Ülkemiz yaklaşık yüz on bir farklı bitkisel ürün ve onların da onlarca alt varyasyonu yetiştirilebildiği zengin bir ülkedir. Yılın on iki ayı üretilip tüketildiği; yedi farklı iklimin hüküm sürdüğü; 34,5 milyon parsel ile bir birinden çok farklı içeriklere sahip toprak varlığının olduğu; 3 milyon üreticinin elinin değdiği; 85 milyon farklı alım gücüne sahip insanın beslendiği; 34,2 milyar dolar tarımsal ürün ihracatın yapıldığı; milyonlarca insanın tarım değer zinciri içinde ekmek teknesi aracı olduğu bir ekonominin temsil ettiği ülkenin sektörü: TARIMDIR.

Bakanlık zorlayıcı noktasında neden kendini konumlandırıyor?

Bakanlık ancak veri analizleri ve doğru araçlar (örgütlülük/destek) oluşturarak üretimi yönlendirebilir. Bakanlık neyi yapacağını biliyor ama nasıl yapılacağını bilmiyor desem(!) Artı hiçbir sağlıklı hazırlık süreci geçirmedi. Talimat ekonomi çevrelerinden gelince Tarım Bakanlığı bürokrat ve teknokratlarının hazırlığı yok. Tarım gibi kaotik bileşenlerin milyonlarca elin değdiği sektörü üretimin planlanmasının olabilmesi için amaçlarınız ve hedeflerimizi doğru oluşturmak, müdahale alanlarını, olumlu/olumsuz etkileyen değer zinciri paydaşları doğru analiz etmek stratejiktir.

Üretici ya da tüccar planlamanın ona getireceği bir olumsuzluk hisseder ise üretim/satış merdiven altına iner. Sadece gıda komitesinin fiyat kontrolü amacı ile üretim planlaması yapılması gerçekçi durmamaktadır. Nitekim en gelişmiş ülkeler dahi konu tarım olunca hem üretimi ve de fiyatı kontrol etmekte zorlandıkları görülmektedir.

Ne kadar ihracat ya da ne kadar ithalat?

Kontrolü üretim yapabilmek için ne kadar tükettiğinizi, ne kadar ihracat ya da ithalata maruz kaldığınızı çok iyi hesaplamanız ve gelecek yıla dair her ürün bazında doğru bir tüketim- üretim-pazar projeksiyon yapılması elzemdir. Serbest piyasa ekonomisinin hüküm sürdüğü ülkelerde üretim sapmalarından kaynaklı fiyat elastikiyeti doğal bir sonuç olarak görülür. Bunun en önemli nedeni tüketimin planlanamamasıdır. Tüketim planlama gerçekten zor bir iştir çünkü ürün ucuz olur ise; tüketim artar, ürün pahalı ise tüketim düşeceğinden orta noktanın bulunması sadece üretim miktarına değil, maliyet ve diğer etkenlere bağlı olarak her şey değişecektir. Kişi başına hangi tüketim az yâda fazladır? Bunu nasıl belirleyeceksiniz?

Diğer taraftan üretim yani rekolte sadece ekiliş alanı büyüklüğü ile ilgili değildir. Canlıların biyolojik etkileşimleri, (hastalık zararlı popülasyonu) iklimsel etkenler gibi faktörler rekolteyi belirleyen faktörlerdir. Bu faktörlerin etkisinin ve sapma oranlarının hesaplanması uzun araştırmaların sonunda ancak ortaya konulabilir.

Kontrolü üretimin yapılabilmesi için parsel bazlı ürün alternatiflerinizin doğru belirlenmesi gerekir. Her parsel için hangi ürün yetişebilir; iklim, toprak, su kısıtları nelerdir? Üretici bu ürünleri ekmesi için alet ekipmanları var mı? Tüm bu karmaşık yapıyı 34, 5 milyon parsel için doğru bir şekilde çözmeden siz üreticiye şu ürünü ekebilirsin diyemezsiniz. Üretim iradesine karışıp, üretici zarar ederse çözümleyici yaklaşımlarınız olması gerekir.

Sektör sisteme inanacak mı?

Kontrolü üretim yapılabilmesi için ürün bazlı projeksiyonların yapılması ve oluşan projeksiyonlarda sapma ve hata paylarının orta vadede test edilerek oluşturulması şarttır. Bu da böyle bir oluşun en az beş yıl içinde gerçekleşebileceği anlamındadır. Diğer taraftan projeksiyonlarınızın doğru olabilmesi için dünyanın birçok ülkesinden sağlıklı veri akışına ihtiyaç duyulacaktır. Bunun için ülke içi ve dışında sağlıklı veri akışı sağlayan organizasyonlar gerekecektir. Çünkü planlanarak elde ettiğiniz ürün ihtiyacınızdan fazla olur ise yeni dış pazar bulmanız; az olur ise yurt dışından en uygun miktar ve pazar arayışlarınız olacaktır. Bu süreci doğru yönetemez iseniz planlamanız ve harcanan emekler heba edilecek demektir.

Tüm bu veri alt yapıları, projeksiyonların varlığı yetmez. Üreticinin, tüm sektör paydaşlarının ve tüketicinin güvenine ihtiyaç en önemlisidir. Yani sektör sisteme inanacak mı? Ya da üreticiyi bu sisteme nasıl inandırılacaktır? Sorusunun cevabı bulunmalıdır. Planlamaya ihtiyaç duyulacak verileriniz çok güvenilir olmadır. Bunun için de sağlıklı/şeffaf istatistiki örgütlülüğünüz olmalıdır.

Çoklu organ yetmezliği (ÇOY) (?)

Ülkemiz tarımında çoklu organ yetmezliği (ÇOY) problemi var ve taşra teşkilatı sistemi felç olmak üzere dedikçe, palyatif hasta bölümünde olanlar hala Temel gibi bir yerlerinin keyfinde görülüyor.

Onlara şunu söyleyeyim; Bakan, bürokrat veya karar vericilere yakın olmak size palyatif hasta bölümündeki konforu verse de şu andan itibaren sizin de tedaviniz yok.

Temel yüzme havuzuna işediği için, antrenörü yüzme takımından kovmuş. Temel hemen itiraz etmiş; “ Penu kovamazsın hocam. Sanki havuza işeyen ilk yüzücü pen miyum?”

“Değilsin tabii” demiş hocası “değilsin ama tramplene çıkıp da oradan göstere göstere havuzun içine ilk yapan sensin.”

Son Söz:  Kimdir? Acep böyle göstere göstere ülkemiz tarımın içine...   

Kalın sağlıcakla…