“Ümmet” kavramını sık sık kullanan Erdoğan, Suriye ve Doğu Akdeniz meselelerinde Arapların Türkiye’ye ihanetini görünce hayal kırıklığı yaşamıştı…

Bunların hiç biri de “Müslüman-Türk KKTC”yi tanımış değil…

Her fırsatta âdetleri gereği arkamızdan hançerlemeye devam ediyorlar...

Bazı saftirik “Arap sevicileri” de onların hiç ihanet etmediğini yazar durur!

*

Allah’ın defalarca peygamber ve kitap gönderip ıslah edemediği bu Arap âlemi, en iyi yıllarını yaşadığı Türk imparatorluğuna ihanet eden ırktır.

Hz. Peygamber’in “insan kılığına soktuğu” Araplar, O’nun vefatından sonra yine birbirlerini yemeye devam ettiler.

Topraklarının göbeğinde bir avuç Yahudiye İsrail’i kurduracak gaflet, birlik ve dayanışmadan uzak bencillik içinde savaşlarda topraklarını İsrail’in işgal etmesine engel olamadılar.

Şimdi batıdan doğuya kadar bütün Arap ülkeleri kargaşa içinde, kan gölünde…

Bir birlik bile oluşturmadılar. ABD, İngiliz, Alman, Fransız ve Rus uşaklığına devam ediyorlar. Hiçbirinde demokrasi, cumhuriyet ve insan hakları yok.

En büyük özellikleri kimliksizlikleri… Tembellik, arkadan vurma, çıkarcılık ve uşaklık, yak bağı cehalet ve yobazlık da özellikleri arasında…

Meselâ, 2014’te bir Kuveyt yetkili “Mevlana’nın yaşayan bir T.C. vatandaşı olduğunu” sanıyordu…

Mesele bir sempozyum idi, gazetelere yansıyınca internette alay konusu oldular.

Arap kelime anlamı olarak Türk dilinde olumsuzluk sıfatlarından biridir. Bizim Türkçemizde onlarla ilgili çok kelime ve deyim vardır:

“arabı gülmek”, “arabı osurmak”, “abın derdi kırmızı pabuç”, “arabın yalellisi”… “arap olmak”, “arabın gözü açıldı”, “arapsaçı”

*

Tarihte ilk Türk-Arap ilişkileri İslamiyetten önce çok öncedir. Bunun işaretlerini, Cahiliye devrinde Türklerin askerî yönleri ve kahramanlıklarını anlatan Arap şiirlerinde görürüz. Arap edebiyatı, Türk mitolojisi ve tarihinden etkilenmiştir.

Ama “ilk ihanetleri” de, ticaret ortakları Göktürkleri, Çinlilere satmalarıdır.

İkincisini de Göktürk-Sasani savaşında Sasani ordusunda yer alarak yaparlar!

Yakın zamana bakın…

1916’da Erzurum Kalesi’nin düşüşü, Osmanlı ordusundaki Arap subaylarının Çarlık Rusyasına verdiği bilgilerle gerçekleşir!

Emir Hüseyin'in oğlu Faysal’ın, Araplara yayınladığı şu bildiri gerçek: “Uyanınız! Elele vererek, Osmanlı saltanatını yıkma zamanı geldi.”

1917'de Bağdat'ı ele geçiren General Mod'a, "Bağdat'ı Turanilerden(Türklerden) kurtardığı için Allah'a şükredip, İngilizlerin başarılarına duacı” olur bunlar!

Birinci Dünya Savaşında Medine’yi koruyan Fahrettin Paşa, üç yıla yakın kendi yiyeceklerini halkla paylaşır ve yiyeceksiz kalır. Fahrettin Paşa ve askerleri çekirge yiyerek ayakta kalmaya çalışırken Araplardan hiç yardım görmezler.

Araplar İngiliz oyunlarıyla Osmanlıları yıkmak için kalleşçe hep arkadan vurdular, Anadolu’ya dönen askerlerimizin geçeceği yerlerdeki su kuyularına zehir attılar, silahsız savunmasız geri çekilen ve yaralılardan oluşan hastane tümenine saldırarak Osmanlı askerlerini bunlar altınlarını yutup midelerinde saklarlar diye karınlarını deşerek vahşice katlettiler…

*

Türkler gelmese rezil rüsvay olacak bu aptal ırk, Türklere ihanet ettiğinden ve bir avuç göçebe Yahudi’nin oyuncağı olduğundan beridir de iflah olmuyor!

Dünyanın enerji kaynaklarının üstünde otururlar, malları emperyalistlerin elindedir. Başlarında da uçkur düşkünü, sahte dinci, ya da İsevi Müslüman krallar!

360 milyon nüfus, 22 devlet… Arap dünyası… Mezhep kavgası, taht kavgası…

Yine güçlü bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin varlığına ihtiyaç duyan İslam dünyası…

Türklük bakidir, yükselmek ve dünyanın huzur ve mutluluğunu sağlamak zorundadır.

21.asır, “Türk yüzyılı” yapılacaktır mutlaka…

Bu da Türkmen Beyi’nin komutasındaki Milliyetçi-Ülkücü Hareket’e bağlıdır…

Ümit, inanç, cesaret ve gücümüz tamdır!