T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı-Taşra Kuruluşlarının 2021 Beklentileri-1

Abone Ol

Ülkemizde tarım politikasını yönlendiren ve istenilen hedeflere varabilmek için gerekli önlemleri alarak, bunların uygulanmasında karar verici olarak Tarım ve Orman Bakanlığı bilinir. Dolayısıyla tarımla ilgili bütün olumlu, olumsuz durumlara karşı tek muhatap Bakanlık görülür ve yapılan bütün eleştirileri göğüslemeye çalışır.

Aslında ülkemizde tarım politikasını yönlendiren kuruluşlar arasında; başta Hazine ve Maliye Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Yüksek Planlama Kurulu, Para Kredi ve Koordinasyon Kurulu, Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu, Bölgesel Gelişme Yüksek Kurulu ve Bölgesel Gelişme Komitesi vb. organlar da yer almaktadır. Bu organların yanında ayrıca; büyükşehir belediyelerinin tarım daire başkanlıkları, tarımsal kooperatifler, mesleki örgütler, sivil toplum örgütleri, tarımsal eğitim kurumlarının etki ve katkılarını da sayabiliriz.

Tarım politikasını resmi olarak yürüten merkezi kurumun ve taşra teşkilatının durumunu, gelecekle ilgili düşüncelerini, 2021 yılı temennilerini, karar alma süreçlerini ve gelişimini anlamak düşüncesiyle beklentilerine ilişkin deneyimlerimi, naçizane gözlemlerimi maddeler hâlinde şöyle sıralayabilirim:

1- Tarım Bakanlığı yapı ve alışkanlıkları gereği sadece arzı yönetmektedir. Oysa Bakanlığın talebi, ticareti de yönetmesi ve yönlendirmesi gerekmektedir. Bu noktada özellikle tarıma dayalı ve tarıma bağlı sektörlere yönelik denetim ve yönlendirme yetkilerini, Ticaret Bakanlığından ya devralması veya ortak komisyonlar marifetiyle birlikte yönetmesi tartışılabilir. Özellikle dış ticaretin yönetilmesi noktasında ABD müthiş bir örnek sunuyor. ABD Tarım Bakanlığı USDA’ya bağlı FAS(Dış Tarım Servisi) uygulamaları mutlaka incelenmelidir. Bu noktada Bakanlık, AB ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğünün yeniden yapılanması ve tarımsal dış ticaret konusunda daha aktif olması beklenmektedir. Bu noktada bu genel müdürlüğün protokol ve ağırlama işleri ağırlıklı yapısının da acilen revize edilmesi gerekir düşüncesindeyim.

2- Bakanlık arzı arttırma noktasında, tüm kurgusunu verimliliğin arttırılması üzerine yapmaktadır. Bu noktada tarımsal üretim süreçlerinin iyileştirilmesi, ıslah ve biyoteknoloji çalışmaları, teknoloji kullanımının arttırılması, altyapı hizmetlerinin tamamlanması, sulu tarımın yaygınlaştırılması, göç ya da farklı nedenlerle terk edilen arazilerin tekrar üretime kazandırılması, kooperatifleşme vb. konular üzerinde çalışmaktadır. Ancak tüm kaynakların sınırlı olduğu göz önüne alındığında farklı şeyleri konuşmamız gerekmektedir.

Örneğin yapay zekâ teknolojisinin ve yine uygun alanlarda hassas tarım tekniğinin uygulanması düşünülmelidir. Türkiye ortalaması olarak, bugünkü teknoloji ile buğdaydan dekar-dönüm başına 5 ton ürün alma şansımız bulunmamaktadır. Buğday çeşitlerinde, genetik kapasite yükselmiştir. Bazı çeşitlerle buğdayda 800-1100 kg/da verim almak olanağı vardır. Bu yüzden arazi toplulaştırma, sulama ve teknoloji adaptasyonu, yeni çeşitlerle gıda krizini aşacak alternatifleri konuşmamız gerekmektedir. Bu tür konuların konuşulduğu- konuşulacağı, “tarımsal bilim komisyonu” nun acilen kurulması gerekmektedir.

3- ABD’nin tüm dünyadaki elçiliklerinde 200 tarım müşaviri ve ataşesi bulunmaktadır. Bu personelin tek önceliği, Amerikan tarım ürünlerinin dünyaya pazarlanmasıdır. Türkiye’nin şu an 5 tane tarım müşaviri bulunmakta olup, bunların tamamı müşavirlik değil daimi temsilcilik yapmaktadırlar. Tarım ataşeliği, yıllardır ihmal edilen bir konudur. Zaman kaybetmeksizin çalışmalara başlanılmalıdır.

4- Dünya son 5 yıldır yoğun bir şekilde alternatif protein kaynakları üzerine kafa yormakta ve projeler geliştirmektedir. FAO ve OECD raporları incelendiğinde, laboratuvar eti olarak bilinen yapay et ticaretinin gelecek 20 yılda artacağı, Batı ülkelerinde canlı hayvan üretiminin ve ticaretinin duracağı konuşulurken bu konu ne yazık ki, ne TAGEM’de ne de Bakanlığın farklı birimlerinde gündeme gelmemiştir. Oysa ki bu konu üzerinde durulması gereken, kafa yorulması gereken önemli bir konudur.

5- Bakanlık bürokratlarının Bakanlık özel kalem danışmanları ve çalışanlarından değil direkt bakan ve bakan yardımcılarından talimat alacakları bir yapı kurulmalıdır. Ayrıca Bakanlık bürokratlarının en azından haftada bir olmak üzere, Edirne merkez Doyran Mahallesi’ndeki- köyündeki bir çiftiyle de, Yozgat Sorgun ilçesi Eymir kasabındaki bir çiftçiyle de, Ardahan Posof ilçesi Türkgözü köyündeki bir çiftçiyle de telefonla görüşüp, hasbihal etmesinin çok faydalı olacağını düşünüyorum. Bu görüşmeler çiftçilere devamlı olarak oluşan sahipsizlik algısını kıracak ve tarımsal üretime de kesinlikle katkısı olacaktır.

6- Taşrada saha-alan personeli diye nitelendirebileceğimiz; mühendis ve veteriner hekim gibi teknik ve sağlık personelinin sahada daha aktif görev yapabilmeleri için, özellikle ziraat mühendislerin ofis işlerinden ve mutlaka ÇKS dosya takibi, sisteme girilmesi işlerinden sıyrılmaları ve üreticilerimiz ile iç içe olmaları gerekmektedir. Büroda ara eleman ihtiyacının karşılanması, ziraat mühendislerinin daha fazla sahada olması, çiftçiye daha fazla dokunabilmesi, en önemli hususlardan birisi olan mühendis maaşı verilip memur işinin yaptırılmaması kanaatindeyim.

Kıymetli okurlarım, çiftçi dostlarım, pazar günü devam edeceğim.