruşa buğdayını alan, 3-4 ay bekletip 1,50 liraya satan, hiç ayağı toprağa değmemiş ama sadece çiftçinin sırtından geçinen asalak yapının eline çiftçiyi düşürmeyin. Ülkesinin zor durumda olduğunu gördüğü anda TMO’nun kapısına 5 kuruş para almadan ürününü dökebilecek bir çiftçiye sahipsiniz. Bu yapıda, bu düşüncede, bu fedakârlıkta bir çiftçi dünyanın hiçbir ülkesinde yoktur.

4 NİSAN

Kalplerimizdeki yeri hiçbir zaman değişmeyecek olan merhum Başbuğ’umuzun vefatının 23’üncü yıl dönümünde kendisine Allah’tan rahmetler diliyorum.“ Türk Devleti, muvaffakiyetle her güçlüğün üstesinden gelmeye muktedirdir”. Merhum Başbuğ’umuzun duruşu da buydu. Sağlıcakla kalın.