Kadir İnanır… Namıdiğer Tatar Ramazan…

Tatar Ramazan’ı çözüm sürecinde bir akil adam yaptılar, nasıl olduysa ondan sonra içinden “Satar Ramazan” çıktı. Boş durmadı tabi üzerine koya koya “Heval Ramazan” oldu. Ondan önce terör örgütü ve siyasi uzantılarına hep mesafeli idi. Hatta onların Türkiye üzerindeki oyunlarını çok makul, mantıklı bir şekilde yorumlayan akıl düzeyine sahipti. 2013 yılından itibaren açıklamalarına baktığımızda onda ne bir akıl kalmış ne de bir seviye…

Geçen günlerde T24 haber sayfasına röportaj vererek yine “Heval Ramazan” sıfatıyla “Nerde kalmıştık?” dercesine ortaya çıktı.

Yine çözüm süreci istiyor ve “Bugün çağırsa yine en önde giderim” diyor.

“2015 ve 2018’te HDP’den milletvekilliği teklifi geldi, bedel ödemiş insanların önüne geçmek istemedim” açıklamasında bulunuyor. (PKK’nın siyasi uzantısındaki hainler neyin bedelini ödediyse artık!)

Kapatma davası süren HDP’nin yedeği olarak açılan terör örgütü PKK’nın siyasi uzantısı Yeşil Sol’dan milletvekili adaylık teklifi beklediğini Neden o zaman bana telefon açıp da “Senin böyle bir niyetin var mı?” diye sormuyorsun?” bariz bir sitemle gösteriyor.

“Oğlunun (PKK’lı terörist) kemiklerini torbada teslim alan babanın filmini çekmek isterdim. Evet o filmi çekeceğim de bugün o filmi gösterecek salonu kim verecek bana?” diyerek sanatını PKK propagandasına adayacağını ifade ediyor.

İnsan, Kadir İnanır’daki ihanete giden ve ona yol açan süreçteki bu derece değişimi hakkında ne diyeceğini gerçekten bilememektedir. Yıllarca sinema ve dizi filmleriyle toplumun her kesimi tarafından beğeniyle izlenen, kamuya mal olmuş biriyken, öyle radikal bir dönüş yap ve karşımıza PKK’nın propagandisti olarak çık…

Sana ne oldu Kadir İnanır?

PKK’lı teröristler esir mi aldı seni?

Ölümle mi tehdit ediyorlar?

Bir göz kırp biz anlarız ve seni onların ellerinden kurtarırız.

Devletimiz de güçlüdür, milletimiz de…

Kadir İnanır, 2007 yılında Nokta dergisinde kendisi ile yapılan röportajda PKK'yı emperyalist güçlerin işbirlikçisi olarak görüyordu. Daha önceki yazılarımda da hatırlattığım o röportajdan seçtiğim soru- cevap kısmını tekrar hatırlatıyorum:

Farkı hemen anlayacaksınız…

***

- Madem siyasete ısınıyorsunuz, Türkiye'nin yakıcı bazı meseleleri hakkında ne düşündüğünüz de ister istemez merak konusu oluyor. Hani her siyasetçinin cebelleşip altından kalkamadığı meseleler. Mesela Kürt meselesi, Ermeni soykırımı iddiaları hakkında neler düşünüyorsunuz?

Türkiye'deki en büyük sorunlar onlar değil ki! Varolan gerçeklerden sorun yarattılar. Bunu sorun haline kim getirdi; dış güçler. Çünkü senin gelişmeni istemezler. Seni sürekli çatışma içinde tutup kendi istediği gibi yönlendirecekler. Onun için o güçlerin buradaki işbirlikçileri sorun yaratıyorlar. Hiç kimsenin böyle bir sorunu yok.

- Kürt sorunu yok mu yani?

Kürt sorunu var ama onu Kürtlere sorun bakalım, var mı yok mu diye.

- Kürtler "var" diyorlar ama...

İstanbul'da yaşayan Kürtlere sor bakalım, var mı yok mu?

- Kürtler eğitimde, yayıncılıkta dillerini kullanamıyorlar mesela?

Niye, Kürtçe yayın izni vermediler mi?

- Evet, yarım saat verdiler.

Var işte. Şimdi bundan sonra Lazlar, Çerkezler başlayacak. Yanlış anlaşılmasın, onlar da başlasınlar, ben bunlara karşı değilim ama bizim daha önce halletmemiz gereken temel hak ve özgürlükler var. Doğudaki insanların sorunları ekonomik değil mi?

- Kürt sorununu ekonomik bir sorun olarak mı görüyorsunuz?

Tabii. Ekonominin olmadığı yerde, kültürel etkinliğinizi de güçlendiremezsiniz. İnsanlar büyük şehirlere geldikleri zaman o kadar mutsuzlar ki... Ekonomi zayıf olduğu için, insanları yönlendirmek daha kolay oluyor. Bunlar da hep dıştaki güçlerin işi. Niye, çünkü gözle görülür bir gerçek var ki; çok geniş olan genç nüfusumuz kısa zamanda çağı yakalayacak. Türkiye'yi yakmak, yıkmak öyle kolay değil. Ama zayıf ve güçsüz, aç, sefil ve borç içinde bırakıp bir şey yapabilirler ancak. Ama işte kendi emperyalist düşüncelerini dille, kültürle, sinemayla yaymaya ve yozlaştırıp yok etmeye çalışıyorlar.

- Türkiye'yi bu konuda hiç eleştiriyor musunuz? Türkiye kendi vatandaşı olan Kürtlere, öbür etnik yapılara hiç haksızlıklar etmedi mi?

Haksızlıklar insanlığın tarihi boyunca vardır ama bu devlet haksızlıklara uğrayan insanların kurduğu bir devlettir. Etnik grupların beraber kurduğu bir cumhuriyettir. Bu cumhuriyetin oluşumunda bu ülkede yaşayan herkesin kanı var. Yani toplumun bir kesiminde haksızlık var da öbüründe yok gibi bir durum yok. Şimdi yoksulluk doğu-güneydoğuda var da Çorum'un, Kastamonu'nun köylerinde yok mu? Orada biraz daha fazla nüfus olduğu için oradaki sınırla coğrafi yapı orayı kurcalamaya daha müsait kılıyor.

(Nokta Dergisi/2007)

***

Bu cümleleri kurmuş Kadir İnanır, şimdi PKK’lı teröristlere “Heval” olma hevesindedir. Şimdi  teröristbaşı Öcalan için "O halkının önderi, kendi halkının lideri" diyebiliyor. Yazıklar olsun senin gibi sanatçıya!

“Oğlunun kemiklerini torbada teslim alan babanın filmini çekmek isterdim.” şeklinde kurduğu cümledeki oğul kim?

Kim olacak PKK’lı bir terörist...

2015 yılında Erzurum'dan PKK/KCK terör örgütüne katılan 'Welat Çiya' kod adlı Hakan Arslan… Kadir İnanır’ın pozlar verdiği PKK’lı Selahattin Demirtaş’ın “Hendek kazanların ellerinden öpüyorum” diye motive ettiği ve azmettirdiği PKK’lı teröristlerden biri olan bu terörist, 2016 yılında Çukur/Hendek terörü esnasında etkisiz hale getirilmişti. Cesedinin PKK terör örgütü mensupları tarafından toprağa gömüldüğü ve 05.02.2021 tarihinde Sur ilçesi restorasyonu kapsamında yapılan kazı çalışmalarında cesedine ait kemikler bulunduğu ortaya çıkmıştı. Teröristin bulunan kemikleri torbada babasına teslim edildiği için Kadir İnanır kahrolmuş ve bunu hüzünlü bir şekilde beyaz perdeye yansıtmayı düşünüyormuş…

Kendinde olacakların farkındasın ve “O filmi gösterecek salonu kim verecek bana?” diyorsun. Sen o filmi ancak Kandil’de çeker, Kandil’de gösterime sokarsın Satar Ramazan…

O kemiğine tükürdüğüm terörist, Hendek-Çukur terör olaylarında şehit verdiğimiz 859 askerimizin, polisimizin kaçının katili acaba?

Şehit askerlerimizin, polislerimizin hayatını film yapmak yerine, PKK’lı yaratıkların hayatını film yapacak kadar nasıl böyle hain haline geldin Kadir İnanır? Normalde o teröristin fotoğrafına bakan bir ay kusar ama sende nasıl bir mide varsa artık kalkmışsın onu sahipleniyorsun?

Türkiye haini bol, ihaneti çok olan bir ülke… Kimin ne zaman karşımıza hain olarak çıkacağı da belli olmuyor. 2007 yılında bölücüler hakkında neler diyen adam, 2013 yılından sonra karşımıza PKK’nın sesi olarak çıkabiliyor.

İşte Kadir İnanır gibi “Tatar Ramazan” olarak başlattığı yolculuğun finalinde “Satar Ramazan” oldu…

MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli, onu 2013 yılında “PKK’lıları kardeş olarak gösteren Tatar Ramazan, herkesi Abdurrahman Çavuş mu zannetmektedir?” diye uyarmıştı. Ama o akıllanmayı bırak, aklını iyice yitirdi ve kendini PKK’lı teröristlere malzeme olarak adadı…

“Satar Ramazan” artık “Orduluyum” diyerek Ordu halkının şerefli ismini kirletme… “Kandilliyim” dersen senin ihanetine en uygun konum orası olacaktır.